Geçitten yayılan ışık artık tamamen çevreyi sarmıştı. Aras ve birliği, Sonsuzluk Kapısı’nın eşiğinde duruyordu. Tünelin duvarları titreşirken, geçmişin yankıları havaya karışıyordu.
Figür, Aras’a
bir kez daha baktı. Sözleri olmadan bile içindeki mesaj netti:
"Geri
dönemezsin."
Tam o anda,
geçidin içindeki enerji yoğunlaşmaya başladı.
Ve sonra, kapının
ötesinden gelen ilk görüntüler belirdi.
Aras,
gözlerini kısarak içeriye baktı.
Bu bir anıydı.
Ancak bu, onun
hatırladığı gibi değildi.
Birlikten biri
panikle seslendi: “Komutan! Geçidin içindeki alan değişiyor!”
Tam o anda, küçük
bir titreme daha hissedildi ve Sonsuzluk Kapısı’nın içindeki görüntü netleşti.
Geçmişten
gelen ama tamamen değiştirilmiş bir sahne...
Ve şimdi,
Aras’ın karar vakti gelmişti.
İçeri mi
girecekti? Yoksa geri çekilip farklı bir yol mu bulmalıydı?
Gerçeklik Çöküşü
Sonsuzluk
Kapısı’nın içindeki görüntü giderek netleşiyordu. Aras, gözlerini kısarak
sahneyi dikkatlice izledi.
Bu… onun
geçmişinden bir anıydı.
Ama olması
gerektiği gibi değildi.
Görüntü
titredi. İnsan siluetleri belirdi—sesler boğuktu, ifadeler kararsızdı.
Birlikten biri
panikle mırıldandı: “Komutan, burası gerçek değil! Geçidin içindeki alan sanki
var olan gerçekliği değiştiriyor!”
Tam o anda,
kapının ötesinden gelen uğultular değişti.
Bir şey
hareket ediyordu.
Ve sonra…
Geçidin
içinden bir adım sesi geldi.
Aras, tetikte
bekledi. Siluet tam olarak görünmüyordu, ama bir şeyin yaklaştığı açıktı.
Havada garip
bir baskı vardı—sanki gerçeklik bu noktada bükülüyordu.
Tam o anda,
figür netleşti.
Ve Aras nefesi
kesilerek geri adım attı.
Çünkü
karşısındaki figür… kendisiyle aynıydı.
Birlik panikle
geri çekilirken, geçidin içinden gelen ses yankılandı:
“Gerçeklik
yeniden yazılıyor. Seçim anı geldi.”
Aras gözlerini
geçide dikti.
Ve şimdi,
nihai karar verilmeliydi.
Sonsuzluk Kapısı'nın içindeki siluet netleşiyordu.
Aras gözlerini kıstı, nefesi düzensizleşti.
Figür… kendisine benziyordu.
Ama tamamen değil.
Gözleri aynıydı—ama içindeki yankı, bildiği hiçbir
şeye benzemiyordu.
Birlikten biri panikle geri çekildi.
“Komutan! Bu varlık ne?”
Tam o anda, ekrandaki veriler aniden değişti.
Sistemler, kendi geçmişini yeniden yazıyordu.
Ve geçidin içinde, bilinmeyen bir anı yeniden canlanıyordu.
Aras, şimdi yalnızca kendisiyle
yüzleşmek zorundaydı.
Tam o anda, geçidin içinden gelen siluet başını
kaldırdı.
“Seçim zamanı.”
Yer titredi. Küre tamamen parçalandı.
Ve şimdi, gerçeklik tamamen değişiyordu.
Geçidin içindeki figür hareket etmeden Aras’a
bakıyordu. Birlik tetikteydi, ancak kimse bir hamle yapmamıştı. Çünkü bu figür, normal bir varlık gibi değildi.
Aras gözlerini kıstı.
Figür, tıpkı onun gibi görünüyordu—ama yalnızca bir
yansıması gibi.
Telsizlerden gelen cızırtı kesildi. Oda sessizdi,
ancak sanki havanın içinde duyulmayan bir uğultu vardı.
Tam o anda, figür bir adım attı.
Birlik anında tepki verdi, ancak Aras elini
kaldırarak durmalarını işaret etti.
Bu, saldırıya geçmesi gereken bir düşman mıydı?
Yoksa geçmişinden gelen bir yankı mı?
Tam o anda, ekrandaki veriler hızla değişmeye başladı.
Bir mesaj belirdi:
“Gerçeklik yeniden yazılıyor.
Seçimini yap.”
Ve sonra, kapının ötesinden gelen bilinmeyen bir ses yankılandı.
Görüntü netleşirken, Aras’ın geçmişinden gelen bir anı tam önünde
canlanıyordu.
Ama bu tam olarak hatırladığı gibi değildi.
Sonsuzluk Kapısı’nın içindeki görüntüler hızla
değişiyordu. Aras, gözlerini sahnenin içine kilitlemişti—karşısındaki figür,
onun bir yansımasıydı.
Ama tam olarak değil.
Figürün gözleri aynıydı, ancak bakışlarında ona ait
olmayan bir geçmiş saklıydı.
Tam o anda, geçidin içindeki alan genişledi.
Ve sonra…
Figür konuştu.
Ancak sesi, Aras’ın kendi sesiydi.
“Seçimini yap.”
Birlik tetikteydi, ancak hiç kimse hareket
edemiyordu. Çünkü odanın içindeki enerji artık tamamen değişmişti.
Tam o anda, ekrandaki veriler hızla değişti.
Sistemler, bilinmeyen bir geçmişi yeniden
yazıyordu.
Ve geçidin içindeki görüntü tamamen netleşti.
Aras derin bir nefes aldı.
Şimdi, geri dönüş mümkün değildi.
Geçit
açılmıştı—ve artık geri adım atmak bir seçenek değildi. Aras, kendi yankısını
izlerken, geçmişin ve geleceğin aynı noktada birleştiğini hissetti. Sonsuzluk
Kapısı’nın içindeki siluet ona doğru bir adım attı. Aras’ın zihni, figürün
gözlerindeki tuhaf bilgeliği algıladığında bir anlığına duraksadı.
“Seçimini yap.” Bu kelimeler havada asılı kaldı.
Ancak geçidin içindeki enerji artık sabit değildi—dalgalanıyordu, titreşiyordu,
ve Aras’ın içinde bir çağrı yankılanıyordu.
Ekrandaki
veriler daha da hızlandı. Sistemler bilinmeyen bir geçmişi yeniden yazarken,
Aras bir şeylerin değişmek üzere olduğunu hissetti.
Birliğin
gerisinde, silahlarını sımsıkı tutan askerler adeta nefes almadan bekliyordu.
Ama bu artık savaşın bir meselesi değil, gerçekliğin kendisiyle bir
hesaplaşmaydı.
Aras
ileri bir adım attı. Figür de aynı anda hareket etti. Geçit içindeki görüntü
aniden genişledi ve odadaki ışık titreşti.
Seçim anı geldi—ama hangi gerçek kabul edilecekti?
Aras’ın adımı, geçidin titreşen ışıkları içinde kayboldu. Geçidin
sınırını aştığı anda, odanın içindeki hava değişti. Frekanslar dalgalandı,
ekranlardaki veriler çılgınca değişirken, sistemlerin yazdığı geçmiş artık
tamamen dönüşüyordu.
Figür
bir adım daha attı—ona aynadaki bir yansıma gibi benziyordu, fakat gözlerindeki
gölgeler tamamen yabancıydı.
“Seçimin kaydedildi.”
Odadaki
askerler sessizdi. Bu noktada hareket etmek, gerçekliğin kendisini riske atmak
anlamına geliyordu.
Ama
Aras ne seçmişti? Sonsuzluk Kapısı’nın derinliklerinde, boşluk yankılanırken,
geçidin içinde yeni bir sahne belirdi. Burası… bir
anıya aitti.
Aras
gözlerini kırptı—etrafındaki dünya değişmişti. Geçidin içinde artık bir savaş
alanı vardı. Ama bu savaş onun geçmişinden değildi.
Kendisini
görebiliyordu. Fakat burada olmamalıydı.
Figür yavaşça gülümsedi.
“Şimdi,
anlamanı istiyorum.”
Zaman
bükülmüştü. Geçidin içinde Aras yalnız değildi.
Zaman büküldü ve savaş alanı Aras’ın gözleri önünde
canlandı.
Ama burası onun geçmişinden değildi.
Tam
o anda, geçidin içindeki enerji şiddetle dalgalandı. Sistemler aşırı
yüklenirken, ekranlardaki veriler rastgele dizilere dönüşmeye başladı.
Sonsuzluk Kapısı titredi—ve sonra çatladı.
Aras’ın seçimi bir şeye kapı açmıştı.
Figür,
hafifçe gülümsedi. “Şimdi, anlamanı
istiyorum.”
Odadaki
askerler endişeyle geri çekilirken, geçidin içinden yoğun bir karanlık dalgası
yayıldı. Bir şey, özgür kalmıştı.
Önce
bir fısıltı… sonra yankılanan çığlıklar… Geçidin içinde zaman kayıyordu, ve
savaş alanındaki figürler aniden şekil değiştirdi. Şimdi, yalnızca gözleri
vardı.
Hareket
etmeyen, nefes almayan, bilinmeyen bir varlık savaş alanında yankılanıyordu.
Aras
bir adım geri çekildi.
Kapının içindeki dünyadan bir şey serbest kalmıştı—ve artık
geri dönüş yoktu.
Aras’ın nefesi hızlandı. Önünde,
geçidin içinden serbest kalan varlık, biçimsiz bir gölge gibi kıvrılıyordu.
Gözleri vardı—ama bir ruhu yoktu.
Odadaki
askerler tetikteydi, ancak hiçbiri hareket etmeye cesaret edemedi. Bu
tehdit alışılmış bir düşman değildi.
Figür geri çekilmedi.
“Şimdi, sınandığın an geldi.”
Aras
zihninin derinliklerinde yankılanan bu sözleri duyduğunda, içindeki sezgiler
ona bir uyarı gönderdi. Bu varlık savaşmak için
yaratılmamıştı.
Ama yok etmek için vardı.
Sonsuzluk
Kapısı’nın enerjisi hala salınıyor, geçidin kenarındaki frekanslar titriyordu.
Bu yaratık, geçidin derinliklerinden kopup gelmiş bir yanılsamaydı—ama
öldürücüydü.
Aras, hızla analiz yaptı.
·
Silahlar işe yarar mı? Belki. Ama
fiziksel bir varlığa sahip olup olmadığı bile belirsizdi.
·
Sistemler yeniden
yazılabiliyor mu? Ekranlardaki veriler çoktan değişmişti—burada
algoritmalar da işe yaramayabilirdi.
·
Zihinsel bir mücadele
mi?
Eğer yaratık düşüncelerle besleniyorsa, onu yenmenin yolu yalnızca saf
farkındalık
olabilirdi.
Ve
sonra bir şey fark etti: Yaratık, Aras’ın kendi
korkularını yansıtıyordu.
O
an, içinden yükselen ani bir karar aldı.
Kaçmak veya savaşmak değildi.
Karşısındaki
tehdide kendi zihnini açmalıydı.
Oda artık bir gerçeklik çatışmasına dönüşmüştü.
Aras
zihnini açtığında, yaratık ona ait olmayan bir
anıyı
gösterdi.
İçinde
olduğu dünya titredi—kapının içinden yayılan enerji şimdi geçmiş ve gelecek
arasında bir kavşak yaratmıştı. Zaman artık doğrusal
değildi.
Ve
sonra… yaratık konuştu.
Ama
Aras’ın kendi sesiyle.
“Sınavın henüz bitmedi.”
Odadaki
askerler daha da geriye çekildi. Sistemler hala bilinmeyen bir geçmişi yeniden
yazıyordu. Sonsuzluk Kapısı artık sabote edilmiş gibiydi—ve
bu yaratık burada olmaması gereken bir varlıktı.
Tam
o anda geçidin içinde bir görüntü daha belirdi. Aras’ın gözleri irkilerek
açıldı.
Bu sahne… gelecekti.
Ama
içindeki figür o değildi.
Birisi…
Aras’ın yerine geçmişti.
Kimdi? Ve neden bu geleceğin merkezinde yer alıyordu?
Figür hafifçe başını eğdi.
“Gerçek seçim şimdi başlıyor.”
📖 Hikayeye Devam Et
Dağlarda Yalnız Bir Asker Yansımanın Ötesinde Bölüm 10. bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder