Elif, masanın üzerinde duran kağıtlara, Ali'nin not
defterinin açık sayfasına ve kendi aceleyle çizdiği bodrum duvarı sembollerine
bakakalmıştı. Zihninde bir şimşek çakmıştı sanki. O desen... [Δ - 3] , [Ο -
1] , [ squiggle - 4 ] , [Ο - 1] , [□ - 5] sırası ve bunun Ali'nin
"Koruma?" şemasıyla ve duvardaki belirgin sembollerle olan ürkütücü
uyumu... Pusulanın 33 derecelik sabit açısı ve bunun Ali'nin notlarındaki
"stabilizasyon açısı" ile eşleşmesi... Bunlar tesadüf olamazdı. Yıllardır
sessizliğini koruyan o taş duvarın sırrına giden yolun anahtarını bulmuştu,
bundan neredeyse emindi.
İlk heyecan dalgası yavaşça geri çekilirken, yerini daha
temkinli bir düşünce sürecine bıraktı. Emin miydi? Ya yanlış yorumladıysa? Ya
bu sadece umutsuzca bir bağlantı kurma çabasıysa? Bodruma tekrar inip bu
teoriyi denemeden önce, elindeki verileri tekrar tekrar kontrol etmeli, her
olasılığı değerlendirmeliydi. Yanlış bir hareket, o gizli mekanizmayı (eğer
varsa) bozabilir ya da daha kötüsü, beklemediği bir tehlikeyi tetikleyebilirdi.
Üstelik o gölge faktörü vardı; hala konağın içinde veya dışında bir yerlerde
olabilirdi ve Elif'in bodruma tekrar indiğini fark etmesi felaket olabilirdi.
Mumların titrek ışığında, sandalyesine daha da gömüldü.
Önce, bodrumda çizdiği duvar sembollerini Ali'nin defterindeki çizimlerle bir
kez daha, bu kez çok daha yavaş ve dikkatli bir şekilde karşılaştırdı. Her bir
çizgiyi, her bir kavisi, her bir noktayı inceledi. Evet, duvardaki beş kilit
sembol (üçgen, daire, dalgalı çizgi, tekrar daire ve kare) Ali'nin defterindeki
şemanın belirli noktalarına denk gelen sembollerle büyük ölçüde örtüşüyordu.
Duvardakiler daha eski, daha aşınmış görünüyordu ama temel form aynıydı. Ali
muhtemelen var olan bir mekanizmayı çözmüş ve kendi notlarında
detaylandırmıştı.
Peki ya rakamlar? 3, 1, 4, 1, 5... Bunlar ne anlama
geliyordu? Sembollere kaç kez dokunulacağını mı? Belirli bir basınç seviyesini
mi? Yoksa her bir sembolün aktive edilmesi gereken süreyi mi? Ali'nin
defterinde buna dair net bir açıklama yoktu. Sadece o rakamlar ve yanlarındaki
semboller vardı. Elif, en basit olasılığın, dokunma veya basma sayısı olduğunu
düşündü. Yani: Üçgene 3 kez bas/dokun, Daireye 1 kez, Dalgalı Çizgiye 4 kez,
diğer Daireye 1 kez ve Kareye 5 kez. Peki ya sıra? Ali'nin yazdığı sıra mı takip
edilmeliydi? Yoksa duvardaki konumlarına göre farklı bir sıra mı vardı? Bu da
bir başka bilinmezdi.
Sonra pusula meselesi vardı. 33 derece. Kuzeydoğuya
kilitlenmiş ibre. Bu neden önemliydi? Belki de tüm bu işlemleri yaparken
pusulayı belirli bir şekilde tutmak gerekiyordu? Belki de pusulayı duvardaki
belirli bir noktaya, o 33 derecelik açıyla yerleştirmek gerekiyordu? Ya da
belki de 33, şifrenin başka bir adımıydı; belki de belirli bir sembolü 33
saniye basılı tutmak gibi? Olasılıklar sonsuz gibiydi ve her biri diğerinden
daha karmaşıktı.
Neriman'ın mektuplarını tekrar karıştırdı. Ali'nin
"sıkıntılarından", "o adamlardan" bahsettiği satırları,
pusulayı verdiğine pişman olduğu cümleyi, "o kapıyı hiç açmasaydık"
feryadını tekrar okudu. Bu mektuplar, olayın duygusal boyutunu ortaya koyuyordu
ama mekanizmanın nasıl çalıştığına dair teknik bir ipucu vermiyordu. Tarih
kitabındaki notlar da öyle; "Bodrum katındaki mühürlü kapı?" notu
yeri doğruluyordu ama yöntemi açıklamıyordu.
Elif, derin bir iç çekti. Bu iş sandığından daha
karmaşıktı. Ama bir yerden başlamak zorundaydı. En mantıklı görünen hipotezi
bir kenara not etti:
1.
Bodruma in.
2.
Duvardaki beş kilit sembolü bul (Δ, Ο,
squiggle, Ο, □).
3.
Pusulayı belki de belirli bir sembolün üzerine
veya yakınına yerleştir, 33° Kuzeydoğu yönüne ayarlı tutmaya çalışarak (?).
4.
Sembollere Ali'nin yazdığı sırayla dokun/bas: Δ
(3 kez), Ο (1 kez), squiggle (4 kez), Ο (1 kez), □ (5 kez).
Bu sadece bir tahmindi, birçok bilinmeyen içeriyordu ama en
azından denenebilecek somut bir plandı. Ancak şimdi değil. Kesinlikle şimdi
değil. Bodruma tekrar inmek için hem daha fazla ışığa hem de daha fazla
cesarete ihtiyacı vardı. Ayrıca, mümkünse gün ışığında gitmek daha güvenli
olurdu. Gece yarısı, elinde titreyen bir mumla, ne olduğu belirsiz bir
mekanizmayla uğraşmak akıl kârı değildi. Üstelik o gölge faktörü vardı. Sabahı
beklemek en doğrusuydu.
Peki sabaha kadar ne yapacaktı? Burada, bu odada mı
bekleyecekti? Elektriğin geri gelmesini umarak mı? Yoksa uyumayı mı
deneyecekti? Uyku şu anda çok uzak bir ihtimal gibi görünüyordu. Zihni hala
çözmeye çalıştığı şifreyle, duyduğu seslerle, gördüğü gölgeyle doluydu.
Masasının çekmecelerini karıştırdı. Belki Neriman Teyze'nin
veya Ali'nin başka notları, ipuçları olabilirdi. Çekmeceler çoğunlukla eski
faturalar, kurumuş mürekkepler, anlamsız kağıtlarla doluydu. Ama bir çekmecenin
en dibinde, birkaç tane daha katlanmış kağıt buldu. Bunlar teknik çizimlere
benziyordu; bazıları Ali'nin defterindekilere benzer ama daha büyük ölçekliydi.
Bir tanesi sanki konağın bodrum katının daha detaylı bir planı gibiydi.
Dikkatlice açtı. Evet, bodrum katının planıydı bu! Merdivenler, ana bölme,
köşedeki kazan dairesi... Ve işte oradaydı! Planın bir köşesinde, tam da
Elif'in işaretleri bulduğu duvara denk gelen yerde, üzeri hafifçe taranmış,
gizli bir bölme veya oda çizilmişti! Bu odanın üzerinde ise tek bir kelime
yazıyordu: "Sığınak."
Elif'in nefesi kesildi. Sığınak... Demek duvarın
arkasındaki boşluk buydu. Ali bir sığınak mı inşa etmişti? Neden? "O
adamlardan" korunmak için mi? Yoksa başka bir şeyi mi saklamak için? Ve
"Koruma?" notu... Belki de sığınağın girişini koruyan mekanizmaydı.
Bu yeni keşif, her şeyi daha da anlamlı kılıyordu.
Bu plan, şifreyi çözmek için yeni bir bakış açısı
sunabilirdi. Sığınağın tam konumu, girişi... Belki de duvardaki işaretlerin
sırası veya anlamı bu planla daha netleşirdi.
Elif, yeni bulduğu bu planı ve diğer notları masanın
üzerine yaydı. Önünde uzun bir gece vardı. Elektrik yoktu, dışarıda rüzgar
uğulduyordu ve konağın içinde belki de bir tehlike kol geziyordu. Ama Elif'in
elinde artık daha fazla parça vardı. Bu yapbozu tamamlamaya, Ali'nin
sığınağının sırrını çözmeye kararlıydı. Mumların titrek ışığında, kağıtlara
eğildi ve şifrenin gölgesinde bekleyişine devam etti; sabahı, aydınlığı ve
bodruma tekrar ineceği anı bekleyerek...
📖 Hikayeye Devam Et
Gölglerin Fısıltısı Sığınağın Planı, Şifrenin Çözülüşü Bölüm 15. bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder