Tam o anda,
kapının hafifçe açıldığını fark etti. Cem içeri giriyordu.
Gözlerinde
geceden kalma bir yorgunluk vardı, ama aynı zamanda bir şüphe de taşıyordu. O da artık Leyla’nın
sakladığı bir şeyler olduğunu hissediyordu.
Leyla
telefonu sıkıca tuttu. Bunun rastgele bir olay olmadığına dair içgüdüsel bir his vardı.
Cem ona
birkaç saniye boyunca baktıktan sonra derin bir nefes aldı.
"Leyla,
dün gece boyunca hiç uyumadın, değil mi?"
Leyla başını
kaldırıp ona baktı. İçindeki korkuyu bastırmaya çalışırken ses tonunu sabit tutmaya
çabaladı.
"Uyuyamadım.
Bir şeyleri düşünüyordum."
Cem
kaşlarını çatarken Leyla’nın elindeki telefonu fark etti. Onun sakladığı şeyin ne
olduğunu artık öğrenmek istiyordu.
Leyla
telefonu daha sıkı tuttu. Bu yalnızca bir tesadüf değildi—bunu
artık hissedebiliyordu.
Cem bir adım
daha yaklaştı. Leyla’nın
bakışlarında belirsizlik vardı.
"Leyla,
benden ne saklıyorsun?"
Leyla
içindeki korkuyla mücadele ederken karar vermek zorunda olduğunu hissetti. Ya Cem’e dönecek ve
ona her şeyi anlatacaktı, ya da gelen yeni mesajın ardındaki gerçeği çözmek
için derin bir araştırmaya başlayacaktı.
Leyla,
sabahın ilk ışıklarıyla birlikte gözlerini açtı. Gecenin ağırlığı hâlâ
üzerindeydi.
Zihnindeki sorular, karanlığın içinde yankılanıyordu.
Telefonuna
uzandı. Ekranı
açtığında, beklediği gibi değildi.
Daha önce
kaybolan mesajın yerine yeni bir mesaj gelmişti.
Leyla,
mesajı açarken derin bir nefes aldı. Bu mesajın ona neler getireceğini
bilmiyordu.
Mesaj kısa,
ama anlamlıydı:
“Gerçekler
her zaman göz önünde değildir. Dikkat et.”
Leyla’nın
nefesi düzensizleşti. Bu kimden geliyordu? Ve neden özellikle ona gönderilmişti?
Bir önceki
mesajın silinmiş olması tesadüf müydü, yoksa biri onun gerçeği öğrenmesini
istemiyor muydu? Ama
şimdi gelen bu yeni mesaj, daha büyük bir sırrın işareti olabilir.
Tam o anda,
kapının hafifçe açıldığını fark etti. Cem içeri giriyordu.
Onun yüzünde
uykusuz geçen bir gecenin izleri vardı. Ama gözlerinde sadece yorgunluk değil,
şüphe de saklıydı.
Leyla
telefonu sıkıca tuttu. Bu yalnızca bir tesadüf değildi—bunu artık hissedebiliyordu.
Cem ona
birkaç saniye boyunca baktıktan sonra derin bir nefes aldı.
"Leyla,
dün gece boyunca hiç uyumadın, değil mi?"
Leyla başını
kaldırıp ona baktı. İçindeki korkuyu bastırmaya çalışırken ses tonunu sabit tutmaya
çabaladı.
"Uyuyamadım.
Bir şeyleri düşünüyordum."
Cem
kaşlarını çatarken Leyla’nın elindeki telefonu fark etti. Onun sakladığı şeyin ne
olduğunu artık öğrenmek istiyordu.
Leyla
telefonu daha sıkı tuttu. Bu yalnızca bir tesadüf değildi—bunu
artık hissedebiliyordu.
Cem bir adım
daha yaklaştı. Leyla’nın
bakışlarında belirsizlik vardı.
"Leyla,
benden ne saklıyorsun?"
📖 Hikayeye Devam Et
Aşkın Son Perdesi 11 bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder