İstanbul’un karanlık sokaklarında gece, daha da
derinleşmişti. Sarayın büyük salonlarının ışıkları, dışarıdaki karanlıkla sert
bir kontrast oluşturuyordu. Murad, Emir Cemal’le kurduğu tehlikeli ittifakın
getireceği sonuçları hesaplamaya çalışırken, Elif’in peşindeki tehditler
gittikçe daha da yakınlaşıyordu. Cemal’in teklifini kabul etmişti, ancak her
an, bu ittifakın Osmanlı’ya ne gibi zararlar vereceğini bilmeden hareket
ediyordu.
O gece, Sultan Murad’ın aklında bir soru vardı:
Cemal, gerçekten Elif ve Osmanlı’nın geleceğini korumak istiyor muydu? Yoksa bu
ittifak, sadece kendi çıkarları için mi yapılmıştı?
Hasan, Murad’ın yanında sessizce otururken,
Sultan’ın zihnindeki bu belirsizliğin farkındaydı. Onun güvenini kazanmıştı,
fakat Cemal’in teklifine dair şüpheleri de vardı. Hasan, Sultan’a yaklaşarak
seslendi:
"Sultanım, dikkatli olmalısınız. Emir
Cemal’in teklifine ne kadar güvenebiliriz? Geçmişteki ihanetlerini
unutmamalıyız. Bu işin sonu bizi beklediğimizden daha tehlikeli bir yola
sürükleyebilir."
Murad, derin bir nefes aldı ve gözlerini Hasan’a
çevirdi. İçindeki kararsızlık, gece boyunca dinlenmeden büyüyordu. Cemal’in
teklifine, Osmanlı’nın geleceğini tehlikeye atma pahasına, adım atmıştı. Ancak
şimdi, bu kararının doğru olup olmadığını sorguluyordu. Onun düşündüğü tek şey,
Elif ve Osmanlı’dı; ama Elif’in hayatı, şimdi çok daha büyük bir tehlike
altındaydı.
"Biliyorum, Hasan," dedi Murad,
gözlerini kapatarak. "Ama şimdi başka bir seçenek yok. Elif’i korumalıyız.
Bu ittifak, en azından şimdilik, bize zaman kazandırabilir. Ve zaman, şu anda
bize en çok gereken şey."
Hasan, Sultan’ın içsel çatışmasını derinden
hissediyordu. Bir liderin, ülkesinin kaderini belirlerken yaşadığı bu tür
yalnızlık, onun en büyük yüküydü. Ama şimdi, her şeyin farkında olmalarına
rağmen, Osmanlı’yı korumak için en doğru yolu bulmaları gerekiyordu.
Gece Yatmadan
Önce
Ertesi gün, Sultan Murad ve Emir Cemal,
İstanbul’daki sarayın büyük toplantı odasında buluştu. Cemal, Murad’a sadık
görünüyor, ancak Murad’ın içinde bir şüphe vardı. Cemal’in geçmişte Osmanlı
İmparatorluğu’na karşı giriştiği ihanetlerin kayıpları hala taze bir yara
gibiydi. Ancak, bu durum onları durdurmaya yetmedi. Çünkü Elif ve Osmanlı için
verilen mücadele her şeyden önemliydi.
Murad, Cemal’e seslendi:
"Emir Cemal, bu ittifak, Osmanlı’nın
geleceği için belirleyici olacak. Ancak unutma, bir adım bile yanlış yapman,
sadece seni değil, bizi de felakete sürükler. Eğer geriye doğru bir adım
atarsan, seni gözümde affetmem."
Cemal, başını eğdi ve Sultan’a saygıyla yanıt
verdi:
"Sultanım, güveninizi boşa çıkarmayacağım.
Elif ve Osmanlı’nın geleceğini tehlikeye atmam için bir sebep yok. Fakat
bilmeniz gereken bir şey var: Bu savaş sadece Osmanlı için değil, tüm bölge
için bir dönüm noktası olacak. Bizim zaferimiz, sadece Osmanlı’nın değil, tüm
doğu topraklarının kaderini belirleyecek."
Murad, Cemal’in söylediklerini dikkatlice
dinledi, ancak içindeki şüpheler devam ediyordu. Cemal, zaferi kazanmak için
her şeyi göze alacak biri gibi görünüyordu. Ama Murad, Elif’i ve Osmanlı’yı
koruma yolunda tek bir yanlış adımın her şeyin sonu olabileceğini biliyordu.
Elif’in Kaderi
İstanbul’daki sarayda, Elif’in durumu giderek
zorlaşıyordu. Sultan Murad’ın aklındaki tüm sorular ve belirsizlikler, onu
sürekli olarak Elif’e yöneltiyordu. Elif, sadece bir kadından daha fazlasıydı;
onun varlığı, Osmanlı’nın geleceğiyle doğrudan bağlantılıydı. Fakat Elif, bu
karmaşanın içinde kendi kimliğini bulmaya çalışıyordu. O, aşkı ve vatanı
arasında sıkışmış bir kadındı. En büyük korkusu, Sultan’ın ona yakınlık
gösterdiği her an, Osmanlı’nın geleceği için büyük bir risk taşıdığını fark
etmesiydi.
Bir gece, Elif’in saraya geldiği sırada, onu
gizlice bir araya getiren bir güç vardı. Cemal, Elif’e yaklaşmak üzereydi. O,
Elif’i sadece bir tehdit olarak değil, aynı zamanda zaferi kazanmanın anahtarı
olarak görüyordu. Elif, Cemal’in ona yaklaşan bakışlarını hissettiğinde,
kalbinde bir korku ve kararsızlık hissetti. Ne yapması gerektiğini tam olarak
bilmiyordu. Sultan Murad, ona güveniyor ve onun varlığını bir strateji olarak
görüyordu. Ancak Elif, bu güvenin bir gün ona karşı dönmesinden korkuyordu.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder