📖 ROMAN BAŞLIĞI - 2. BÖLÜM
Bölüm 2:
Sarayın Gölgesinde
Murad, Edirne sokaklarında Elif’in varlığını
düşünürken, gece yarısına doğru sarayın ağır kapıları ardında farklı bir
dünyanın çağrısını hissetmeye başlamıştı. Ertesi sabah, zorunlu talim saati
için yeniçeri okulu kapısını araladığında, ruhunda hâlâ o gizemli karşılaşmanın
sıcaklığı vardı. Fakat, bu sıcaklıkla birlikte, saraydan gelen haberler aklına
tatsız bir korku salmaya başlamıştı.
Edirne Sarayı, o dönemin politik entrikalarıyla
yoğrulmuştu. Sarayın labirent benzeri koridorlarında kulağına fısıldanan
söylentiler, yeniçeriler arasında dolaşan sırların, ihanetlerin ve güç
mücadelesinin habercisiydi. Murad, aldığı talim sırasında öğretmenlerinin
bakışlarında ve diğer yeniçerilerin arasında, sarayın yaklaşan tehlikelerine
dair ufak ipuçları gördü. Her ne kadar içindeki aşk ateşi ona umut verse de,
sarayın soğuk ve acımasız yapısı bu duyguyu tehdit eder gibiydi.
Günlerden bir gün, eğitimin ardından Murad,
sarayın yakınındaki küçük bir bahçeye gizlice kaçma fırsatı buldu. Bahçenin
sessizliğinde, düşündükleriyle yalnız kalma şansı yakaladı. Elif’in yüzü, adeta
tüm dünyaya hükmeden bir güzelliği simgeliyordu; ama saraydaki sinsi oyunlar,
ihanetlerin gölgesini de beraberinde getiriyordu. Murad, içindeki çelişkiyi bir
kenara bırakarak geleceğe dair planlar yapmaya başladı; bu planlar, hem aşkını
hem de görevini nasıl uzlaştırabileceğini sorgulamasına neden oluyordu.
O sırada, sarayın kapısından gelen ani bir sesle
dikkati dağıldı. O ses, doğrudan üst komutanlarından gelen bir emirdi: Saraya
gitmesi ve Padişah’ın huzuruna çıkması gerekiyordu. Murad, heyecan, merak ve
endişe içinde, kıyafetlerini toplayıp saraya doğru yola koyuldu. Bu çağrı,
sadece rutin bir talim değil, aynı zamanda onun hayatını derinden etkileyecek
bir dönüm noktasının habercisiydi.
Saray kapısından içeri adım attığında, soğuk ve
ciddi bir atmosfer onu karşıladı. Devasa salonlarda yankılanan adımlar, taht
odasının sessizliğine meydan okuyordu. Murad, üst düzey komutanların ve politik
danışmanların bulunduğu bu ortamda, belki de hiç bilmediği tehlikelerin
ipuçlarını hissetmeye başlamıştı. Huzura çıkması için çağrılan bu toplantı,
onun için aşkı, vatanı ve babadan miras kalan onuru korumak adına bir dönüm
noktası olacaktı.
Toplantı sırasında, Murad’ın adı duyuldu ve
Padişah’ın huzuruna çağrıldı. Öfke ve endişe karışımında bir havayla içeri
giren genç yeniçeri, Padişah’ın soğuk bakışlarıyla karşılaştı. Padişah,
Murad’ın yeteneklerini takdir ettiğini belli ederken aynı zamanda dikkatli
olması gereken entrikaların da sinyallerini veriyordu. O an, Murad’ın kalbinde
hem sevda hem de sorumluluk duygusu yeniden alevlendi; çünkü bu çağrı, sadece
askeri disiplini değil, aynı zamanda yasak aşkını da gözler önüne serecekti.
Görünürde sessiz ve hesapçı olan Padişah,
sonrasında elinde sıkıca tuttuğu bir mührü Murad’ın eline uzattı. Mührün
üzerinde, saray içerisine gizlice gönderilmiş bir mesajın işareti vardı. Bu
mesaj, sarayın içindeki güç mücadelelerinin ve ihanetlerin habercisi olarak,
Murad’ın yolunu yeniden çizmek için bir başlangıç oldu. Murad, o an içinde
bulunduğu durumun farkına varmış, hem aşkın hem de düşmanlıkların ortasında ne
kadar yalnız olduğunu anlamıştı.
Bölüm 2, Murad’ın saray dünyasının karmaşık
yapısı içerisinde ilk adımlarını attığı, aşkı ve görevleri arasında sıkıştığı,
entrikaların gölgesinde geleceğe dair belirsizliklerin izlerini taşıdığı bir
dönemin başlangıcını anlatıyor. Hem kendi iç dünyasında fırtınalar koparan
Murad, hem de sarayın soğuk duvarlarında yankılanan emirler ve gizli mesajlar
arasında yeni bir hayatın kapılarını aralamaya çalışıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder