Elif, çalışma odasının kapısını arkasından kapattıktan
sonra bir an durup dinledi. Holdeki sessizlik devam ediyordu. Yine de emin
olmak için kapının arkasındaki eski koltuğu hafifçe iterek kapının önüne çekti.
Tam bir barikat sayılmazdı ama en azından biri kapıyı aniden açmaya çalışırsa
ona birkaç saniye kazandırabilirdi. Bu evde artık hiçbir önlemin abartı
olmadığını hissediyordu. Masanın üzerindeki, Neriman Teyze'nin orada olmaması
gereken ipek eşarbına gözü takıldı. Onu alıp dikkatlice katladı ve şimdilik bir
kenara koydu. Şu anda zihnini dağıtmasına izin veremezdi. Önceliği, bodrumdaki
o duvardı.
Masanın başına oturdu. Öğleden sonra güneşi, odanın yüksek
pencerelerinden içeri süzülüyor, tozlu havada altın sarısı çizgiler
oluşturuyordu. Çalışma lambasını yaktı, daha odaklanmış bir ışığa ihtiyacı
vardı. Önüne, topladığı tüm ipuçlarını bir kez daha yaydı: Kendi çizdiği bodrum
duvarı işaretleri, Ali'nin not defteri, Neriman'ın mektupları, harita parçası,
tarih kitabı, pusula ve o küçük pirinç düdük. Sanki devasa, çok parçalı bir
yapbozun parçalarıydı bunlar ve Elif'in görevi, doğru sırayla bir araya getirmekti.
İlk olarak, kendi çizdiği duvar işaretleriyle Ali'nin
defterindeki çizimleri yan yana koydu. Karşılaştırmaya başladı. Evet,
benzerlikler çarpıcıydı ama farklılıklar da vardı. Duvardaki işaretler daha
kaba, daha sembolikti. Ali'nin defterindekiler ise daha detaylı, teknik
çizimlere benziyordu; yanında sayılar, açılar, belki de malzeme notları vardı.
Sanki Ali, duvardaki eski bir şifreyi veya mekanizmayı çözmüş ve kendi
notlarında daha detaylı bir şekilde analiz etmişti. Ya da tam tersi; belki de
Ali önce kendi projesini tasarlamış, sonra da onu duvara şifreli bir şekilde
kazımıştı? Hangisi olursa olsun, ikisi arasında doğrudan bir bağlantı olduğu
kesindi.
Dikkatini tekrar eden sembollere verdi. İç içe geçmiş o
daireler hem duvarda hem de defterde sıkça görülüyordu. Yanlarında bazen
sayılar, bazen de Yunanca harflere benzeyen (Pi? Sigma?) semboller vardı. Acaba
bu daireler bir tür dişli çarkı mı temsil ediyordu? Ya da bir enerji akışını
mı? Ali'nin defterindeki "Enerji?" notu bu teoriyi destekliyordu.
Üçgenler, kareler, kesişen çizgiler... Bunlar ne anlama geliyordu? Bir alfabe
miydi? Yoksa bir mekanizmanın parçaları mı?
Saatler ilerliyordu. Elif kendini tamamen araştırmaya
kaptırmıştı. Dış dünyayı unutmuştu. Kahvesi soğumuştu ama farkında bile
değildi. Sayfaları çeviriyor, notlar alıyor, çizimleri karşılaştırıyor, olası
bağlantıları düşünüyordu. Neriman'ın mektuplarını tekrar okudu. Ali'nin
"sıkıntılarından" ve "o adamlardan" bahsettiği kısımların
altını çizdi. Neriman'ın pusuladan ve "işaretli yerden" bahsettiği
satırları defalarca okudu. Tarih kitabındaki 'Bodrum katındaki mühürlü kapı?'
notunu, duvardaki işaretlerin olduğu yerle ilişkilendirmeye çalıştı. Acaba
Ali'nin ailesinin bahsettiği söylentiler, bu işaretlerle veya Ali'nin
projesiyle mi ilgiliydi?
Ama ne kadar uğraşsa da, şifrenin anahtarını bulamıyordu.
Semboller anlamsız kalmaya devam ediyor, bağlantılar kurulamıyordu. Bir an için
umutsuzluğa kapıldı. Belki de bu çözülemeyecek bir bilmeceydi. Belki de Ali'nin
zihni o kadar karmaşıktı ki, kimse onun ne yaptığını anlayamazdı. Başını
ellerinin arasına aldı, gözlerini ovuşturdu. Yorgunluk hissediyordu.
Tam pes etmek üzereyken, gözü masanın üzerindeki pusulaya
takıldı. Ali'nin pusulası... İbresi hala aynı yöne, kuzeydoğuya kilitlenmişti.
Onu eline aldı. Soğuk metali avucunda hissetti. Bu pusula sadece yön
göstermekten daha fazlasını mı yapıyordu? Belki de şifrenin bir parçasıydı.
Pusulayı dikkatlice inceledi. Üzerindeki "A.K." harfleri dışında
başka bir işaret var mıydı? Pusulanın pirinç çerçevesini parmaklarıyla yokladı.
Ve işte o zaman fark etti. Çerçevenin iç kısmına, normalde gözden kaçacak kadar
küçük bir şekilde kazınmış bir sayı vardı: 33.
Elif'in kalbi hızla çarptı. 33... Bu sayı ona bir yerden
tanıdık geliyordu. Hızla Ali'nin not defterini tekrar karıştırdı. Evet! İşte
oradaydı! "Koruma?" notunun yanındaki o karmaşık mekanizma şemasının
hemen altında, küçük bir not olarak yazılmıştı: "Stabilizasyon açısı:
33°" . Bu bir tesadüf olamazdı! Pusulanın kilitlendiği yön, o koruma
mekanizmasının kritik bir açısıyla aynıydı!
Bu ne anlama geliyordu? Pusula, o mekanizmanın bir parçası
mıydı? Yoksa mekanizmayı çalıştırmak için doğru konumu veya açıyı mı
gösteriyordu? Duvardaki işaretler... Belki de o işaretler, bu 33 derecelik
açıyla birlikte anlam kazanıyordu? Belki de pusulayı duvardaki belirli bir
sembolün üzerine getirip 33 derecelik açıya ayarlayınca bir şey oluyordu?
Yeni bir enerjiyle dolmuştu. Tekrar duvardaki işaretlerin
çizimlerine ve Ali'nin defterindeki şemalara döndü. 33 sayısını ve pusulanın
yönünü (kuzeydoğu) aklında tutarak sembolleri incelemeye başladı. Belki de
belirli sembolleri bu açıya göre hizalamak gerekiyordu? Ya da 33 sayısı,
sembollerin okunması gereken sırayı mı belirtiyordu?
Teoriler zihninde uçuşuyordu. Heyecanla not defterine yeni
olasılıkları çizmeye, hesaplamalar yapmaya başladı. Belki de çözüm sandığından
daha yakındı. Parmağıyla Ali'nin defterindeki mekanizma şemasını takip ederken,
"Koruma?" notunun yanındaki bir dizi küçük sembol ve rakam dikkatini
çekti. Daha önce bunlara pek anlam verememişti ama şimdi, 33 sayısıyla birlikte
bakınca... Belki de bu, duvardaki işaretlere uygulanması gereken bir
kombinasyondu?
Tam bu kombinasyonu kendi çizdiği duvar işaretleriyle
karşılaştırmaya başlamıştı ki, odadaki çalışma lambası şiddetle titreşti. Bir
anlığına oda karardı, sonra ışık cızırtılarla geri geldi, eskisinden daha
soluktu. Elif irkilerek başını kaldırdı. Ne oluyordu? Elektrik sisteminde bir
sorun mu vardı? Yoksa... başka bir şey mi? Lamba tekrar titreşti, bu kez daha
uzun süre karanlıkta kaldı oda. Ve sonra, ani bir 'pıt' sesiyle birlikte lamba
tamamen söndü.
Oda zifiri karanlığa gömüldü. Sadece pencerelerden sızan
solgun akşam ışığı, eşyaların hayaletimsi siluetlerini belli ediyordu. Elif'in
nefesi kesilmişti. Kalbi kulaklarında atıyordu. Karanlıkta gözleri bir şeye
alışmaya çalışırken, masanın üzerindeki kağıtların arasında bir hışırtı duydu.
Sanki küçük bir esinti geçmişti odadan. Ama pencereler kapalıydı.
"Kim var orada?" diye fısıldadı, sesi karanlıkta
titriyordu.
Cevap gelmedi. Sadece konağın derin, uğursuz sessizliği...
ve Elif'in içinde büyüyen, buz gibi bir korku. Yalnız değildi. Kesinlikle
yalnız değildi.
📖 Hikayeye Devam Et
Gölgelerin Fısıltısı Karanlığın İçinden Sesler Bölüm 9. bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder