“Ölüm melekleri senin kadar güzel olsaydı yeryüzündeki her erkek ölmek için sıraya girerdi.” Maria, namı diğer Leydi Winter, mine işlemeli kutunun. kapağını sertçe çarparak kapadı. Arkasında oturan adamın kutunun,aynasından yansıyan görüntüsüne duyduğu tiksinti midesini allak bullak etmişti.
Derin bir nefes alıp bakışlarını aşağıdaki sahneye sabitlese de bulunduğu locanın gölgeler arasında oturan bu olağanüstü yakışıklı adam bütün dikkatimi dağıtmıştı.
Kendisine doğru çevrilmiş çok sayıdaki opera dürbününün hatırına asaletini koruyarak, “Günün birinde senin sıranda gelecek,” diye mırıldandı.
Ölüm meleği. Hakkında yapılan bu tanımlama ne kadar da doğruydu. Hades tarafından lanetlenmesini istediği bu adam dışında etrafındaki herkes ölmüştü.
Omuzunun üzerinde hissettiği sessiz gülüş tüylerini diken diken yaptı. “Sen benim sonumu getirecek güce sahip değilsin,sevgili kızım.”
Oyunlar her zaman masum olmayabilir. Ve işin içine tutku girince tüm kurallar değişir… Doyumsuz arzularıyla nam salmış ünlü korsan Christopher, hapisten çıkarak yeniden özgürlüğüne kavuşur. Ama bu özgürlüğün bir bedeli vardır: En az kendisi kadar zalim bir kadını baştan çıkarıp onu tutku dolu bir oyuna çekmesi gerekmektedir.
Masumiyetten çok uzak olan Leydi Maria, Christopher’ın daima bir adım önündedir. Yine de bu durum çekici bakışlardan, ateşli öpücüklerden ya da genç adamın cazibesinden zevk almadığı anlamına gelmemektedir.
Asla duygularıyla hareket etmeyen Maria, hayatının aşkını bulup kendini ona teslim etmeyi aklının ucundan bile geçirmiyordu… Ta ki iki tarafın da birbirini kandırdığı bu tutku oyununa kadar