Murad, Elif’ten gelen o kısa ve sarsıcı notu
elinde sıkarken, göğsünün tam ortasında bir yangın büyüyordu. O, sadece bir
kadın değildi artık Murad için; sancağın gölgesinde sığınılacak bir umut,
gözleriyle karanlığı delen bir yıldızdı.
Gece Edirne’ye çökmüştü. Sarayın dışındaki
sokaklar, puslu ve ıssızdı. Fakat o sokaklarda dolaşan karanlık niyetler,
gecenin sessizliğini delmeye yeminliydi. Elif’in kaçırılacağına dair bilgi,
sadece Murad’a değil, başka kulaklara da ulaşmıştı. Sarayın içinde dönen
entrikalar, sadece tahtı değil, Elif gibi masum kalpleri de hedef alıyordu.
Murad, kılıcını kuşanıp saraya en yakın
geçitlerden birine yöneldi. Bu geçit, bir zamanlar gizli görevler için
kullanılırdı. Sadece seçilmiş birkaç yeniçeri bu geçidin yerini bilirdi. O da
bu sırrı, yıllar önce bir görevi sırasında öğrenmişti. Elif’i oradan
kaçırmaları, saray içinden birinin desteği olmadan mümkün değildi.
Geçidin ucuna ulaştığında, hafif ayak seslerini
işitti. Duvarın ardına saklanıp gelenleri gözetledi. İki gölge, Elif’i kolundan
tutmuş, geçitten dışarı sürüklüyordu. Elif’in başı öne düşmüş, belli ki
uyutulmuş ya da zorlukla ayakta duruyordu. Murad’ın kanı kaynamaya başladı. Bir
an bile düşünmeden saldırdı.
Kılıcının ilk savruluşu, gölgelerden birini yere
serdi. Diğeri paniğe kapılarak Elif’i bırakıp kaçmaya çalıştı. Murad onu da
yakaladı, yere düşürdü. Ancak tam onu sorgulamak üzereyken, uzaktan bir boru
sesi duyuldu. Saray muhafızları yaklaşmaktaydı.
Kaçırılma teşebbüsü örtbas edilecekti. Belli ki
bu işin arkasında, çok daha büyük ve güçlü eller vardı. Murad, Elif’i sırtına
alarak geçidin diğer ucundan gizlice çıkarak onu güvenli bir yere, yıllar önce
görev yaptığı eski bir hanın gizli odasına götürdü.
Sabah olduğunda, Elif gözlerini açtı. Solgun
bakışları, Murad’ın yüzünde saklanan endişeyi fark etti.
“Beni kurtardın...” dedi, sesi neredeyse bir
fısıltı kadar hafifti.
Murad eğildi, Elif’in elini tuttu.
“Sana zarar gelmesine izin veremezdim. Ama artık
bu sadece bir aşk meselesi değil, Elif. Bu bir savaş. İçimizdeki hainleri ortaya
çıkarmalıyım. Senin güvende olman için önce devleti korumalıyım.”
Elif’in gözleri doldu. “Ne olursa olsun, senin
yoluna gölge düşmesin Murad.”
O an Murad anladı: Bu aşk, sadece kalplerini
değil, yollarını da birbirine bağlamıştı. Fakat önlerinde, hem aşklarını hem de
devletin geleceğini sınayacak kasvetli bir yol uzanıyordu.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder