Bu Blogda Ara

Translate

John Fowles etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
John Fowles etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ekim 2021 Pazar

John Fowles – Büyücü Kitabını PDF İndir

 


1927’de doğdum, her ikisi de Inǚ giliz ve orta sınıfa mensup bir anne– babanın tek çocuğuydum, onlarsa berbat cüce Kraliçe Victoria’nın bitmek bilmeyen kasvetli döneminde doğmuş, hayatları boyunca da asla onun uzun gölgesinden sıyrılamamışlardı. Beni özel okula gönderdiler, iki yılımı askerlik yaparak harcadım, Oxford’a gittim ve işte orada olmak istediğim kişi olmadığımın farkına varmaya başladım. Ihǚ tiyacım olan anne–baba ve atalara sahip olmadığımı epey önceleri keşfetmiştim. 

Babam, mesleğinde müthiş yetenekli olduğundan değil de, doğru zamanda doğru yaşta oluşu sayesinde bir tuğgeneraldi; annemse tümgeneral olabilecek birinin eşi nasıl olması gerekiyorsa öyleydi. Yani, babamla asla tartışmaz ve her zaman, o binlerce mil uzakta olsa dahi, sanki yan odadan dinliyormuş gibi davranırdı. Savaş süresince babamı çok az gördüm. 

Onun bu uzun süreli yokluklarında kafamda ona dair neredeyse bir doğuştan lekesiz {2} imajı yaratırdım, ki o da bunu çoğunlukla izinlerinin ilk kırk sekiz saati içinde –hoş olmasa da yerinde bir benzetmeyle– paramparça ederdi. Yaptığı işi gerçek anlamda omuzlayamayan tüm adamlar gibi o da görünüş ve ufak tefek işler konusunda çok titizdi; bilgisini artıracağı yerde, Disiplin, Gelenek ve Sorumluluk gibi büyük harϐli anahtar kelimelerden oluşan bir cephanelik oluşturmuştu.

 Eğer onunla tartışmaya yeltenecek olsam –ki çok nadir olurdu bu– hemen bu totem kelimelerden birini çekip, beni bununla coplamaya başlardı, hiç kuşkusuz astlarını da benzeri durumlarda böyle sindiriyordu. Eğer karşısındaki kişi hâlâteslim olmayı reddediyorsa ya öϐkeye kapılır ya da öϐkeye kapılmış gibi yapardı.

 Öfkesi azgın bir köpek gibiydi ve her an elinin altındaydı. Odžyle olmasını dilediğimiz aile geleneğine göre, Nantes Fermanı’nın Feshi’nin ardından Fransa’dan göç etmiştik – on yedinci yüzyılın en çok satan kitaplarından L’Astrée’nin {3} yazarı Honore d’urfe in uzaktan akrabası soylu Protestanlardık. Doğrusu –eğer II. Charles’ın o yazar bozuntusu arkadaşı 

Tom Durfey’le, en az diğeri kadar kesinliği olmayan bağımızı da saymazsak– atalarım arasında başka hiç kimse herhangi bir sanatsal eğilim göstermemişti: Nesiller boyu kaptanlar, rahipler, denizciler, küçük arazi sahipleri ve ortak özellikleri şereϐli tek bir şey yapmamış olmaları ile azımsanmayacak ölçüdeki kumar ve kaybetme tutkularıydı. Büyükbabamın dört oğlu vardı, ikisi Birinci Dünya Savaşı’nda ölmüş; üçüncüsüyse soyaçekimini (kumar borçlarını) ödemenin nahoş bir yolu olarak Amerika’ya kaçmıştı.

Büyük oğulların sahip olduğu varsayılan bütün özellikleri taşıyan en küçük oğul olan babam, onun hâlâ yaşadığına dair tek laf etmezdi; ve benim de onun hâlâ yaşayıp yaşamadığı, dahası Atlantik’in diğer yakasında kuzenlerimin olup olmadığı konusunda en ufak bir fikrim yok. Okuldaki son yıllarımda, ailemle aramızdaki sürtüşmenin asıl sebebinin benim sürmek istediğim yaşam tarzını tamamıyla hor görmelerinden başka bir şey olmadığını fark etmiştim. Inǚ gilizcem “iyiydi”, okul dergisinde takma isimle şiirlerim çıkardı, D.H. Lawrence’ın yüzyılın en büyük şahsiyeti olduğunu düşünürdüm; annemle babamın Lawrence’i hiç okumadıkları kesindi ve muhtemelen adını da, Lady Chatterley’s Lover [‘Leydi Chatterley’in Aƹşığı] ile anılmadıkça hiç duymamışlardı bile. 

Odžyle şeyler vardı ki, annemin o malum duygusal yumuşaklığı ya da babamın ara ara kapıldığı coşku nöbetleri gibi, daha fazla dayanabilirdim elbet, ama ben hep onların içindeki, o sevilmesini istemedikleri yanları sevdim. Ben on sekizime gelip de Hitler öldüğünde, onlar yalnızca bana bakan ve benim de sembolik bir minnettarlık sergilemem gereken kişiler haline gelmişlerdi, daha fazlası da gelmiyordu elimden zaten. 

Çifte bir yaşam sürüyordum. Okulda, bir savaş dönemi estetikçisi ve kinik olarak ufak çapta nam salmıştım. Ama askere gitmem gerekiyordu – Gelenek ve Kendini Feda beni buna zorluyordu. Sonrasında üniversiteye gitmeyi kafaya koymuştum, şansıma okul müdürü de arka çıktı. Orduda da bu çifte yaşamımı sürdürmeye devam ettim, herkesin yanında midem bulanarak “Blazer” Tuğgeneral Urfe’ün oğlu rolünü oynuyor, sonra bir köşeye çekilip bir heyecan Penguin New Writing {4} dergileri ve küçük şiir kitapları okuyordum. Yapabildiğim ilk anda kendimi terhis ettirdim. 1948’de Oxford’a girdim. Magdalen’deki ikinci yılımda, annemleri pek az gördüğüm o uzun tatilden hemen sonra babamın Hindistan’a gitmesi gerekti.

Beraberinde annemi de götürmüştü. Karaçi’nin kırk mil kadar doğusunda fırtınaya yakalanan uçakları, bir alev topu halinde düştü. Ilǚ k şoku atlattıktan neredeyse hemen sonra bir rahatlama ve özgürlük hissine kapılmıştım. Kalan tek yakın akrabam, dayım, Rodezya’da tarımla uğraşırdı, böylece gerçek kişiliğim olarak gördüğüm şeyi kısıtlayacak kimse kalmıyordu aileden geriye. Hayırsız bir evlattım belki, ama o dönem revaçta olan ilkeler konusunda pek sıkıydım.

 En azından Magdalen’deki o bir grup tuhaf arkadaşın yanındayken öyle olduğumu düşünürdüm. Les Homines Révokes {5} adında küçük bir kulüp kurmuştuk, çok sert şeriler içer, toplantılarımıza giderken (kırkların sonundaki o hırpani parkalıları protesto etmek adına) füme rengi takım elbiseler giyip, siyah kravatlar takardık. Orada varlık ve hiçliği tartışır, anlamsız birtakım davranışları “varoluşçu” olarak adlandırırdık.

 Daha az aydın olan tipler bunlara kaprisli veya açıkça bencil de diyebilirdi; ama bizler okuduğumuz o Fransız varoluşçu romanlardaki kahraman ya da antikahramanların gerçeğe uygun olmaları gerekmediğini akıl edemezdik. Duyguların karmaşık biçimlerine ait metaforları açık davranış modelleri sanarak, onları taklit etmeye çalışırdık. Derin ıstırapları gerektiği gibi çekiyorduk. Çoğumuz, Oxford’un o ezeli ve ebedi züppeliğine uygun olarak, yalnızca farklı görünmek istiyorduk. Kulübümüzde bunu başarıyorduk işte. Pahalı alışkanlıklar ve yapmacık tavırlar edinmiştim. Okuldaki derecem pek parlak değildi, ama birinci sınıf bir yanılsamaya sahiptim: Ben bir şairdim.

Ne var ki hiçbir şey genel anlamda yaşamın sıkıcılığına ve özellikle de geçim sağlamaya ilişkin çok bilmişliğimden daha az şiirsel olamazdı. Bütün o kinizmin, yaşamla başa çıkamamayı, kısaca bir güçsüzlüğü maskelediğini ve bütün çabaları küçümsemenin de hepsinden daha büyük bir çaba demek olduğunu bilemeyecek kadar toydum. Odžte yandan, her daim işe yarayacak bir şeyden, Oxford’un uygar hayata en büyük hediyesinden küçük bir doz nasiplenmiştim ben de: Sokrates dürüstlüğü. 

Kişinin geçmişine isyan etmesinin yeterli olmadığını böyle gıdım gıdım öğretmişti bana bu. Bir gün arkadaşlarlayken orduya epey bir sayıp sövdüydüm; sonradan odama döndüğümde birden fark ettim ki, o dokunulmaz halimle bile merhum babamın yüreğine indirecek şeyler söylediğime göre hâlâ onun etkisinden kurtulamamıştım ben. Doğru olan, doğuştan değil; yalnızca isyankârlıktan kinik olduğumdu. Nefret ettiğim şeyden kurtulmuş, ama sevdiğim yeri bulamamıştım ve böylece sevilecek hiçbir yer olmadığına inandırmıştım kendimi.

10 Ekim 2018 Çarşamba

John Fowles – Yaratık


 Yaratık 
 John Fowles 
 Ayrıntı Yayınları 
 480 
Yaratık, günümüz İngiliz edebiyatının en ilginç ve en çarpıcı gerilim romanlarından biri. Tıpkı Dostoyevski'nin romanlarında olduğu gibi, insanı saran paradokslarla dolu etik bir derinliğe ama aynı zamanda da, Fowles'un virtüözlük düzeyindeki hikâye anlatma tekniğinden kaynaklanan soluk kesici bir sürükleyiciliğe sahip.
Yazarın zihninde aralıklarla beliren ve gitgide vücut kazanan, tuhaf bir imgedir anlatılan. Soğuk, karanlık bir ilkbahar gününde, sonsuz kıraç toprakların ufuk çizgisinde yol alan küçük bir atlı kafile imgesi... gizemli bir kadının da dahil olduğu bu kafilenin bilmecelerle dolu yolculuğu... ve yolun sonundaki beklenmedik ölümün ardından gelen sorgulama... Sıradan bir polisiye olayın ötesine uzanıp metafizik boyutlara erişen ve bilimkurgusal tınılar da taşıyan girift bir anlatı.
Çağdaş İngiliz edebiyatının en önde gelen yazarları arasında sayılan John Fowles, Viktorya dönemi İngiltere'sinde geçen Fransız Teğmenin Kadını adlı ünlü romanında olduğu gibi, yine tarihsel bir arkaplanı romanına fon olarak seçiyor. Ama, amacı kesinlikle klasik anlamda tarihsel bir roman yazmak değil. Sade yaşantılarıyla kilise kurumunun otoritesine kökten karşı çıkışlarıyla tanınan, İsa'nın dünyaya yeniden bir "kadın" olarak geleceğini ileri süren, gündelik hayatlarında komünizan öğelere rastlanan, yoksulluğu ve cinsel perhizi savunan Shaker mezhebinin öğreti ve pratikleri üzerine temelleniyor roman. Ancak Fowles karşımıza, geçmişe gelecekten bakan ve o zamanın zihniyetini çağdaş bireyin moderniteyle yüklü, son derece karmaşık görüş açısından değerlendiren bir yazar kimliğiyle ortaya çıkıyor Yaratık'ta. Bir yandan, 18. yüzyıl İngiltere'sinin toplumsal tabakalaşmasına, törelerine, sınıf atlama yapılarına ilişkin çok ilginç ayrıntılar ortaya koyarken, bir yandan da, kurmaca bir yapıt meydana getirdiğinin bilincinde bir yazar olarak, sürükleyici hikâyeler anlatabilme yeteneğini seferber ediyor.
1985 yılında Fransa'da en iyi çeviri roman seçilen Yaratık, insana hummalı bir okuma keyfi tattıran, elinizden bir an olsun bırakmak istemeyeceğiniz, o ender edebiyat başyapıtlarından biri.



Yayın Evleri

ABM Yayınevi (1) Adam Yayıncılık (1) Alfa Yayıncılık (7) Alkım Kitabevi (1) Alter Yayınları (4) Altıkırkbeş Yayınları (5) Altın Kitaplar (13) Ankara Okulu Yayınları (1) Anonim Yayınları (3) Ant Yayınları (1) Arkadya Yayınları (1) Artemis Yayınları (2) Artshop Yayıncılık (1) Arya Yayınları (2) Ataç Yayınları (1) Aykırı Yayınları (2) Ayrıntı Yayınları (7) Aşk Kitapları (53) Babıali Kültür Yayıncılığı (3) Bağlam Yayıncılık (1) Berikan Yayınevi (1) Bilgi Yayınları (2) Bilim ve Gelecek Yayınları (2) Birey Yayıncılık (1) Bordo Siyah Yayınları (1) Butik Yayınları (1) Buzdağı Yayınları (1) Can Yayınları (45) Cinius Yayınları (1) Cumhuriyet Yayınları (1) DBY Yayınları (2) Dergah Yayınları (1) Destek Yayınları (3) Dharma Yayınları (1) Domingo Yayınevi (3) Doğan Kitap (8) Doğu Batı Yayınları (1) Düşünbil Yayınları (1) E Yayınları (1) Eksik Parça Yayınları (1) Elit Kültür Yayınları (1) Elma Yayınevi (3) Epsilon Yayınları (3) Etkileşim Yayınları (1) Everest Yayınları (10) Evrensel Basım Yayın (7) Eğitim Sen Yayınları (1) Genç Destek Yayınları (1) Geyik Yayınları (1) Gün Yayıncılık (3) Hayy Kitap (6) Islık Yayınları (1) Işık Yayınları (2) Kapı Yayınları (1) Kavram Yayınları (1) Kaynak Yayınları (1) Kitap Zamanı Yayınları (1) Kitsan Yayınevi (1) Kodlab Yayınları (1) Kolektif Kitap (4) Koridor Yayıncılık (2) Koç Üniversitesi Yayınları (1) Kuraldışı Yayınları (1) Kurtuba Kitap (2) Kurtuba Yayınları (1) Kuzey Yayınları (2) Köxüz Yayınları (1) Kültür Bakanlığı Yayınları (1) Kültür Kitapları (8) Kırmızı Kedi Yayınevi (9) Litera Yayıncılık (1) Literatür Yayıncılık (5) Martı Yayınları (6) Maya Kitap (2) MediaCat Yayınları (4) Meta Yayınları (1) Metis Yayıncılık (2) Metis Yayınları (6) Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları (2) Milliyet Yayınları (5) Mobidik Yayınları (1) Nemesis Kitap (2) Nesil Yayınları (4) Nesin Yayınevi (1) Nobel Akademik Yayıncılık (1) Nokta Yayıncılık (1) Notos Kitap (3) ODTÜ Yayıncılık (3) Oda Yayınları (1) Okuyan Us Yayınları (2) Okyanus Yayıncılık (1) Olimpos Yayınları (1) Optimist Yayınları (1) Ortaoyuncular Yayınları (1) Overteam Yayınları (1) Oğlak Yayıncılık (1) Pan Yayınları (2) Panama Yayıncılık (1) Paradoks Kitap (1) Parola Yayınları (1) Payel Yayınevi (1) Pegasus Yayınları (4) Phoenix Yayınları (2) Pinhan Yayıncılık (1) Plato Film Yayınları (2) Polat Kitapçılık (1) Portakal Yayınları (1) Pozitif Yayınları (2) Profil Yayıncılık (2) Propaganda Yayınları (8) Purnam Yayınları (1) Remzi Kitabevi (5) Ruh ve Madde Yayınları (2) Sanat A.Ş (1) Say Yayınları (5) Sel Yayıncılık (6) Siren Yayınları (2) Sis Yayınları (2) Sokak Yayınları (1) Sol Yayınları (2) Su Yayınevi (1) Sözcükler Yayınları (1) Sümer Yayınevi (1) Tarih Vakfı Yurt Yayınları (1) Tekhne Yayınları (1) Tercüman Yayınları (2) Timaş Yayınları (10) Toker Yayınları (2) Truva Yayınları (1) Tudem Yayınları (3) Tübitak Yayınları (12) Türk Dil Kurumu Yayınları (1) Uğur Mumcu Vakfı Yayınları (1) Varlık Yayınları (4) Yabancı Yayınevi (2) Yakamoz Yayınları (3) Yapı Kredi Yayınları (38) Yağmur Yayınları (2) Yeditepe Yayınevi (1) Yediveren Yayınları (1) Yeni Akademi Yayınları (2) Yeni Avrasya Yayınları (1) Yitik Hazine Yayınları (2) Yol Yayınları (1) Yurt Kitap Yayın (3) Zafer Yayınları (1) Çitlembik Yayınları (1) Çınar Yayınları (2) Çığır Kitabevi (1) Ötüken Neşriyat (7) Ötüken Neşriyat Yayınları (4) Özgür Yayınları (1) Ütopya Yayınevi (1) İleri Yayınları (1) İletişim Yayınları (23) İmge Kitabevi (1) İnkılap Kitabevi (11) İnsan Yayınları (1) İnter Yayınları (1) İthaki Yayınları (4) İz Yayıncılık (2) İzgören Yayınları (1) İş Bankası Kültür Yayınları (9) İşaret Yayınları (1) Şule Yayınları (1)