Lina, Burhan’ın odasından ayrıldığında artık
bambaşka biriydi. Öğrenmişti. Güç kazanmıştı. Risk almayı göze almıştı.
Ama bu yol, onu daha büyük savaşlara sürüklüyordu.
Mira bir kenarda beklerken Yusuf hafifçe
gülümsedi. "Artık sadece küçük bir tehdit değilsin, Lina. İnsanlar seni
ciddiye almaya başlayacak."
Lina gözlerini kısmıştı. "Öyleyse,
bunu bir adım ileri götürelim."
Bu bölümde Lina, artık sadece Cihan’a karşı bir
tehdit olmakla kalmayacak—kendi gücünü inşa etmeye başlayacak. Bir ittifak mı
kurmalı, yoksa bireysel olarak daha büyük hamleler mi yapmalı? Emir hala
gölgelerde mi beklemeli, yoksa Lina’nın yanında mı yer almalı?
Mira, yanına yaklaşarak hafifçe konuştu. "Bunu gerçekten yapmak istiyor musun, Lina? Kendi
krallığını kurmak, Cihan’dan daha büyük olmak?"
Lina gözlerini karanlığa dikti. "Ben artık onun kontrol ettiği biri değilim, Mira. Kendi
yolumu çiziyorum."
Yusuf hafifçe gülümsedi. "O zaman ilk hamleni seç. Bir ittifak mı kuracaksın, yoksa
tek başına mı ilerleyeceksin?"
Lina durdu, düşündü. Bu dünyada güven yoktu—ama güç kazanmak için doğru hamleleri
yapmak zorundaydı.
Seçenekleri netleşiyordu: Bir ittifak kurarak Cihan’a karşı büyük bir cephe oluşturmak. Emir,
Burhan ve Mira’yı yanına alarak bu savaşı kazanmak. Tek başına hareket ederek kontrolü tamamen elinde tutmak. Kendi
gücünü inşa edip kimseye bağımlı olmadan ilerlemek.
Şimdi Lina’nın karar zamanıydı.
Lina, Yusuf’un sözleriyle derin bir nefes
aldı. Bir karar vermesi
gerekiyordu. Tek başına mı ilerleyecekti, yoksa bir ittifak kurarak
savaşını daha büyük bir hale mi getirecekti?
Mira, Lina’ya yaklaşıp hafifçe başını eğdi. "Yalnız hareket edersen daha hızlı olabilirsin. Ama bu
savaş yalnız kazanılacak bir savaş değil."
Emir köşede sessizce duruyordu. "Cihan, düşmanlarını tek tek avlar. Eğer ona meydan
okuyacaksan, sağlam bir planın olmalı."
Burhan ise Lina’yı gözlemliyordu. "Senin gücünü görmek istiyorum. Eğer gerçekten bu dünyayı
yönetmek istiyorsan, bana kanıtla."
Lina, gözlerini karanlığa dikti. Artık
korkmuyordu. Bu dünya, onun
olacaksa, önce ilk büyük adımını atmalıydı.
Lina, gecenin içinde ilerlerken aklındaki
düşünceler giderek netleşiyordu. Artık kaçmıyor, kendine bir yol açıyordu.
Cihan’ın dünyasında güçlü olabilmek için sadece zekâ yetmezdi—hızlı düşünmek,
doğru hamleyi yapmak ve en önemlisi güvenebileceği insanları seçmek zorundaydı.
İstanbul’un gölgelerle örtülü sokaklarında
ilerlerken Mira ve Yusuf sessizdi. Emir ise hâlâ Lina’nın seçimini sorguluyor
gibiydi. Onun gözlerinde tereddüt vardı—sanki Lina’nın bu savaşa girmesini
istemiyordu.
Burhan, Lina’nın meydan okuyuşunu sessizce
izliyordu. Bu kadının gerçekten Cihan’a rakip olacak kadar güçlü olup
olmadığını görmek istiyordu.
Lina, sert bir ses tonuyla konuştu: "Eğer bu
dünyada var olacaksam, kendi kurallarımı koymalıyım."
Burhan hafifçe güldü. "Öyleyse
göster. İlk hamlen ne olacak?"
Mira araya girerek Lina’ya döndü. "Cihan,
gücünü sadece bağlantılarından almıyor. Onun finansal kaynaklarını kesebilirsek,
gerçek bir darbe vurabiliriz."
Emir bir adım attı. "Ama bu plan riskli.
Eğer yanlış hamle yaparsak, Cihan bunu fark eder ve saldırıya geçer."
Lina gözlerini karanlığa dikti. Risk, oyunun bir
parçasıydı. Eğer bu dünyada yer edinmek istiyorsa, büyük oynamak zorundaydı.
"O zaman, ilk darbeyi indireceğiz."
dedi sertçe. "Cihan’ın en büyük gelir kaynaklarından biri olan gece
kulüplerini hedef alacağız. Onun adamlarından birini kendi tarafımıza çekerek
içeriden bilgi alacağız."
Burhan başını salladı. "Bu plan işe
yarayabilir. Ama içeride bize bilgi sızdıracak kişinin gerçekten güvenilir
olduğundan emin olmalıyız."
Mira, hafifçe gülümsedi. "Birini zaten
buldum."
Lina gözlerini Mira’ya çevirdi. "Kim?"
Mira, derin bir nefes alarak konuştu.
"Cihan’ın en güvendiği muhasebecisi—Kerem. Eğer onu ikna edebilirsek,
Cihan’ın tüm parasal düzenini öğreniriz."
Lina’nın içi titredi. Bu, gerçek anlamda savaşı
başlatan hamleydi.
Gece, Lina ve ekibi için hareketli geçecekti.
Kerem’i ikna etmek zorundaydılar. Ancak bu kolay olmayacaktı—adam Cihan’a
yıllardır sadıktı ve Lina’nın tarafına geçmesi için ona güçlü bir neden
vermeleri gerekiyordu.
Burhan, Lina’ya döndü. "Bunu nasıl
yapacaksın?"
Lina gözlerini kıstı. "Onun zayıf
noktalarını öğrenmeliyiz. Eğer ona gerçekten cazip bir teklif sunabilirsek,
bizi satmaz."
Emir bir an sessiz kaldı, sonra derin bir nefes
alarak konuştu. "Kerem’in ailesi var. Cihan’ın işine girdiğinden beri
özgürlüğü yok. Eğer ona bir çıkış yolu sunarsan, bunu düşünebilir."
Mira başını salladı. "Ama dikkatli
olmalıyız. Cihan, Kerem’in ne yaptığını fark ederse, onu öldürür."
Lina sert bir ifadeyle konuştu: "Bu yüzden
hata yapma şansımız yok."
Lina ve Mira, Kerem’le buluşmak için özel bir
mekân ayarladı. Bu buluşma kritik bir an olacaktı—eğer Kerem onların tarafına
geçerse, Cihan’ın parasal düzenini bozmak için büyük bir fırsat yaratacaklardı.
Mekânda buluştuklarında, Kerem’in yüzünde endişe
vardı. "Bu görüşmenin benim için ne anlama geldiğini biliyor
musunuz? dedi titrek bir sesle.
Lina gözlerini ona dikti. "Evet, biliyorum.
Ama artık özgürlüğüne kavuşmak istiyorsan, bize katılmalısın."
Kerem derin bir nefes aldı. "Eğer Cihan bunu
öğrenirse, beni öldürür."
Mira hafifçe gülümsedi. "Eğer bize
katılırsan, senin ve aileni koruyacak güce sahip olacağız."
Lina, masaya eğilerek son sözünü söyledi.
"Bu senin hayatını değiştirme şansın. Şimdi, ne yapacağını seçmek
zorundasın."
Kerem gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı. Ve
o anda kararını verdi.
Kerem, Lina’nın karşısında sessizce oturuyordu.
Gözlerinde karmaşık bir ifade vardı—kararsızlık mıydı, yoksa korku mu? Lina
bunun farkındaydı. Bu adam yıllardır Cihan’ın sisteminde yaşamış, ona sadakat
göstermişti. Ama sadakat her zaman sonsuz değildir.
Mira, Kerem’i dikkatle izledi. Yusuf arkasına
yaslanmış bekliyordu. Bu karar, Lina’nın planını ileri taşıyabilir ya da
tamamen çökmesine neden olabilirdi.
Kerem sonunda derin bir nefes aldı. "Eğer
gerçekten Cihan’a savaş açmak istiyorsanız, onun en büyük finansal kaynağını
çökertmelisiniz."
Lina kaşlarını kaldırdı. "Bu nasıl
olacak?"
Kerem gözlerini kaçırdı, ama sonra sert bir
ifadeyle konuştu. "Cihan, en büyük gelirini kara para aklama
operasyonlarıyla sağlıyor. Gece kulüplerinden gelen paralar, bazı yasadışı
anlaşmalarla temizleniyor. Eğer bu sistemin bir parçasını bozarsanız, onu
doğrudan hedef almış olursunuz."
Mira gözlerini kıstı. "Ama bu riskli. Cihan
bunu fark ettiğinde, sadece sana değil, hepimize saldırır."
Lina, Kerem’in gözlerine baktı. "Bu
sistemde açık var mı?"
Kerem hafifçe başını salladı. "Evet. Birkaç
adamı, Cihan’a tam olarak sadık değil. Eğer onları kendi tarafımıza
çekebilirsek, sistem çökebilir."
