Türk Sözünün Aslı Hüseyin Namık Orkun Türk Dil Kurumu Yayınları 36
Türk adı ilk kez, 8. Yüzyıl Çin kaynakları ile Uygur metinlerinde geçmektedir. Bu kaynakların ve araştırmaların bazılarında belirtildiği gibi Türk adı Çin kaynaklarında telâffuz edildiği şekilde, miğfer anlamına gelen Tu-kiüe kelimesinden mi veya Hun/Kun kelimesinden mi yoksa türü-/ türe- kökünden mi gelmektedir. Bu soruların cevabını bulabileceğimiz Türk Sözünün Aslı adlı eser, Türk Dil Kurumu tarafından günümüz yazım kurallarına göre yeniden düzenlenmiştir.
Tanzimat'tan Cumhuriyete Tarih Sözlüğü Necdet Sakaoğlu İletişim Yayınları
Geçmişe dönük inceleme ve öğrenme isteklerinin yaygınlaştığı günümüzde zamanı bir bakıma yok yere harcatan ve asıl uğraşıyı duraksatan başlıca çıkmaz, ölü terim ve deyimlerin çözümlenmesi işidir. Önceki kuşaklar, eski dile ve kültüre yakınlıkları oranında bu sıkıntıyı duymamaktaydılar. Dolayısı ile bugün bize demir leblebi gibi gelen birçok şifreyi okurken kavrayıp geçiyorlardı. Toplum hayatındaki hızlı değişmeler, Saltanat'tan Cumhuriyet'e geçiş, devrimler ve özellikle de dilimizin yenileşme süreci, bugün için bir Tanzimat romanının bile özgün diliyle okunup anlaşılabilmesini olanaksız kılmış bulunmaktadır. Bu noktada, fikir ve edebiyat eserlerinin sâdeleştirilmesi akla gelebilir. Ancak daha yoğun ve özgün deyimleri, terimleri içeren değişik alanlarla ilgili kaynakları, arşivleri dolduran milyonlarca belgeyi de aynı şekilde sâdeleştirmek düşünülemez ve Buna gerek de yoktur. En akıllıca çözüm, belirli alanlar ve konular için kullanımı kolay anahtar sözlükler hazırlamak olmalıdır. Bu, denenmiş ve yararı görülmüş bir yoldur. Örneğin Mehmed Zeki Pakalın'ın "Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü" ile bundan özetlenen veya taranan daha küçük çaplı sözlükler, bilim adamlarımızın bile el altında tuttukları başvuru kitaplarıdır.
Bizim amacımız da "Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türkiye Ansiklopedisi"ne yardımcılık edecek, aynı zamanda 19. yy tarihi ile ilgilenenlere ışık tutacak bir sözlük hazırlamak olmuştur. Tarama çalışmalarımızda, Tanzimat'ın sanat, edebiyat, sağlık, eğitim, teknoloji, iktisat, hukuk, ordu, basın, yayın... alanlarında getirdiği yenilik ve değişikliklerle ilgili kavramlara fazla yer verilmeden, devlet yapısı, kurumlar, siyaset ve toplumla ilgili terim ve deyimlerin derlenmesi gözetilmiştir. Özgün bir başvuru yapıtı ortaya çıkarabilmek için de mevcut ansiklopedilerle sözlüklerden aktarma kolaylığına gidilmeden, çok sayıda salnâme, gazete ve mecmua, arşiv belgeleri, anı ve sefaretnâmelerle başta Cevdet ve Lütfi tarihleri olmak üzere 19. yy'ı anlatan kaynaklar sabırla elden geçirilmiştir. Bununla birlikte, yaklaşık 3.000 maddelik bu sözlüğün kapsamca yeterliliğinden söz edilemez. Bu yargımız, bir alçakgönüllülük ifadesi değildir: Tanzimat dönemi, öncesi ve sonrası ile tarihimizin en hareketli evreleridir. Önceki yüzyılların geleneksel yaşam kalıpları, kurumları ve düzeni hızla terkedilmiş, değişimler Padişah'tan dağdaki çobana dek herkesi etkilemiştir. Bu bakımdan, diğer uzmanlık alanlarında da en azından bizim başarabildiğimizin kapsamında üç beş sözlük daha hazırlanabilir. Yeri gelmişken belirtelim ki Osmanlı Tarihiyle ilgili mevcut benzer kaynaklar, madde seçiminde klasik kurum ve kavramların sınırını aşmamayı gözetmişlerdir. Kanımızca bunun biricik nedeni yukarıdaki yargımızla ilgilidir. Çünkü 19. yüzyıl ve onun 20. yy'daki kısa uzantısı, gerideki yüzyıllardan daha karmaşık renkli ve yoğun yaşanmıştır.
Maddeleri soyut karşılıklar yerine, açıklayıcı tanımlamalarla verirken birtakım yanılgılara düşmüş olabiliriz. İşin zorluğu bakımından bunun hoşgörüyle karşılanacağını umuyoruz.
Elifin Öküzü ya da Sürprizler Kitabı Sevan Nişanyan Propaganda Yayınları
Latince "kalem torbası" anlamına gelen kalamar ile bizim Arapçadan aldığımız kalem aynı kökten gelen iki sözcük.
İtalyanca berber saç değil sakal traş eden kişinin adı, barbunya ise aslında "sakallı" demek.
Put Buddha'nın Eski Türklerdeki adı, pagoda ise Budist tapınaklarına verilen putkede adının Portekizcesinden Batı dillerine giren bir sözcük.
Boğaça "ateşte pişmiş hamurişi" anlamına gelen latince focacia'dan, fueloil'deki fuel ise "yakacak odun" anlamında focalia'dan geliyor.
Birincisi İtalyanca, ikincisi Eski Fransızcadan İngilizce yoluyla Türkçeleşmiş.
Bukalemun ile pantolonta Eski Yunanca "aslan" sözcüğü saklı.
Farsça beygir "yük tutarı", kevgir "köpük tutarı", peşkir ise "ön tutan" anlamına gelen bileşik isimler.
Sefer, sofra ve misafir Arapça SFR kökünden basit dilbilgisi kurallarına göre türetilmiş üç sözcük.
Ayşe, ayyaş ve maaş da aynı basit kurallar uyarınca YŞ kökünden türemişler.
İrtica sözcüğü (ve tartışması) Türkçeye 1909'da girmiş.
Fransızca ecole'den esintiler taşıyan okul ise Dil Devrimi bünyesinde 1934'te yaratılmış.
Sevan Nişanyan'ın bu şaşırtıcı kitabı 1000'i aşkın Türkçe sözcüğün inanılmaz tarihini, esprili ve kolay okunur bir dille anlatıyor, her gün kullandığımız sözcüklerin aralarındaki umulmadık köken ilişkilerini göz önüne seriyor. Elifin Öküzü, geniş bir tarih kültürüne ve titiz bir araştırmaya dayandığı halde okuması keyifli, tüy kadar hafif bir kitap. Dili ve sözcükleri sevenler için ideal bir armağan...