Gölgelerin
Fısıltısı
BÖLÜM
1: Sessiz Miras
Tozlu otobüsün
camından dışarıyı süzen Elif, Ege'nin bildiği o cıvıl cıvıl, tatil beldelerine
özgü mavisinden ve beyazından ne kadar farklı bir yeşille karşılaştığını
düşündü. Burası daha koyu, daha yabani, sanki kendi içine kapanmış bir
coğrafyaydı. Telefonun ekranındaki "Servis Yok" uyarısı saatlerdir
oradaydı; modern dünyayla arasındaki son bağ da kopmuş gibiydi.
Büyük şehrin
keşmekeşinden, bitmek bilmeyen gürültüsünden ve gri binalarından kaçmıştı belki
ama şimdi kendini bu ıssızlıkta, tanıdık olmayan bir sessizliğin ortasında
bulmuştu. Avukatın sesi, otobüsün motorunun tekdüze uğultusuna karışarak
zihninde yankılanıyordu: "Tek mirasçısı sizsiniz, Elif Hanım. Kasabanın
biraz dışında, tarihi bir konak... Büyük teyzeniz Neriman Yıldırım'dan size
kaldı."
Neriman
Teyze... Annesinin nadiren, o da fısıltıyla bahsettiği, sisler arasında kalmış
bir anı gibiydi. Yüzünü hayal meyal seçebiliyordu; belki eski bir fotoğraftan,
belki de çocukluk hayallerinden kalma soluk bir görüntü.