Ancak bu
seçim, sadece onu değil, Cem’i de geri dönülemez bir noktaya sürükleyebilirdi.
Leyla,
sabahın ilk ışıklarıyla birlikte gözlerini açtı. Gecenin ağırlığı hâlâ
üzerindeydi.
Zihnindeki sorular, karanlığın içinde yankılanıyordu.
Telefonuna
uzandı. Ekranı
açtığında, beklediğinden farklı bir şeyle karşılaştı.
Mesaj
değişmişti.
Dün gece
okuduğu uyarının yerinde artık yeni bir metin vardı. Ancak bu mesaj, onun
tüm endişelerini doğruluyor gibiydi.
"Çok
ileri gittin. Zamanın daralıyor."
Leyla’nın
içini soğuk bir ürperti kapladı. Sanki biri onu izliyordu. Sanki attığı
her adım takip ediliyordu.
Telefonu
elinde sıkarak yataktan kalktı. Hava hâlâ pusluydu—şehirde yeni bir gün
başlamış olmasına rağmen, onun içinde büyüyen karanlık daha yeni
filizleniyordu.
Birkaç
saniye boyunca hiçbir şey düşünemedi. Bu bir şaka olamazdı.
Odanın
içinde dolaşırken panikle nefes alışını kontrol etmeye çalıştı. Bilinmezlik, onu içine
çekmeye başlamıştı.
Tam o anda,
kapının açıldığını fark etti. Cem içeri giriyordu.
Leyla başını
kaldırdı, gözlerini Cem’in yüzüne dikti. Ama bu sefer, Cem’in bakışlarında sadece
endişe değil, bir şeyleri anladığını gösteren bir ifade vardı.
Odaya
girerken Leyla’nın elindeki telefonu fark etti. Gözleri telefona kaydı,
ardından Leyla’nın yüzüne döndü.
"Leyla,
artık bana anlatmalısın."
Leyla derin
bir nefes aldı. Bu
an, geri dönüşü olmayan bir karardı.
Ya Cem’e her
şeyi anlatacak, ya
da gelen mesajın ardındaki gerçeği çözmek için kendi başına hareket edecekti.
Leyla derin
bir nefes aldı. Gözlerini
telefonun ekranına dikti—gördüğü şey zihninde yankılanıyordu.
“Çok
ileri gittin. Zamanın daralıyor.”
Kimdi bu? Neden onu durdurmaya
çalışıyordu?
Daha önce
gelen mesaj onu gerçeği bulmaya teşvik ederken, şimdi gelen mesaj tam
tersini söylüyordu.
Bu, yalnızca
bir uyarı mıydı? Yoksa
çok daha büyük bir tehdidin habercisi mi?
Leyla
telefonu avuçlarında sıkıca tutarak odanın içinde dolaşmaya başladı. Huzursuzluğu, duvarlar
arasında yankılanan sessizlikle daha da ağırlaştı.
Tam o anda,
kapının açıldığını fark etti. Cem içeri giriyordu.
Gözlerinde
geceden kalma bir yorgunluk vardı, ama bu sefer, bakışlarında yalnızca
endişe değil, kaçınılmaz bir yüzleşme vardı.
Leyla başını
kaldırdı, gözlerini Cem’in yüzüne dikti. Ama bu sefer, Cem’in gözlerinde bir
şeyleri anladığını gösteren bir ifade vardı.
Odaya adım
atarken Leyla’nın elindeki telefonu fark etti. Gözleri telefona kaydı,
ardından Leyla’nın yüzüne döndü.
"Leyla,
artık bana anlatmalısın."
Leyla derin
bir nefes aldı. Bu
an, geri dönüşü olmayan bir karardı.
Ya Cem’e her
şeyi anlatacak, ya
da gelen mesajın ardındaki gerçeği çözmek için kendi başına hareket edecekti.
Leyla,
telefon ekranında beliren mesajı okurken derin bir nefes aldı. Zaman daralıyordu, ama
ne için?
“Çok
ileri gittin. Zamanın daralıyor.”
Bu sözler,
zihninde yankılanan bir tehdit gibi görünüyordu. Gerçeklere daha fazla
yaklaşmasına engel olmak isteyen biri mi vardı?
Önceki mesaj
ona gerçeği öğrenmesi gerektiğini söylemişti. Ancak şimdi gelen bu
mesaj, ona durmasını emrediyordu.
Telefonu
sıkıca tuttu. Eğer
bu bir oyunsa, kurallarını kim belirliyordu?
Tam o anda,
kapının hafifçe açıldığını fark etti. Cem içeri giriyordu.
Gözlerinde
uykusuzluğun izleri vardı. Ama bu sefer, bakışlarında sadece endişe
değil, kaçınılmaz bir yüzleşme vardı.
Leyla başını
kaldırdı ve Cem’e baktı. Ancak Cem’in gözlerinde, onun zaten bir
şeyleri anladığını gösteren bir ifade vardı.
Odaya
girerken Leyla’nın elindeki telefonu fark etti. Gözleri telefona kaydı,
ardından Leyla’nın yüzüne döndü.
"Leyla,
artık bana anlatmalısın."
Leyla derin
bir nefes aldı. Bu
an, geri dönüşü olmayan bir karardı.
📖 Hikayeye Devam Et
Aşkın Son Perdesi 15 bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder