✦✦✦ Dijital Yazıların ve Romanların Yeni Sayfası www.ebooksun.blogspot.com 'un Katkılarıyla Hazırlanmıştır ✦✦✦ Aşk Romanları, Tarihi Romanlar, Kitap Önerileri, PDF Kitaplar, 2025 Kitapları, Roman İncelemeleri, Ücretsiz Kitaplar, En Çok OkunanlarEn Çok Okunan Romanlar, Yeni Çıkan Kitaplar 2025, PDF Kitap Siteleri, Kitap Tavsiyeleri, 2025 Roman Önerileri, Kitap Blogları, Kitap Özetleri, Yazar Biyografileri, Kitap Yorumları, PDF Kitap İndir, ePub Kitap İndir, Kitap Serileri, Yerli Romanlar, Yabancı Romanlar, Polisiye Romanlar, Bilim Kurgu Romanlar, Dram Romanları, Fantastik Kitaplar, E-Kitap Romanlar, Ücretsiz Roman Oku

Translate

📚 Zeki Güneş Romanları – Destansı Anlatılar, Derin Karakterler, Unutulmaz Hikâyeler Türk edebiyatına gönül vermiş bir yazar olarak dijital ortamda yazdığım romanlar; tarih, aşk, ihanet, kahramanlık ve insanın iç yolculuğu gibi evrensel temaları işler. Her satırda okuru geçmişe götüren bir iz, her paragrafta geleceğe seslenen bir umut gizlidir.

Romanlarımda işlediğim temel konular:

🏹 Tarihi Türk Destanları

💔 Aşk, Sadakat ve İhanet

⚔️ Savaş ve Barış Arasında Kalmak

🧠 İçsel Yolculuk ve Bilgelik

🌌 Mistik Anlatılar ve Evrensel Kodlar

📜 Töre, Kut, Yemin ve Göçebe Kültürü
Kutlu Yeminler, Sadakat ve İhanet, Gölgelerin Fısıltısı, Güneşin Sırlı Çağrısı, Formülün Ardındaki Evren gibi özgün romanlarımda; okuyucuyu sadece bir olay örgüsüne değil, derin düşünsel ve duygusal katmanlara da davet ediyorum.
Her bölüm, özenle işlenmiş bir yapboz parçası gibi kurgulanmıştır. Sade ama etkileyici bir dil kullanarak herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği anlatılar sunmayı hedefliyorum.

📖 Dijital Ortamda Yazdığım romanlar hakkında daha fazla bilgi edinmek ve tüm bölümlere ulaşmak için blog menüsünü kullanabilirsiniz.

✍️ Yazar: Zeki Güneş – Kelimelerle Kurulan Dünyaların Yolcusu Ben Zeki Güneş. Dijital ortamda yalnızca hikâyeler değil, zamanın ruhunu da yakalamaya çalışan bir yolcuyum. Yazarlık benim için bir meslek değil; bir mücadele, bir dua, bir kutlu yürüyüştür.

📍 Türkiye’nin köklü kültüründen beslenen bir yazar olarak, eserlerimde hem tarihi temalara hem de çağdaş insanın ruhsal bunalımlarına yer veriyorum. Her romanım, insana dair temel sorulara cevap arayan bir keşif yolculuğudur.

🎯 Yazar Olarak Hedefim: Türk edebiyatında özgün ve kalıcı eserler bırakmakOkuyucunun sadece gözünü değil, kalbini de doyurmakTarihi, matematiği, bilimi ve aşkı bir potada eriterek anlamlı hikâyeler kurmak

📚 Öne Çıkan Romanlarım: Kutlu Yeminler – Son Çağrılar: Oğuz ruhunu yeniden dirilten destansı anlatı Sadakat ve İhanet: Aşk ile ihaneti aynı çizgide buluşturan dramatik roman Güneşin Sırlı Çağrısı: Antik Mısır’dan yıldızlar arası yolculuğa uzanan bir keşif Formülün Ardındaki Evren: Matematiğin insan ruhuna açılan kapısı Gölgelerin Fısıltısı: Sessiz kalmışların ve unutulmuşların iç sesi

🖋️ Yazmak benim için; geçmişe saygı, bugüne tanıklık, geleceğe mirastır. Her kelimede inanç, her cümlede emek vardır. Bu yolda bana eşlik ettiğiniz için minnettarım.Romanları Reklamsız PDF olarak Satın Almak İsteyen Arkadaşlar guneszeki53@gmail.com adresinden bana ulaşabilirler

 



 





150 Bölümlük 312 Sayfalık Ormanın Sırlarına Yolculuk PDF Olarak 220 tl 16 Bölümlük 127 Sayfalık Efsane ve Yıkım Sultanın Gölgesi 200 tl 19 Bölüm 112 Sayfalık Aşk ve Tehlike 200 tl 42 Bölüm 158 Sayfalık Aşkın Son Perdesi 210 tl ***guneszeki53@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz***

Gölgelerin Fısıltısı Karanlıkta Yankılanan Adımlar Bölüm 10 Online Oku

 


Fenerin son titrek ışığının da sönmesiyle Elif'i yutan karanlık, sadece görme duyusunu değil, sanki tüm diğer duyularını da bir anlığına felç etti. Algısı karıncalanıyor, yön duygusu tamamen kayboluyordu. Holün neresindeydi? Kapılara ne kadar yakındı? Etrafında ne vardı? Zifiri karanlık, boşluk hissiyle birleşerek üzerine çöküyor, onu küçültüyor, savunmasız bırakıyordu. Panik, soğuk bir el gibi boğazını sıktı. Nefesi hızlandı, kalp atışları kulaklarında uğuldamaya başladı. Çaresizce etrafına bakındı ama gözleri sadece mürekkep karası bir boşlukla karşılaştı. Kımıldamaya korkuyordu. Ya bir şeye çarparsa? Ya ses çıkarırsa? Ya karanlıkta bekleyen her neyse, yerini belli ederse?

Olduğu yerde donakaldı, nefesini tuttu, dinledi. Şimdi kulakları daha hassastı. Konağın her bir çıtırtısı, gıcırtısı, uğultusu sanki on kat büyümüş gibiydi. Dışarıda rüzgar daha şiddetli esiyor, belki de gevşek bir pencere pervazını veya çatıdaki bir kiremidi tıkırdatıyordu. İçeride, duvarların derinliklerinden gelen belli belirsiz sesler vardı; belki su boruları, belki de sadece yaşlı ahşabın genleşmesiydi. Ama bunların arasında başka bir ses var mıydı? Çok dikkatli dinledi. Kendi hızlanan nefes alışverişinden ve kulaklarındaki uğultudan başka bir şey duyamıyordu. En azından şimdilik.

Bu şekilde durmak anlamsızdı. Korkusunu yenmeli, hareket etmeliydi. Ama nereye? Geriye, çalışma odasına mı? Kapısını bulabilir miydi? Yoksa ileriye, holün sonundaki ay ışığının vurduğu pencereye doğru mu? Ya da belki de en yakındaki duvara ulaşıp onu takip etmeliydi. Evet, bu en mantıklısıydı. Bir duvar, bir dayanak noktası bulmalıydı.

Kollarını yavaşça iki yana açtı, adeta kör bir adam gibi etrafını yokladı. Birkaç ürkek adım attı. Ayağının altındaki parkeler gıcırdadı, ses karanlıkta rahatsız edici bir şekilde yankılandı. Elleri boşluğu tararken, parmak uçları sonunda pürüzlü, soğuk bir yüzeye dokundu. Duvar! Büyük bir rahatlama hissetti. Bu duvar onu bir yere götürecekti. Ama hangi yöne?

Sağını mı takip etmeliydi, solunu mu? Çalışma odası ne tarafta kalıyordu? Karanlıkta yön duygusunu tamamen yitirmişti. Rastgele bir karar verdi ve sağa doğru, elini duvardan ayırmadan ilerlemeye başladı. Duvar kağıdının kabartmalı desenini, yer yer dökülmüş sıvaları parmak uçlarıyla hissediyordu. Çok yavaş hareket ediyordu, her an önündeki boşlukta neyle karşılaşacağını bilemiyordu.

Birkaç adım sonra eli sert, cilalı bir yüzeye çarptı. Bu, holdaki o eski konsol olmalıydı. Demek ki hole doğru ilerliyordu. Konsolun kenarından dolaşıp tekrar duvara ulaştı. İlerlemeye devam etti. Hava ağırdı, buram buram toz ve eskimiş ahşap kokuyordu. Bodrumdan üzerine sinen o nemli toprak kokusu da hala hissediliyordu.

Tam o sırada, çok yakınından, belki de sadece birkaç adım ötesinden, belirgin bir gıcırtı duydu. Kesinlikle evin oturma sesi değildi bu. Birisi adım atmıştı. Elif olduğu yerde donakaldı, nefesini tuttu. Kalbi yerinden fırlayacak gibiydi. Kimdi o? O gölge miydi? Yoksa başka biri mi? Karanlıkta gözlerini kırpıştırarak sesin geldiği yönü seçmeye çalıştı ama nafileydi. Sadece karanlık vardı.

"Kim var orada?" diye fısıldadı tekrar, sesi korkudan boğuk çıkıyordu.

Yine cevap yoktu. Ama Elif artık yalnız olmadığından emindi. O ses çok yakından gelmişti. Paniğe kapılıp koşmaya başlasa, muhtemelen düşüp kendini yaralayacaktı. Sakin kalmalıydı. Ama nasıl?

Adım sesinin geldiği yönden uzaklaşmaya çalışarak, elini duvardan ayırmadan daha hızlı ilerlemeye başladı. Nereye gittiğini bilmiyordu, tek istediği o sesten uzaklaşmaktı. Ayağı bir şeye takıldı, tökezledi ama düşmedi. Belki de yerdeki o ipek eşarptı yine.

Birkaç adım daha attıktan sonra eli boşluğa geldi. Duvar bitmişti. Önünde daha geniş bir alan olmalıydı. Neresiydi burası? Holün sonu mu? Merdiven boşluğu mu? Elini önünde salladı, bir engele çarpmayı bekledi. Sonra ayağının altındaki zeminin değiştiğini hissetti. Parke değildi artık bu, daha sert, daha soğuk bir zemindi; muhtemelen taş. Ve önünde, yukarı doğru çıkan bir yapı hissetti. Merdivenler! Ana merdiven boşluğuna ulaşmıştı.

Burada, holün sonundaki büyük pencereden sızan ay ışığı biraz daha belirgindi. Tam olarak etrafını görmeye yetmese de, merdivenlerin ilk birkaç basamağının ve trabzanın siluetini seçebiliyordu. Yukarı kat tamamen karanlıktı.

Şimdi ne yapacaktı? Bu bir yol ayrımıydı. Seçenek 1: Yukarı çıkmak. Merdivenler gıcırdıyordu, yukarıda ne olduğu belli değildi ve üstelik dün gece oradan bir gürültü gelmişti. Riskliydi. Seçenek 2: Geri dönüp çalışma odasının kapısını bulmaya çalışmak. Orası en azından tanıdık bir yerdi ve kapısını kilitleyebilirdi. Ama ya o ses çıkaran kişi de o tarafa gittiyse? Seçenek 3: Bu tarafta, belki de mutfağa veya bodruma giden kapıları aramaya devam etmek. Ama o kapıların ardında ne olduğunu da bilmiyordu.

Olduğu yerde, merdivenlerin başında durdu. Soğuk taş zemini ayaklarının altında hissediyordu. Etrafındaki karanlık ve sessizlik içinde, kendi kararsızlığıyla baş başaydı. Az önce duyduğu o adım sesi tekrarlanmadı. Belki de sahibi gitmişti. Ya da belki de sessizce bir yerde bekliyordu. Elif'in bir karar vermesi gerekiyordu, hem de hemen. Ama hangi yol daha güvenliydi? Ya da belki de bu konakta artık güvenli hiçbir yer kalmamıştı.

Merdivenler! Ana merdiven boşluğuna ulaşmıştı.

Burada, holün sonundaki büyük pencereden sızan ay ışığı biraz daha belirgindi. Tam olarak etrafını görmeye yetmese de, merdivenlerin ilk birkaç basamağının ve trabzanın ağır, oymalı ahşap siluetini seçebiliyordu. Yukarı kat tamamen karanlığa gömülmüştü, sanki başka bir dünyaya açılan dipsiz bir boşluk gibiydi.

Olduğu yerde, soğuk taş zeminin üzerinde kımıldamadan durdu. Az önce duyduğu o gıcırtı... O adım sesi... Nereden gelmişti? Tekrarlanacak mıydı? Nefesini tuttu, kulaklarını dört açtı. Konağın içindeki o derin sessizlik şimdi daha da baskındı. Sadece kendi göğsünün hızla inip kalktığını duyabiliyor, şakaklarında atan nabzını hissedebiliyordu. Duvarların içinden gelen o belli belirsiz gurultular, dışarıdaki rüzgarın pencere camlarında çıkardığı hafif tıkırtılar dışında mutlak bir sessizlik vardı. Yoksa bu sessizlik, fırtına öncesi sessizlik miydi? O adım sesinin sahibi, şimdi karanlığın içinde bir yerde nefesini tutmuş, Elif'in hareket etmesini mi bekliyordu? Bu düşünce, sırtından aşağı soğuk bir ürperti gönderdi.

Gözleri karanlığa alışmaya çalışıyordu ama ay ışığının yetersiz kaldığı köşeler hala tehditkar bir belirsizlik taşıyordu. Burnuna dolan koku ağırdı; toz, eskimiş ahşap ve hala bodrumdan üzerine sinmiş o nemli toprak kokusunun karışımı... Ayaklarının altındaki taş zemin buz gibiydi, sanki konağın tüm soğuğunu emmişti.

Şimdi ne yapacaktı? Beyni hızla seçenekleri tartıyordu.

Yukarı çıkmak? Merdivenler kesinlikle gıcırdardı, attığı her adım yerini belli ederdi. Yukarıda ne olduğunu bilmiyordu. Dün gece duyduğu o şiddetli gürültünün kaynağı oradaydı. Belki de o gölge şimdi oradaydı? Yukarı kat tamamen bir bilinmezlikti, bir tuzak olabilirdi.

Geri dönüp çalışma odasını bulmak? Orası en azından bildiği bir yerdi. Kapısını kilitleyebilirdi. Ama ya o adım sesinin sahibi de o yöne gittiyse? Ya çalışma odasının kapısında onu bekliyorsa? Üstelik feneri de yoktu artık. Çalışma odası, güvenli bir sığınak olmaktan çok, bir kapan haline gelebilirdi.

Ya da bu tarafta, holden ayrılan diğer koridorlara veya kapılara yönelmek? Mutfak bu tarafta olmalıydı. Belki orada mum bulabilirdi. Ya da bodrum kapısı... Ama bodruma tekrar inme düşüncesi bile içini ürpertiyordu, özellikle de fersiz. Üstelik o koridorlar da en az yukarı kat kadar bilinmezdi.

Her seçenek kendi içinde riskler barındırıyordu. Sanki bir labirentin ortasında kalmıştı ve her yol potansiyel bir tehlikeye açılıyordu. Keşke yalnız olmasaydı. Keşke birine seslenebilseydi. Ama telefonunun çekmediğini biliyordu. Tamamen kendi başınaydı. Bu konağın insafına kalmıştı.

Ali'nin not defterindeki o "Koruma?" kelimesi aklına geldi. Acaba Ali, bu tür durumlar için bir tür güvenli oda mı tasarlamıştı? Ya da bir kaçış yolu? Ama eğer öyleyse bile, Elif'in bunu karanlıkta bulması mümkün değildi.

Tekrar dinledi. Hala ses yoktu. Belki de o adım sesi sadece hayal gücünün bir ürünüydü? Belki de evdeki tek canlı kendisiydi ve sadece kendi korkularıyla savaşıyordu? Ama içgüdüleri ona yalnız olmadığını söylüyordu. O gölge... Gerçekti. Ve muhtemelen hala buralarda bir yerdeydi.

Elif, merdivenlerin dibinde, soğuk taşın üzerinde dikilmeye devam etti. Ay ışığı, trabzanın oymalarında tuhaf gölge oyunları yaratıyordu. Bir karar vermesi gerekiyordu. Burada sonsuza kadar bekleyemezdi. Ama atacağı adım, onu ya göreceli bir güvenliğe ya da doğrudan tehlikenin kollarına götürebilirdi. Hangi riski alacaktı? Yukarıdaki bilinmezliği mi, yoksa arkasındaki karanlıkta saklanan tehlikeyi mi?

📖 Hikayeye Devam Et

Gölgelerin Fısıltısı Titreyen Alevin Işığında Bölüm 11. bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.

➡️ Gölgelerin Fısıltısı Titreyen Alevin Işığında Bölüm 11 Online Oku

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yayın Evleri

ABM Yayınevi (1) Adam Yayıncılık (1) Alfa Yayıncılık (7) Alkım Kitabevi (1) Alter Yayınları (4) Altıkırkbeş Yayınları (5) Altın Kitaplar (13) Ankara Okulu Yayınları (1) Anonim Yayınları (3) Ant Yayınları (1) Arkadya Yayınları (1) Artemis Yayınları (2) Artshop Yayıncılık (1) Arya Yayınları (2) Ataç Yayınları (1) Aykırı Yayınları (2) Ayrıntı Yayınları (7) Aşk Kitapları (53) Babıali Kültür Yayıncılığı (3) Bağlam Yayıncılık (1) Berikan Yayınevi (1) Bilgi Yayınları (2) Bilim ve Gelecek Yayınları (2) Birey Yayıncılık (1) Bordo Siyah Yayınları (1) Butik Yayınları (1) Buzdağı Yayınları (1) Can Yayınları (45) Cinius Yayınları (1) Cumhuriyet Yayınları (1) DBY Yayınları (2) Dergah Yayınları (1) Destek Yayınları (3) Dharma Yayınları (1) Domingo Yayınevi (3) Doğan Kitap (8) Doğu Batı Yayınları (1) Düşünbil Yayınları (1) E Yayınları (1) Eksik Parça Yayınları (1) Elit Kültür Yayınları (1) Elma Yayınevi (3) Epsilon Yayınları (3) Etkileşim Yayınları (1) Everest Yayınları (10) Evrensel Basım Yayın (7) Eğitim Sen Yayınları (1) Genç Destek Yayınları (1) Geyik Yayınları (1) Gün Yayıncılık (3) Hayy Kitap (6) Islık Yayınları (1) Işık Yayınları (2) Kapı Yayınları (1) Kavram Yayınları (1) Kaynak Yayınları (1) Kitap Zamanı Yayınları (1) Kitsan Yayınevi (1) Kodlab Yayınları (1) Kolektif Kitap (4) Koridor Yayıncılık (2) Koç Üniversitesi Yayınları (1) Kuraldışı Yayınları (1) Kurtuba Kitap (2) Kurtuba Yayınları (1) Kuzey Yayınları (2) Köxüz Yayınları (1) Kültür Bakanlığı Yayınları (1) Kültür Kitapları (8) Kırmızı Kedi Yayınevi (9) Litera Yayıncılık (1) Literatür Yayıncılık (5) Martı Yayınları (6) Maya Kitap (2) MediaCat Yayınları (4) Meta Yayınları (1) Metis Yayıncılık (2) Metis Yayınları (6) Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları (2) Milliyet Yayınları (5) Mobidik Yayınları (1) Nemesis Kitap (2) Nesil Yayınları (4) Nesin Yayınevi (1) Nobel Akademik Yayıncılık (1) Nokta Yayıncılık (1) Notos Kitap (3) ODTÜ Yayıncılık (3) Oda Yayınları (1) Okuyan Us Yayınları (2) Okyanus Yayıncılık (1) Olimpos Yayınları (1) Optimist Yayınları (1) Ortaoyuncular Yayınları (1) Overteam Yayınları (1) Oğlak Yayıncılık (1) Pan Yayınları (2) Panama Yayıncılık (1) Paradoks Kitap (1) Parola Yayınları (1) Payel Yayınevi (1) Pegasus Yayınları (4) Phoenix Yayınları (2) Pinhan Yayıncılık (1) Plato Film Yayınları (2) Polat Kitapçılık (1) Portakal Yayınları (1) Pozitif Yayınları (2) Profil Yayıncılık (2) Propaganda Yayınları (8) Purnam Yayınları (1) Remzi Kitabevi (5) Ruh ve Madde Yayınları (2) Sanat A.Ş (1) Say Yayınları (5) Sel Yayıncılık (6) Siren Yayınları (2) Sis Yayınları (2) Sokak Yayınları (1) Sol Yayınları (2) Su Yayınevi (1) Sözcükler Yayınları (1) Sümer Yayınevi (1) Tarih Vakfı Yurt Yayınları (1) Tekhne Yayınları (1) Tercüman Yayınları (2) Timaş Yayınları (10) Toker Yayınları (2) Truva Yayınları (1) Tudem Yayınları (3) Tübitak Yayınları (12) Türk Dil Kurumu Yayınları (1) Uğur Mumcu Vakfı Yayınları (1) Varlık Yayınları (4) Yabancı Yayınevi (2) Yakamoz Yayınları (3) Yapı Kredi Yayınları (38) Yağmur Yayınları (2) Yeditepe Yayınevi (1) Yediveren Yayınları (1) Yeni Akademi Yayınları (2) Yeni Avrasya Yayınları (1) Yeni Yazdığım Romanlar (114) Yitik Hazine Yayınları (2) Yol Yayınları (1) Yurt Kitap Yayın (3) Zafer Yayınları (1) Çitlembik Yayınları (1) Çınar Yayınları (2) Çığır Kitabevi (1) Ötüken Neşriyat (7) Ötüken Neşriyat Yayınları (4) Özgür Yayınları (1) Ütopya Yayınevi (1) İleri Yayınları (1) İletişim Yayınları (23) İmge Kitabevi (1) İnkılap Kitabevi (11) İnsan Yayınları (1) İnter Yayınları (1) İthaki Yayınları (4) İz Yayıncılık (2) İzgören Yayınları (1) İş Bankası Kültür Yayınları (9) İşaret Yayınları (1) Şule Yayınları (1)