Translate
📚 Zeki Güneş Romanları – Destansı Anlatılar, Derin Karakterler, Unutulmaz Hikâyeler Türk edebiyatına gönül vermiş bir yazar olarak dijital ortamda yazdığım romanlar; tarih, aşk, ihanet, kahramanlık ve insanın iç yolculuğu gibi evrensel temaları işler. Her satırda okuru geçmişe götüren bir iz, her paragrafta geleceğe seslenen bir umut gizlidir.
Romanlarımda işlediğim temel konular:
🏹 Tarihi Türk Destanları
💔 Aşk, Sadakat ve İhanet
⚔️ Savaş ve Barış Arasında Kalmak
🧠 İçsel Yolculuk ve Bilgelik
🌌 Mistik Anlatılar ve Evrensel Kodlar
📜 Töre, Kut, Yemin ve Göçebe Kültürü
Kutlu Yeminler, Sadakat ve İhanet, Gölgelerin Fısıltısı, Güneşin Sırlı Çağrısı, Formülün Ardındaki Evren gibi özgün romanlarımda; okuyucuyu sadece bir olay örgüsüne değil, derin düşünsel ve duygusal katmanlara da davet ediyorum.
Her bölüm, özenle işlenmiş bir yapboz parçası gibi kurgulanmıştır. Sade ama etkileyici bir dil kullanarak herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği anlatılar sunmayı hedefliyorum.
📖 Dijital Ortamda Yazdığım romanlar hakkında daha fazla bilgi edinmek ve tüm bölümlere ulaşmak için blog menüsünü kullanabilirsiniz.
✍️ Yazar: Zeki Güneş – Kelimelerle Kurulan Dünyaların Yolcusu
Ben Zeki Güneş. Dijital ortamda yalnızca hikâyeler değil, zamanın ruhunu da yakalamaya çalışan bir yolcuyum. Yazarlık benim için bir meslek değil; bir mücadele, bir dua, bir kutlu yürüyüştür.
📍 Türkiye’nin köklü kültüründen beslenen bir yazar olarak, eserlerimde hem tarihi temalara hem de çağdaş insanın ruhsal bunalımlarına yer veriyorum. Her romanım, insana dair temel sorulara cevap arayan bir keşif yolculuğudur.
🎯 Yazar Olarak Hedefim: Türk edebiyatında özgün ve kalıcı eserler bırakmakOkuyucunun sadece gözünü değil, kalbini de doyurmakTarihi, matematiği, bilimi ve aşkı bir potada eriterek anlamlı hikâyeler kurmak
📚 Öne Çıkan Romanlarım: Kutlu Yeminler – Son Çağrılar: Oğuz ruhunu yeniden dirilten destansı anlatı Sadakat ve İhanet: Aşk ile ihaneti aynı çizgide buluşturan dramatik roman Güneşin Sırlı Çağrısı: Antik Mısır’dan yıldızlar arası yolculuğa uzanan bir keşif Formülün Ardındaki Evren: Matematiğin insan ruhuna açılan kapısı Gölgelerin Fısıltısı: Sessiz kalmışların ve unutulmuşların iç sesi
🖋️ Yazmak benim için; geçmişe saygı, bugüne tanıklık, geleceğe mirastır. Her kelimede inanç, her cümlede emek vardır. Bu yolda bana eşlik ettiğiniz için minnettarım.Romanları Reklamsız PDF olarak Satın Almak İsteyen Arkadaşlar guneszeki53@gmail.com adresinden bana ulaşabilirler
24 Ocak 2020 Cuma
Kötülük Ve Kaynakları Kıtabını İndir
20 Ocak 2020 Pazartesi
Tevfik Taş - Deprem 7.2 Irkçılık 77.2
Irkçılık, insanca ve sevgili hiçbir alanda yer bulamayan duyguların, davranış kalıplarının, devlet politikası ve savaş aracı haline getirilmesidir. Dur durak bilmeden savaşlar/ yangınlar çıkaran bu olgu, insanlığın çöp tenekesidir.
“Deprem 7.2 Irkçılık 77.2” başlığını taşıyan bu çalışma, Van-Erçiş’te meydana gelen depremden sonra, Türkiye’de ağır bir hastanın kendini koyvermesi gibi bir kez daha açılıp saçılan nefreti, ötekileştirmeyi eksen alıyor. Deprem acısıyla boğuşan, yüzlerce ölüyü toprağa vermeye çalışan bir kente, bir halka hangi “İnsanlar” hangi “Duygularla” taş, sopa, bayrak, kirlenmiş regl bezi, Kuran-ı Kerim ve küfür yazılı kağıtlar gönderir? Bunu yapanlar, toplum içinde hakikaten azınlıkta mıdır?
Bunu yapabilenler, hangi inanca, hangi ulusa, hangi politik duruşa mensuptur?
Jules Verne - Arzın Merkezine Seyahat Olağanüstü Yolculuklar 4
Çekingen genç Axel, jeolog ve mineralog amcası Profesör Lidenbrock ve Axel'in âşık olduğu güzel Graüben'in yaşadığı eski Hamburg mahallesindeki küçük evdeki düzen aniden altüst olur.
Çünkü Profesör Lidenbrock eski bir elyazmasında bir kriptogram bulmuştur. XVI. yüzyılın ünlü İzlandalı bilginlerinden Arne Saknussemm bu belgede sönmüş bir yanardağ olan Sneffels'in kraterinin bacasından girerek arzın merkezine kadar gittiğini açıklamaktadır!
Yerinde duramayan Profesör Lidenbrock, Axel'i yanına alarak hemen İzlanda'ya gider. Burada profesörün tam tersine soğukkanlılığını asla yitirmeyen Hans onlara rehberlik eder. Hep birlikte yanardağın gizemli derinliklerine inerler...
Arzın Merkezine Seyahat, Jules Verne'in 1864'te kaleme aldığı bir bilimkurgu romanıdır. Karakterlerin başlarına gelen olağanüstü maceraları tasvir ederken Verne belki de yeteneğinin doruk noktasına ulaşmıştır.
(Tanıtım Bülteninden)
Henri Loevenbruck - Dişi Kurdun Gecesi Moira Üçlemesi 3
Henri Loevenbruck’un Fransa’da olay yaratan fantastik üçlemesi La Moïra’nın son kitabı Dişi Kurdun Gecesi’yle bir efsane daha sonlanıyor. Samildanach… Saîman’ın son çocuğu.
Gaelia’da yeni bir çağın başlamasını sağlamak zorunda. Çünkü Gaelia can çekişmekte. Adanın dört bir yanı savaş halinde. Avcılar da kurtların peşine düşmüş! Nefret ateşi coşmuş, din fanatikleri ve iktidara susamışlarca körükleniyor; büyüyse yavaş yavaş yitiyor.Gaelia can çekişmekte, zaman daralıyor. İnsanların avlamaya çalıştıkları beyaz kurdu bulmak, Moïra’nın ve üç kehanetin anlamını çözmek, her şeyden önemlisi yarının dünyasını hazırlamak gerek.
Henri Loevenbruck - Kurtların Savaşı Moira Üçlemesi 2
Kurtlar yakında birleşecek. Beyaz kurt İmala’nın arkasında sürü büyüyor ve yakında gizlediği yerden çıkıp savaşa gidecek. Birleşen klanlar onların dilini konuşanı, yani Toprağın Kızı’nı zafere ulaştırmak zorundalar. Bugün artık Alea küçük bir kız değil. Kendisine miras kalan o tuhaf gücü sonunda kabul edip yazgısıyla karşılaşmaya karar veriyor. Kurtlar tarafından korunarak, yanındani yeni yol arkadaşları, geçmişini arıyor. Ama kendisini arayanlar da hiç uzakta değiller. Bağnaz dinciler, amaçları uğrunda hiçbir şeyden çekinmeyen siyasetçiler, deli büyücüler, hepsi Toprağın Kızı’nı bulmak için elinden geleni yapıyor. Savaş işte böyle başlayacak.Kurtların Savaşı kaçış ve macerayı harmanlayan Moira üçlemesinin ikinci kitabı.
Beyaz Diş’le Yüzüklerin Efendisi arasındaki bu kitap iki yalnız ruhun, ailesi tarafından terk edilmiş bir genç kızın ve sürüsünden dışlanmış bir dişi kurdun öyküsünü anlatıyor.
Daha şimdiden Fransız fantastik edebiyatının çoksatarlarından biri olarak değerlendirilen birinci ciltten sonra, Moira evreni daha da zenginleşiyor ve sayfalar boyunca bizi büyülemeye devam ediyor
Henri Loevenbruck - Dişi Kurt ile Çocuk Moira Üçlemesi 1
Fransız yazar Henri Loevenbruck’in kaleme aldığı Dişi Kurt ile Çocuk, fantastik edebiyat tutkunlarının ellerinden düşürmeyecekleri bir kitap.Önceleri antolojiler hazırlayıp eleştirmenlik yapan Henri Loevenbruck Dişi Kurt ile Çocuk’la birlikte kendine yepyeni bir sayfa açıyor. Serüven romanları arasında en çağdaş tür olarak nitelediği fantastik roman hayranlığı, genç yazarı bu türde bir üçleme yazmaya itmiş. Dişi Kurt ile Çocuk, üçlemenin ilk kitabı.
Fransız fantastik romanının “çok satanlar”ından Dişi Kurt ile Çocuk, Jack London’ın Beyaz Diş’i ile Yüzüklerin Efendisi arasında kendine bir yer ediniyor. Loevenbruck kitabında iki yalnız kahramanın birbiriyle kesişen öykülerini akıcı bir dille anlatıyor: Ailesi tarafından terk edilmiş küçük bir kız ve sürüsünden kovulmuş bir kurt. Küçük kız Aléa 13 yaşında, sokaklarda yaşıyor. Herkes tarafından itilip kakılırken, gizli bir güce sahip olduğunu fark ediyor. Efsaneye göre “kurtarıcı” olan Samildanach yoksa o mu? Ama olamaz, Samildanach nasıl olur da küçük bir kız olabilir? Samildanach olsun olmasın, sahip olduğu güçler onu avare ve yoksul yaşamından koparacak ve cüceler, büyücüler, ozanlar, savaşçılar, canavarlarla dolu büyülü bir serüvene sürükleyecek. Ve onun bu tehlikeli yolculuğu, tuhaf bir koşutlukla, dişi kurdun yaşamında yankı bulacak.
Fransız fantastik romanlarının en çok satanlarından biri olan Dişi Kurt ile Çocuk’un en önemli özelliklerinden biri de bu: Dünyanın yazgısının bağlı olduğu kişi bu kez küçük bir kız. Aynanın öteki tarafındaki dişi kurdun varlığı metne tadına doyulmaz bir şiirsellik katıyor. Yazar kitabı yazmaya başlamadan önce Gévaudan’daki Kurt Parkı’nda uzun araştırmalar yapmış.
Elif Gökteke’nin özenli çevirisiyle Türkçe’ye kazandırılan Dişi Kurt ile Çocuk, sadece bir başlangıç. Aléa’nın ve kurdun serüvenleri devam edecek…
18 Ocak 2020 Cumartesi
Samed Behrengi - Sevgi Masalı Kitabını PDF İndir
Samed Behrengi yine sevgiyi, dostluğu, arkadaşlığı anlatıyor.
Bu kitapta Samed Behrengi’nin iki masalı var: Sevgi Masalı ve Ah Masalı. Öğretmenlik yıllarında dinleyip derlediği halk masallarını yeniden biçimlendiren yazarın her masalında olduğu gibi, bu masallarında da, sevgi, arkadaşlık ve dostluk ağır basıyor.
Samed Behrengi - Tarhun Kitabını PDF İndir
Güzel Tarhun, bir tüccarın yedi kızından biri ve en küçükleridir. Altı ablası yemek yemeyi ve güzel giyinmeyi severler, günlerini boş şeylerle uğraşarak, yararlı hiçbir şey yapmayarak geçirirler.
Altısı da evlidir, ama onların eşleri de tembeldir, günde sadece iki-üç saat çalışır, kalan zamanlarını evde eğlenerek, dinlenerek geçirirler. Tarhun ablalarına hiç benzemez. Hatta çevresinde olup bitenle de pek ilgilenmez.
Bir gün babaları büyük bir kutlama yapmak ister; bütün ablaları ondan değerli şeyler isterler ama Tarhun öyle bir şey ister ki, babası ne kadar arasa da onun istediğini bulamaz. Sonunda kendisine hiç ummadığı biri yardım eder ve böylece serüven başlar.
(Tanıtım Bülteninden)
Ankara (Anayurt)- Kırmızı Kedi Yayınevi, Dünya Çocuk Edebiyatı’nın klasikleri arasına girmiş Küçük Kara Balık’ın yazarı Samed Behrengi masallarını yeni çeviri ve çizimlerle okura sunmaya devam ediyor. Güzel Tarhun, bir tüccarın yedi kızından biri ve en küçükleridir.
Altı ablası yemek yemeyi ve güzel giyinmeyi severler, günlerini boş şeylerle uğraşarak, yararlı hiçbir şey yapmayarak geçirirler. Altısı da evlidir, ama onların eşleri de tembeldir, günde sadece iki-uç saat çalışır, kalan zamanlarını evde eğlenerek, dinlenerek geçirirler.
Tarhun ablalarına hiç benzemez. Hatta çevresinde olup bitenle de pek ilgilenmez. Bir gün babaları büyük bir kutlama yapmak ister; bütün ablaları ondan değerli şeyler isterler ama Tarhun öyle bir şey ister ki, babası ne kadar arasa da onun istediğini bulamaz.
Edmondo De Amicis - Çocuk Kalbi
Ünlü İtalyan Yazar Edmondo de Amicis tarafından 1886 yılında tamamlanmış olan Çocuk Kalbi, yazarın kendi oğlunun günlüğünden esinlenerek yazılmış ve dünyadaki hemen hemen tüm dillere çevrilmiştir.
Yazın bitmesiyle yeni okulunda 3. sınıfa başlayan Enrico, savaş sonrası İtalya’nın yoksul ve sıkıntılı bir dönemine yazdığı günlükle ışık tutmaktadır. Enrico bu günlüğe yaşadıklarını ve gözlemlediklerini günden güne kaydetmiştir. Kitap dürüstlük, çalışmanın gücü, ahlak, vatan sevgisi ve dostluk üzerine dersler verip, bu değerleri çocuklara çocukların diliyle anlatmaktadır.
Saygılı, erdemli ve vicdanlı bir birey yetiştirmek isteyen her anne baba bu kitabı çocuğuna okutmalı, okumalıdır!
Gene muhteşem bir kitap ile anasayfanızda(karşınızdayım) ️ Küçük bir çocuğun yaşadığı her gününü değerlendirdiği günce tarzında bir kitap. Yazarımız;İyi bir çocuk olmaktan öte iyi bir insan olmanın güzelliklerini o kadar güzel anlatmış, o kadar güzel öğütler vermiş ki içiniz ısınıyor okurken .. Her kesime hitap eden noktaları da size çok şey öğretiyor .
“Arkadaşlarının yanında nasıl sadık bir dost olunmalı, toplumda nasıl iyi bir insan olunmalı, ailede nasıl bir anne - baba olunmalı,okulda nasıl bir öğretmen olunmalı ? “ Sorularını , anlatılan olaylar üzerinde çok güzel cevaplıyorsunuz .. Ve tüm bu cevaplar farkındalığınızı sağlıyor.. Hayatın farklı döneminde okuyup farklı duygular yakalayacağınız , bakış açınızı değiştirebilecek bu kitap ile bence tanışmalısınız ️
Bu kitap okurken beni fazlasıyla duygulandıran bir kitap oldu. Çocuk kalbini her yaşta okuyabilirsiniz ve her okuduğunuzda farklı dersler çıkarabilirsiniz. Tek üzüntüm daha önceden okumamış olmak.
Yazar bu kitabı kendi çocuğunun günlüklerinden esinlenerek yazmış. Evet, kitabı kendi eklemeleriyle oluşturmuş ancak kitapta 'çocuk kalbini' okurken görmek çok kolay. Sanırım en çokta bu etkiliyor. Bir çocuğun saf ve temiz kalbiyle çıkardığı dersleri okumak. Buna ek olarak kitapta tek bir çocuk tanımıyorsunuz. Günlük tutan baş karakterimiz Enrico, onun tüm arkadaşları ve onların anne babaları ile tanışıyorsunuz.
Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.
İncelememi okuduğunuz içinde teşekkürler!
14 Ocak 2020 Salı
Samed Behrengi - Küçük Kara Balık Kitabını PDF İndir
Samed Behrengi (1939-1968), İranlı bir yazar. On bir yıl İran’ın Azerbaycan kesiminde köy köy dolaşarak öğretmenlik yaptı. Öğretmenken bile öğrenciliği bırakmadı: Halkın dilinde dolaşan masalları, söylenceleri derledi, yorumladı, yeniden yazdı.
Bu arada Tebriz Üniversitesinde İngilizce öğrenimi gördü. 1968 yılının Eylül ayında, daha 29 yaşındayken,
Aras Irmağı kışısında ölüsü bulundu. Yüzerken boğulduğu söylendisi yayıldıysa da buna kimse inanmadı. Çünkü Samed Behrengi, yazdığı masallarla, ülkesinin başına çöreklenmiş Şahlık düzenini açık açık eleştiriyor, her türlü baskı yönetimine karşı çıkıyordu. Küçük Kara Balık, onun yalnızca İran’da değil, dünyanın pek çok ülkesine tanınıp sevilmesine yol açmış bir ölümsüz kitaptır.
Bu küçük kitap, Bratislava ve Bolonga Dünya Çocuk Kitapları Fuarlarında ödüller aldı. Yediden yetmişe herkesin severek bir çırpıda okuyacağı bu güzelim çocuk öyküsünü yeni bir çevirisiyle sunuyoruz.
Ömer Seyfettin - Kaşağı Kitabını PDF İndir
Ömer ve kardeşi Hasan, çocukluklarını büyük bir çiftlikte geçirmişlerdi. Küçük Ömer ve Hasan, en çok atlarla oynamayı, özellikle de onları tımar etmeyi seviyorlardı. Bunun için İstanbul’dan özel getirtilen KAŞAĞI’yı kullanıyorlardı. Ama bir gün Küçük Ömer, çocukluk heyecanıyla KAŞAĞI’yı kırar ve suçu kardeşi Hasan’a atar. Babası bu olaydan sonra Hasan’a çok kızar ve ona:
-Yalancı, der…
Hasan, bu olaydan sonra içine kapanır ve bir gün hastalanır. İşte o zaman Ömer için zor günler başlar.
Kitapta ayrıca ‘HÜRRİYET BAYRAKLARI, NÂDÂN, ÇAKMAK, KÜTÜK, ‘KIZIL ELMA’ “NERESİ?” adlı öykülerde yer almaktadır.
12 Ocak 2020 Pazar
Aziz Nesin - Şimdiki Çocuklar Harika Kitabını PDF İndir
Yazar(lar)Aziz Nesin
"Hayatım süresince boyum kadar kitap yazdım ama beni sevmeyenler buna da mazeret bulup -onun zaten boyu kısaydı- diyebilirler."
Etkinlik gibi etkinlik değil mi ama! Herkes Aziz Nesin okuyor, biraz daha iyi tanıyacaklar O'nu ve ideolojisini. Çoğumuz O'na Aziz Nesin deriz, iyi bilenler ise Bahri Filefil, Berdi Birdirbir, Fettane Şatifil, Kerami Pestenkerani, Kerim Kihkih ve daha niceleriyle anar ustayı. Sevenlere sevmeyenlere, bilenlere bilmeyenlere yazıyorum bu incelemeyi o halde.
"Bir gün bu ülkenin başucuna bir not yanağına da bir öpücük kondurup gideceğim. Çok tatlı uyuyordun uyandırmaya kıyamadım diyeceğim."
Bunlar daha ne ki! Aziz Nesin sözlerinden daha fazlası, düşüncelerinden daha dev. Yeri hep ayrı, en özel, en özlenenlerden.
Birçok eserini gülerek okuyor bizim nesil. Ama sadece gülmek değil o eserlerin amacı. Bir parça da düşündürüyorsa ne mutlu o eserleri yazana. "Şimdiki Çocuklar Harika" da böyle bir eser işte. Okuyanlar iki çocuğun birbirine yazdığı mektuplarla karşılaşsalar da yazılma amacı bunlardan daha fazlası. Ahmet ve Zeynep; ailelerinden, arkadaşlarından, öğretmenlerinden, okuldaki anılarından bahsediyor birbirlerine. Çok masumlar, çünkü çocuk onlar. Ne duyarlarsa, ne görürlerse onu yazıyorlar. Öğretmenleri "unutun eski bilgilerinizi" diyor ve unutuyorlar. Babaları "ben küçükken okul birincisiydim" diyor ve inanıyorlar. Ezberliyorlar, öğrenmiyorlar. Aile ilişkilerini sorgulamaya başlıyorlar.
Bir mektupta vicdan azabı konusunu konuşuyor iki arkadaş ve şunu söylüyor Ahmet'in bir arkadaşı; "Bu vicdan azabı denilen şeyi hiç kimse kendisi hatırlamıyor. Herkes, başkalarının çekmeleri gereken vicdan azabını biliyor."
Ne kadar derin, ne anlamlı bir cümle. Çocuk oluyor yazarken Aziz Nesin, onların gözünden anlatıyor vicdan azabını. Onların gözüyle görüyor anneleri babaları, öğretmenleri onlar gibi yargılıyor. Acı bir durum da şu ki, bu kitap 1967 yılında yayınlanıyor ve eğitim sistemi de aile ilişkileri de hâlâ aynı. Demek ki yıllar geçmiş ama düzen aynı düzen.
Bir yerde de Zeynep tarafından soru yöneltiliyor Ahmet'e. Ve şu an bile utanıyorum bunu yazmaktan ben. "Kız olmak, daha doğuştan bir şanssızlık mı? Sen erkek olduğun için, doğuştan şanslı sayılırsın. Bu konuda senin ne düşündüğünü öğrenmek isterim."
Kadın-erkek eşitliğinin daha çocukken aşılanmaya başladığının kanıtı değil de nedir bu? Yazı yazarsın, "adam gibi yaz" diyen çıkar. Düzgün yaz demek varken bu cinsiyet kavramını kullanırlar. Tarihten bahsederler "insanoğlunun yıllardır..." diye başlarlar. İnsanlığın demek yine zor gelir. Bunları bir de çocukların yanında konuşurlar. Erkek çocuk doğunca ziyafet veren Zeynep'in babası da bir örnek olsun anlatmak istediklerime.
Kitabın girişinde çocukların ailelerinden beklentileri, anne ve babalarında olmasını istedikleri ve istemedikleri özellikleri okuyoruz. Hepsini okurken hak verdim çocuklara. Çocuklarının sorularına cevap vermeyen büyükler, bunun nedenini soran çocuğunuza "sen anlamazsın, büyü de gel" derseniz ilerde birer birey olan çocuklarınız da kendi evlatlarına sizden gördüğü muameleyi yapacaktır. Geleceği değiştirmek ellerinizde.
Ömrüne Sığmayan Adam sergisinde görmüştüm notlarını, el yazılarını, arşivlerini, biriktirdiği eşyalarını Aziz Nesin'in. Markopaşa'yı, Sabahattin Ali ile geçirdiği günlerden kalan anılarını okumuş ve hep hüzünlenmiştim. Soyadının öyküsünü, politik söylemlerini, Atatürk aşkını dinlemiştim geriye kalan videolarından. Sevmeyenler, anlamaya çalışın Aziz Nesin'i. Kulak verin cümlelerine, hatta hak verin korkmayın. Bence Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz ile başlayın, bürokrasi krizini okuyun ve Yaşar'ın başından geçenlerin sizin de başınızdan geçmiş olduğunu görün. Sonra "Sizin Memlekette Eşek Yok Mu" ile devam edin, bakın görün gerisi nasıl geliyor.
Uzun oldu, güzel oldu. Daha çok sevdim bu kez yazdıklarımı. Sevdiğin birini yazmak böyle bir şey..