Lina, Mira ve Yusuf bu bilgiyi aldıktan sonra,
planı şekillendirmek için bir araya geldiler. Cihan’ın sistemini nasıl
sarsacaklarını düşünmeliydiler.
Yusuf başını salladı. "Kerem’in
verdiği bilgiler değerli. Ama bunu doğrudan hedef alırsak, Cihan hemen fark
eder."
Mira gözlerini Lina’ya çevirdi. "O zaman
oyunu farklı oynamamız gerek."
Lina derin bir nefes aldı. "Eğer onun
içindeki zayıf noktaları kullanırsak, kendi adamlarını ona karşı
çevirebiliriz."
Emir bir kenarda sessizce Lina’yı izliyordu.
"Ama bu oyunda hata yapma şansınız yok."
Lina gülümsedi. "Hata
yapmayacağız."
Gecenin içinde Lina, Mira ve Yusuf, Cihan’ın
sisteminde bir açık bulmak için harekete geçti. Bu, onların ilk büyük darbesi
olacaktı.
Kerem onlara içeriden bilgi sağlıyordu. Cihan’ın
en büyük kulüplerinden birinde para aklama operasyonu vardı. Eğer bu sistemi
bozabilirlerse, Cihan’ın finansal gücü sarsılabilirdi.
Lina, Mira’ya döndü. "O zaman ilk hamlemizi
burada yapıyoruz."
Mira hafifçe gülümsedi. "Bu iş sadece para
ile değil, insanlarla da ilgili. Eğer Cihan’ın adamlarını kendi tarafımıza
çekebilirsek, bizi durduramaz."
Gece ilerlerken, Lina ve ekibi kulübe doğru
ilerledi. Gölgelerin içinde hareket ederken, her şey sessizdi. Ama Lina
biliyordu—bu sadece başlangıçtı.
Lina, Mira ve Yusuf’un sessiz adımları kulübün
loş ışıklı koridorlarında yankılanıyordu. Bu gece, Cihan’ın dünyasına ilk büyük
darbeyi indireceklerdi. Emir ise her zamanki gibi bir gölge gibi
ilerliyordu—ne tam bir müttefik ne de tam bir rakipti.
Kerem’in sağladığı bilgilerle kulübün arka
bölmesine yöneldiler. Burası, Cihan’ın kara para aklama operasyonlarının
merkezlerinden biriydi. Eğer Lina’nın ekibi burayı çökertirse, Cihan’ın
finansal gücünü sarsacaklardı.
Mira hızla Lina’nın yanına yaklaştı. "Burada
hata yapma şansımız yok. Eğer Cihan bunu fark ederse, hepimizi avlar."
Lina gözlerini sertçe karanlığa dikti. "O
zaman mükemmel bir hamle yapalım."
Kulübün içinde ilerlerken, Yusuf aniden durdu.
"Dışarıdan bir hareketlilik var. Cihan’ın adamları şüpheleniyor
olabilir."
Lina hızla etrafına baktı. Bu operasyon, sessiz
ve etkili olmak zorundaydı.
Kerem’in verdiği bilgiler doğrultusunda, kulübün
kasasına ulaşmaları gerekiyordu. Eğer sistemin içine girerlerse, Cihan’ın
paralarını izleyebilir ve onları durdurabilirlerdi.
Emir bir adım yaklaşıp Lina’nın kulağına
fısıldadı. "Çok hızlı ilerleme. Eğer bunu fark ederlerse, çıkış şansımız
azalır."
Ama Lina kararlıydı. Bu gece Cihan’a
hissettireceklerdi—bu dünya artık onun kontrolünde değildi.
Kerem’in sağladığı şifrelerle ekibin hackerı
sisteme giriş yaptı. Cihan’ın paralarının izini sürdüler ve bazı kilit
noktaları bloke etmeye başladılar.
Yusuf hafifçe gülümsedi. "Şimdi fark edecek.
Cihan’ın parası dondu."
Ama tam o anda kulübün kapıları açıldı—Cihan’ın
adamları içeri giriyordu.
Mira hızla Lina’ya baktı. "Bizi fark
ettiler. Şimdi ne yapacağız?"
Lina derin bir nefes aldı, bu artık sadece
finansal bir savaş değil, fiziksel bir savaş haline geliyordu.
Cihan’ın adamları hızla bölgeyi kontrol altına
almaya başladı. Ama Lina ve ekibi çoktan çıkış planını hazırlamıştı.
Bir patlama sesi duyuldu—Kerem, kulüpteki
sistemleri tamamen çökerterek yangın alarmını devreye sokmuştu.
Bu kargaşanın içinde Lina, Mira ve Yusuf hızla
çıkışa yöneldi. Ama Emir bir an durdu ve Lina’ya baktı.
"Şimdi gerçekten savaş başladı, Lina."
Ve Lina, içinde hiç hissetmediği bir şey
hissetti—gerçek gücün doğuşu.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder