Telsizler kesilmişti. Havaya hâkim olan metalik koku, derin duvarların içine sinmişti. Birlik, nefes alışlarını düzenlemeye çalışırken Aras, odanın ortasında çökmüş cam bölmenin kalıntılarına baktı.
Varlık
kaybolmuştu—ama bu iyiye işaret değildi.
Teknik ekibin
ulaştığı kontrol panelleri hâlâ işlevseldi. Ekranlarda hızlıca akan kodlar
vardı; ancak bu sıradan bir askeri veri akışı değildi.
Bunlar,
unutulmuş ve silinmeye çalışılmış bir geçmişin parçalarıydı.
Aras,
gözlerini ekrana kilitledi. Eski sistemin açılmasını beklerken, ekranın
köşesinde silik bir mesaj belirdi:
“Burada
duramazsın.”
Tam o anda,
koridorun derinliklerinden gelen yankılanan adımlar duyuldu.
Birlik,
silahlarını kaldırarak tetikte bekledi.
Ve karanlık,
nihayet kendini tamamen göstermeye karar verdi.
Koridorun derinliklerinden gelen yankılanan adımlar
giderek hızlanıyordu. Aras ve birliği tetikte beklerken, kontrol panelindeki
ekranlar aniden titremeye başladı.
Bir şey yaklaşıyordu.
Telsizlerden yeniden cızırtılı frekans yükseldi,
ancak bu sefer net bir mesaj vardı:
“Kaçamazsınız.”
O anda, koridorun gölgeleri içinden önce tek bir
figür belirdi. Sonra bir tane daha. Ve bir tane daha.
Silüetler hızla odanın içine yayılmaya başladı.
Uzun, ince ve insan formuna benzeyen ama tamamen doğal olmayan hareketlerle
ilerleyen bu varlıklar, birliğin etrafını sessizce çevrelemeye başladı.
Aras dişlerini sıkarak emir verdi: “Savunma pozisyonu alın! Ateş serbest!”
Tetikler çekildi. Silah sesleri odanın içini
aydınlattı, mermiler karanlığın içinde kayboldu.
Ancak varlıklar geri çekilmedi.
Tam tersine, daha da yaklaştılar.
Birlikten bir asker panikle bağırdı: “Komutan, bunlar mermilere tepki vermiyor!”
Aras hızla strateji değiştirdi. “Taktik
değiştiriyoruz! Geri çekilin, yol bulmalıyız!”
Ancak tam o anda, odanın yan tarafındaki duvardan
yoğun bir ışık yayıldı.
Birlik, ışığın kaynağına döndüğünde, duvarın
içindeki gizli geçidin açıldığını fark etti.
Ve geçidin ardında…
Zemin boyunca uzanan tuhaf
sembollerle kaplı bir tünel vardı.
Aras tereddüt etmedi. “Geçide ilerleyin! Hemen!”
Birlik hızla hareket etti. Ancak bilinmeyen
varlıklar artık daha hızlıydı.
Tünelin içine girdikleri anda, karanlık duvardan
içeri süzüldü.
Şimdi sadece zamanla yarışıyorlardı.
Tünelin içi nemliydi. Duvarlar eski taşlardan
oluşuyordu ve üzerinde zamanla solmuş semboller vardı. Aras’ın birlikten birkaç
kişi ilerleyerek çevreyi tararken, ayak sesleri yankılanıyordu.
Hava ağırlaştı.
Birlik ilerledikçe, tünelin derinliklerinde eski
metal kapılar belirmeye başladı. Aras el fenerini kaldırarak en yakın kapıya
yöneldi—üzerinde kazınmış harfler vardı, ancak anlamı belirsizdi.
Tam o anda, telsizlerden yüksek frekanslı bir
sinyal yankılandı.
Ve sonra… ışıklar söndü.
Tünelin içi mutlak karanlığa gömüldü.
Birliğin içinden bir ses duyuldu: “Komutan, bu doğal değil!”
Tam o anda, duvarların arkasından gelen ağır nefes
sesleri yankılandı. Bir şey hareket ediyordu. Yaklaşıyordu.
Aras hızla silahını kaldırdı, ancak tam o sırada
birliğin en önündeki askerlerden biri aniden yere düştü.
Bir gölge, onu çekip
götürüyordu!
Bağırışlar yankılandı. Aras tereddüt etmeden emri
verdi: “Savunma hattı oluşturun! Ateş
serbest!”
Silah sesleri tünelin içini aydınlattı. Mermiler
duvarlara çarparken, gölgelerin içinde beliren silüetler hızla hareket etmeye
başladı.
Bu varlıklar, burada bekliyordu.
Birlik, kaçış yolunu bulmaya çalışırken, tünelin en
sonundaki büyük metal kapı aniden açıldı.
Ve içeriden, bilinmeyen bir ışık süzüldü.
Aras, içinden yükselen korkuyu bastırarak kapıya
doğru ilerledi.
Ancak bilmediği şey, bu kapının ardında onu
bekleyen gerçekti.
Uyanış
Aras, önündeki
büyük metal kapıya gözlerini dikti. İçeriden süzülen garip ışık titreyerek
değişken renkler oluşturuyor, tünelin nemli taşlarını soluk bir maviyle
boyuyordu. Birliğin nefes alışları ağırlaştı—sanki bu ışık, havayı daha yoğun
bir hale getiriyordu.
Aras derin bir
nefes alarak kapıyı itti.
Menteşeler,
protesto edercesine gıcırdadı.
Kapının
ardında geniş bir oda vardı. Duvarlar eski kablolarla kaplıydı ve zeminde yer
yer kırılmış elektronik paneller göze çarpıyordu. Tavandan sarkan ışıklar,
garip bir şekilde titreşiyor, sanki varoluşları bile bu odanın bir parçası
olmaya çalışıyordu.
Ancak en
dikkat çeken şey, odanın tam ortasında yükselen devasa bir yapay küreydi.
Küre, havada
süzülüyordu. Üzeri ince çatlaklarla kaplıydı, ancak yüzeyinden yayılan enerji
dalgaları duvarları sarsıyordu.
Teknik ekibin
lideri hızla fısıldadı: “Komutan… bu, bilinen hiçbir teknolojiye benzemiyor.”
Aras, silahını
sıkıca kavradı. İçinden yükselen bir şeyler vardı—sanki bu küre ona bir mesaj
göndermeye çalışıyordu.
Tam o anda,
ekrandaki veriler değişti.
Monitörlerden
birinde, Aras’ın yüzü belirdi.
Ve ardından, bilinmeyen
bir ses yankılandı:
“Aras, geri
dönemezsin.”
Birlik panikle
hareketlenirken, odanın derinliklerinden gelen ağır adımlar duyuldu.
Aras,
gözlerini kapının içine çevirdi.
Ve şimdi,
bilinmeyen varlıklarla doğrudan yüzleşme vakti gelmişti.
Figür gölgelerin içinden sessizce ilerledi. Oda,
soğuk bir sessizlikle dolarken, Aras ve birliği tetikte bekliyordu.
Ekrandaki yazılar değişmeye başladı—garip bir kod
akışı, kayıtlardan silinmiş eski bir veri dizisi. Teknik ekibin lideri hızlıca
not aldı.
“Komutan, bu kayıtlar önceden şifrelenmiş. Ama
şimdi yeniden yazılıyor.”
Tam o anda, figür duraksadı.
Aras gözlerini ona dikti. Silüet, insan formuna
benziyordu, ancak yüzü gölgelerin arasında kaybolmuştu.
Sonra, mekanik bir ses yankılandı:
“Sistemin hataları düzeltildi.
Şimdi, doğrulama süreci başlıyor.”
Tam o anda, küre titreyerek ışığını değiştirdi.
Yer sarsıldı. Odanın derinliklerinden gelen
uğultular aniden daha yüksek bir frekansa ulaştı.
Ve sonra…
Figür aniden hareket etti.
Birlik refleksle silahlarını kaldırdı. Aras,
içgüdüsel olarak geri çekildi.
Ancak figür saldırmadı.
Tam tersine, Aras’a doğru adım attı.
Karanlık yüzü gölgelerin içinden yavaşça ortaya
çıktığında, Aras’ın nefesi kesildi.
Figür, Aras’a benziyordu.
Birlikten gelen şaşkın fısıltılar duyulurken,
ekrandaki kodlar hızla değişmeye başladı.
Ve sonra, monitörden gelen son mesaj yankılandı:
“Aras, geçmişin hataları
düzeltilecek. Geri dönüş yok.”
Oda titreşirken, duvarların içindeki mekanizma
harekete geçti.
Ve şimdi, gerçekler tamamen açığa çıkmaya
başlıyordu.
Yüzleşme
Figür, ağır
adımlarla Aras’a yaklaşıyordu. Odanın içinde yankılanan titrek ışık, onun
siluetini belirgin hale getirmişti.
Aras gözlerini
kıstı. Yüz hatları… hareketleri…
Bu figür, ona
benziyordu. Ama tamamen değil.
Birlik panikle
silahlarını kaldırdı. Ancak tam o anda, küre aniden titreşti.
Enerji
dalgaları duvara çarptığında, ekrandaki yazılar hızla değişmeye başladı.
“Yüzleşme
tamamlanıyor. Süreç başlatıldı.”
Figür, aniden
başını kaldırarak doğrudan Aras’a baktı. Gözleri… insana ait değildi. İçinde,
yıldızsız bir boşluğun yankısı vardı.
Aras derin bir
nefes aldı. Silahını kaldırmak istemedi—çünkü burada sadece fiziksel bir tehdit
yoktu.
Bu, onun
geçmişiyle doğrudan bağlantılıydı.
Figür, hafifçe
başını yana eğdi.
Ve sonra…
Birlikten bir
asker aniden yere düştü!
Panik içinde
yankılanan sesler duyulurken, odanın duvarları titremeye başladı.
Telsizlerden
gelen boğuk frekans, artık bir anlam kazanmıştı:
“Buradan
çıkmanın tek yolu, geçmişi tamamlamak.”
Aras gözlerini
ekrana dikti.
Ve şimdi,
gerçeklerin tamamen ortaya çıkma vakti gelmişti.
Geçmişin
Yankıları
Figürün
gözleri Aras’a kenetlenmişti. Sanki onun içini görüyordu—hafızasının
derinliklerinde gömülü bir şeylere dokunuyordu.
Birlik
tetikteydi. Silahlar hazırdı, ancak kimse henüz tetiği çekmemişti.
Tam o anda, küre
titreşerek ışığını değiştirdi.
Odanın
içindeki panellerden aniden veri akışı yükseldi. Eskiden susturulmuş olan
kayıtlar yeniden canlanıyordu. Ekranların birinde, Aras’ın geçmişine ait bir
görüntü belirdi.
Genç hali…
eğitimi… ilk operasyonu…
Ve ardından, silinmiş
bir anı yeniden görünür oldu.
Aras gözlerini
kıstı.
Bu görüntü,
hatırladığı her şeyden farklıydı.
Monitörden
yankılanan mekanik bir ses duyuldu:
“Gerçekler
yeniden inşa ediliyor. Süreç başlatıldı.”
Tam o anda,
figür aniden başını kaldırdı. Gözlerindeki karanlık titreşti ve Aras’ın yüzüne
doğru hareket etti.
Aras içinden
yükselen tuhaf duyguyu bastırarak bir adım attı.
Ancak
bilmediği şey, kürenin içindeki varlığın artık tamamen uyanmış olmasıydı.
Yer sarsıldı.
Küre hızla dönmeye başladı.
Odanın
köşelerinden gelen ağır mekanik sesler, duvarların içindeki sistemlerin
harekete geçtiğini gösteriyordu.
Birlikten
gelen bir ses: “Komutan! Burada bir şeyler değişiyor! Sistemler çöküyor!”
Tam o anda, tünelin
girişinden yankılanan sert bir darbe sesi duyuldu.
Ve şimdi, karanlık
oda artık gerçek tehdidi serbest bırakmıştı
📖 Hikayeye Devam Et
Dağlarda Yalnız Bir Asker Derinlikten Gelen Bölüm 8. bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder