Sis, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte vadiyi
bir hayalet örtüsü gibi sararken, ağaçların gövdelerinde asılı duran yosunlar
rüzgârla hafifçe salınıyordu. Melina, uyandığında gökyüzü hâlâ griydi; sanki
geceyle gündüz arasında bir anlaşmazlık yaşanıyordu. Ateş sönmüş, geceden kalan
kömür parçaları titrek bir sıcaklık yaymayı sürdürüyordu. Gözlerini ovalayıp
doğrulduğunda, çevresinde bir sessizlik hâkimdi. Sadece uzaktaki bir kuşun
boğuk ötüşü, bu sessizliği zaman zaman delip geçiyordu.
Kayıp Ruhlar Vadisi’ne girmeden önce son
uyarıyı veren yaşlı kâhinin sözleri zihninde yeniden yankılandı: “Bu vadi,
yalnızca yüreğiyle görenler için bir geçittir. Gözlerine güvenen kaybolur, ama
kalbiyle yürüyenler kurtuluşa ulaşır.” Melina bu sözleri düşünürken, yanına
gelen Darven’in gözleri yorgun ama kararlıydı. Geceden beri neredeyse hiç
uyumamıştı; büyülü taşın rehberliğiyle haritanın çizdiği pusulaya göre yön
belirlemişti.
“Hazır mısın?” diye sordu Darven, sesi kısık
ama içten bir kararlılıkla.
Melina başını salladı. “Artık dönülmez bir
noktadayız.”
Vadiye ilk adımlarını attıklarında, toprak
yumuşaktı. Adımlarının izi hemen siliniyor, geriye hiçbir işaret kalmıyordu.
Sanki doğa onların izini istemiyordu. Ağaçlar daha da sıklaşmış, dallar
gökyüzünü adeta örterek gün ışığını içeri sızdırmamaya başlamıştı. Her adımda
hava daha da ağırlaşıyor, gizemli bir uğultu kulaklarında çınlıyordu. Bu uğultu
rüzgârın esintisi gibi değildi; daha çok fısıltılardan oluşan eski bir lisanın
yankısıydı.
Birden bire, vadi ortasında yer alan yosun
kaplı bir kayanın önünde durdular. Kayanın yüzeyinde garip simgeler vardı;
spiral çemberler, göz sembolleri ve yıldız benzeri işaretler… Darven, taşı
eline aldı ve sembollere yaklaştırdı. Taş, bir anda hafifçe titremeye başladı
ve semboller parıldamaya koyuldu. Gözle görünmeyen bir güç, kayanın yüzeyini
bir kapı gibi ikiye ayırdı. Melina gözlerini kocaman açarak geri çekildi.
“Burası... bir geçit mi?”
“Hayır,” dedi Darven kısık bir sesle. “Burası
bir sınav.”
İkili kayanın açtığı yarıktan içeri
girdiklerinde bambaşka bir dünyaya adım atmışlardı. Burası, yerçekiminin
azaldığı, renklerin değiştiği ve seslerin garip şekilde yankılandığı bir
boşluktu. Adımlarını attıklarında, ayaklarının altındaki toprak titriyor, zaman
kavramı bir sis perdesi arkasına saklanıyordu. Her şey tanıdık ama aynı zamanda
yabancıydı.
Melina bir süre sonra sesler duymaya başladı.
Bu sesler, kendi geçmişine ait yankılardı. Annesinin ninnileri, babasının sert
ama sevgi dolu sesi, çocukluğunda yaşadığı kırık hatıralar… Gözlerini
kapattığında bu anılar yoğunlaştı. Ve sonra, vadi ona bir görüntü sundu:
Kaybolmuş kardeşi Aelric’in gülümseyen yüzü, bir anda önünde belirmişti. Ama
gözleri boştu, sesi yoktu.
“Aelric…” diye fısıldadı Melina, ona
yaklaşırken.
Ama görüntü bir anda dağıldı. Sis bulutlarının
içinden çıkan başka bir figür belirdi: Bir yansıma… Melina’nın karanlık yanı…
Yani, korkuları, öfkeleri, bastırdığı pişmanlıkları.
“Sen,” dedi yansıma. “Gerçek seni inkâr ettin,
geçmişini unuttun. Ruhunu kaybettin.”
Melina bu sözlere karşı kendini savunmadı.
Bunun bir illüzyon olduğunu bilmesine rağmen, sözlerin içindeki hakikati inkâr
edemiyordu. Ancak aynı anda, elini kalbine koydu ve fısıldadı:
“Ben hâlâ buradayım. Kaybetmedim. Sadece yolumu
bulmaya çalışıyorum.”
O an taş, elinde parladı ve vadi sarsıldı.
Yansıma dağıldı, sisler çözülmeye başladı. Darven ise kendi geçmişiyle
yüzleştiği bölgeden geri döndüğünde gözleri yaşlıydı ama huzurluydu. İki yolcu
da sınavı geçmişti.
Geçit kapanırken, arkalarında yankılanan
fısıltı artık bir uyarı değil, bir onaydı: “Ruhlarıyla yürüyenler, gölgeleri
aşar.”
Vadiden çıktıklarında hava yeniden açılmıştı.
Ağaçlar arasından gelen gün ışığı daha sıcak, rüzgâr daha dostça esiyordu.
Ancak Melina ve Darven biliyordu ki, bu yolculuk yalnızca bir dönüm noktasıydı.
Ruhlar vadisini geçmek, kalbin en karanlık odasına inmeyi gerektiriyordu ve
onlar bunu başarmıştı.
Ama artık, gerçek düşmanlarının da
farkındaydılar. Ve bu düşmanlar, sadece dışarıda değil, içeride de gizlenmişti.
📖 Hikayeye Devam Et
nın Sırlarına Yolculuk 54: bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.
Ormanın Sırlarına Yolculuk,Türk Fantastik Roman,Macera Romanı,Gölge Yaratık, Online Roman,Büyü Ve Macera,Yeni Yazdığım Romanlar Macera roman severler için sürükleyici, duygusal ve unutulmaz bir başyapıt


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder