Gecenin örtüsü, ormanın kadim yapraklarına ağır
bir sessizlik bırakmıştı. Ay, sislerin ardında silik bir hayalet gibi
süzülürken, dalların arasında uğuldayan rüzgâr, adeta eski zamanların
fısıltılarını taşıyordu. Lora, Elvan ve Yüce Meşe’nin koruyucusu Arkaan, Zaman
Kavsi adı verilen büyülü açıklığın kıyısında durmuş, derin bir sessizlik içinde
toprağın nabzını dinliyorlardı. Her şeyin bambaşka bir ritimde attığı bu bölge,
ormanın sırlarının da kalbi sayılıyordu. Burası, zamanın kıvrıldığı, anıların
taşlara kazındığı, geçmişin gelecek ile çarpıştığı yerdi.
Arkaan, uzun beyaz saçlarını ensesinde
toplarken yere diz çöktü. “Burada zaman çizgisi sabit değildir,” dedi kısık bir
sesle. “Geçmişin yankılarıyla yüzleşmeden, geleceğin kapısını aralayamazsınız.”
Lora, titreyen elleriyle göğsündeki taş
muskasını kavradı. Kalbindeki titreşim bu bölgeye yaklaştıkça daha da
yoğunlaşmış, içindeki zaman yankılarıyla senkronize olmuş gibiydi. “Beni
çağıran neydi?” diye fısıldadı. Elvan, gözlerini kısıp sisin içinden görünmeyen
bir varlığı ararcasına baktı.
Toprak çatladı. Hafif bir sarsıntıyla birlikte
açıklığın ortasında spiral şekilde dönen taş sütunlar yerin altından yükseldi.
Her biri farklı sembollerle işlenmişti: ateşin kıvrımı, suyun döngüsü, havanın
çarkı ve toprağın sırrı. Arkaan ayağa kalktı ve Lora’ya döndü. “Şimdi karar
anı,” dedi. “Kendi geçmişinle yüzleşmeden ormanın sırları sana açılmaz. Bu
sütunların her biri bir zaman kapısıdır. İçlerinden yalnız biri senin
yolundur.”
Elvan öne atıldı. “Peki ya yanlış kapı
seçilirse?” Arkaan’ın yüzü gölgeler arasında kasvetle burkuldu. “Yanlış zaman
seni ya geçmişte bir anıya hapseder, ya da gelecekte silik bir hayal gibi
savurur.”
Lora bir adım attı. İçinde bastıramadığı bir
dürtü, bir tür sezgisel yönlendirme vardı. Elini, üzerinde sönükçe parlayan bir
ay sembolü olan taşa uzattı. Tam temas ettiği anda görüntü değişti. Sütunun
yüzeyi dalgalandı, sonra bir ayna gibi parladı. Lora’nın gözleri içine
çekildiği andan itibaren boşluğa düştü…
Kendini bir dağ köyünün içinde, sabah sisiyle
örtülü bir vadide buldu. Ama bu bir anı değildi sadece, aynı zamanda bir
gerçeklikti. Etrafta tanıdık yüzler, ama daha genç halleri vardı. Özellikle
biri… annesinin genç hali. Lora gözleri dolarak ona yaklaştı. Kadın hiçbir şey
fark etmemiş gibi sabah çamaşırlarını seriyordu.
“Anne?” diye fısıldadı. Kadın, bir an duraksadı
ama cevap vermedi. O sadece bir anıydı; zamanın arşivindeki bir yankı… Lora diz
çöktü, gözyaşları toprağa karıştı. Aradığı yanıt, geçmişin acısında gizliydi.
O sırada açıklığın dışında Elvan ve Arkaan,
Lora’nın vücudunun etrafında bir tür zaman aurasının oluştuğunu fark ettiler.
Arkaan, acil bir tonda konuştu: “Zihin geçmişe çekildiğinde, bedeni burada
kalır. Ama uzun süre geç kalırsa, geri dönüş imkânsız olur.”
Elvan’ın kalbi sıkıştı. “Onu nasıl geri
getireceğiz?”
“Ya içindeki zamanı tanır ve kendi çıkışını
bulur ya da sonsuza dek geçmişte yankılanır…”
Lora geçmişin içinden, kendi küçük çocuk halini
izledi. O eski, kırık oyuncak ayısını kucaklayan minik eller… O an, neden o
ayının onun için bu kadar kıymetli olduğunu anladı. Oyuncak, annesinin son
hediyesiydi. Ve tam o anda, gerçeklik yeniden büküldü. Anılar mozaik gibi
dağılmaya başladı. Lora’nın zihni toparlandı.
“Ben buraya ait değilim,” dedi kendine. “Ama bu
anıları sevmek, onlara tutunmak da suç değil.”
Bu fark edişle birlikte, bulunduğu zaman dilimi
çatladı. Zaman kavsi yeniden dalgalandı. Taş sütunlar sarsıldı. Lora’nın bedeni
bir anda ışıkla parladı ve açıklığın merkezine geri döndü. Gözlerini açtığında,
Arkaan ve Elvan’ın bakışlarıyla karşılaştı.
Arkaan başını salladı. “Zaman seni tanıdı. Ve
sen artık sırların bir parçasısın.”
Lora ayağa kalktı. İçindeki boşluk dolmuş,
geçmişle olan yarası bir anlamda kabuk bağlamıştı. Artık geçmişin yükünü
taşımıyor, onun bilgeliğini yanında taşıyordu.
Ama tam o anda, açıklığın kenarındaki taşlardan
biri çatladı ve içinden gölgeli bir figür süzüldü. Ne Arkaan ne Elvan bu
varlığı daha önce görmemişti. Arkaan’ın sesi titredi: “Bu… mümkün değildi…”
Lora gözlerini kıstı. Gölgeli figür, bir zaman
sapmasının sonucu muydu, yoksa geçmişin bedeli mi?
Bölüm, karanlığın içinden gelen bu yeni
tehdidin gölgesinde sona ererken, ormanın sırlarının yalnızca güzellik ve
bilgelik değil, aynı zamanda derin tehlikeler de barındırdığı bir kez daha
ortaya çıktı.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder