Ormanın derinliklerinde geçen fantastik bir roman,Gizemli ormanlarda geçen sürükleyici bir blog hikayesi,Doğayla iç içe geçen fantastik macera romanı blogger,Blogger’da yayınlanan en iyi ücretsiz fantastik roman,Zeki Güneş’ten orman temalı sürükleyici hikaye,Blogspot romanları arasında dikkat çeken bir eser
Bölüm 1: Yasaklı Yeşil
Yaz henüz kendini tam göstermemişti ama havada bir umut vardı. Gökyüzü yer yer bulutluydu, rüzgar hafifti. Güneş, ağaçların arasından süzülen ışınlarıyla toprağın yüzünü okşarken, Ekin, otobüs camından dışarıya bakıyor, zihninden geçirdiği binbir düşünceyle birlikte dalıp gidiyordu.
On altı yaşındaydı. Bu yazı, annesinin köydeki dayısı Refik’in yanında geçirecekti. Ailesi şehir dışında bir araştırma gezisine çıkmıştı ve Ekin’in yalnız kalmasını istememişlerdi. Oysa Ekin yalnız kalmayı seviyordu; kitaplar, düşünceler ve sessizlik onun doğal sığınağıydı. Yine de bu köy yolculuğu içinde garip bir heyecan doğurmuştu. Haritada adı bile geçmeyen, ormanlarla çevrili, taş sokakları ve eski evleriyle bilinmeyen bir köy… Saklıdere.
Otobüs virajları döndükçe ağaçlar kalınlaşıyor, yol daralıyor ve sanki dünya şehirden uzaklaştıkça eski zamanlara dönüyordu. En sonunda şoför arka koltuğa dönerek, “İşte burası, delikanlı. Saklıdere,” dedi. Ekin ağır bir çantayla indi, köy durağında sadece kuşların ve rüzgârın sesi vardı.
Refik Amca onu bir eşekle karşılamıştı. Bu, Ekin’in hayatında gördüğü ilk eşekti. Gülümseyerek, “Arabamız yok evlat, ama bu arkadaş seni sırtında taşımaya razı,” dedi. Dağ yolu boyunca sessizce ilerlediler. Ekin’in gözleri sürekli çevredeydi: Yaşlı çınarlar, yosunlu taşlar, otlarla örtülü eski merdiven basamakları, terk edilmiş ev kalıntıları… Ama en çok dikkatini çeken şey, köyün güneyinde yükselen ormandı.
“O orman da ne böyle?” diye sordu Ekin.
Refik bir an sustu. “Oranın adı yok,” dedi. “Biz sadece 'Öteki Taraf' deriz. Girilmez. Eskilerden beri kimse ayağını atmaz. Kaybolanlar oldu… dönmeyenler.”
Ekin biraz ürktü. Ama içinde bir yer, işte tam da o anda çarpan kalbiyle, bu ormanın yalnızca bir korku olmadığını, bir çağrı olduğunu fısıldadı.
Köyde geçen ilk günler sessizdi. Refik Amca'nın taş evinde zaman ağır ilerliyordu. Geceleri kurbağaların sesleri, gündüzleri cırcır böceklerinin ötüşü eşlik ediyordu. Ama Ekin’in aklı hep aynı yere gidiyordu: Ormanın kenarında, dikenli çalıların ardından görünen o yeşil sis…
Bir sabah erkenden kalktı. Refik Amca henüz uyanmamıştı. Çantasına su, fener, bir not defteri ve kalem koydu. Kapıyı sessizce açtı, dışarıya adım attığında güneş daha yeni doğuyordu. Ayakları onu köyün güneyine, ormanın eşiğine taşıdı.
Çalılıkları geçerken elini çizdi ama durmadı. İçeri adımını attığında, kuşlar sustu. Rüzgâr yön değiştirdi. Orman, canlı bir varlık gibi nefes alıyor gibiydi. Ekin bir an durdu. Geri dönebilirdi. Ama o an, kalbinin derinliklerinden bir ses yankılandı:
"Geri dönersen sırlar sonsuza dek kaybolur."
Bir adım daha attı. Ağaçlar kalınlaştı. Güneş yoktu artık. Toprak nemliydi. Sessizlik ağırdı. Derinliklerden gelen bir uğultu, sanki çok eski bir hikâyeyi anlatır gibi kulağının arkasında fısıldıyordu.
Ekin, kaderinin başladığı noktada olduğunu biliyordu. Artık geri dönüş yoktu.
📖 Hikayeye Devam Et
Ormanın Sırlarına Yolculuk 2 bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.
Bu bölüm, Zeki Güneş’in kaleme aldığı ‘Ormanın Sırlarına Yolculuk’ adlı gizemli ve fantastik romanının bir parçasıdır. Daha fazla bölüm için bizi takip edin
Ormanın Sırlarına Yolculuk, Zeki Güneş romanları, fantastik roman, gizemli hikaye, doğa romanı, Türk romanları, macera, uzun romanlar, blog roman, ebooksun, kitap önerisi, çevrim içi roman, fantastik edebiyat, yeni kitaplar, gizem, orman, sırlar, e-kitap, roman blogu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder