Lina, kulüpten çıktığında artık geri dönüş
olmadığını biliyordu. Cihan artık onu ciddiye alacak, ona meydan okuyacaktı. Bu
savaşı başlatan kişi olarak, stratejisini daha büyük bir seviyeye çıkarmalıydı.
Mira, yanında sessizce ilerlerken Yusuf hafif bir
kahkaha attı. "Artık sadece bir tehdit değil, Lina. Gerçek bir güç haline
geldin."
Lina derin bir nefes aldı. "Ama bu yeterli
değil. Cihan’ın kontrol ettiği her şeyi ele geçirmeliyim."
Ancak işler daha da karmaşıklaşacaktı. Cihan,
Lina’nın hamlesini fark etmişti ve ona karşı büyük bir misilleme yapmaya
hazırlanıyordu. Emir hâlâ bir gölge gibi hareket ederken, Burhan Lina’ya önemli
bir bilgi verdi:
"Cihan, bir toplantı ayarladı. Eğer burada
doğru hamleyi yaparsan, oyunun kontrolünü ele geçirebilirsin."
Şimdi Lina’nın önünde büyük bir karar
vardı—Cihan’ın toplantısına sızıp onun planlarını mı öğrenmeli, yoksa kendi
ittifakını büyüterek daha büyük bir cephe mi kurmalı?
Lina, gecenin derinliklerine adım attığında,
artık oyunun tamamen değiştiğini biliyordu. Cihan sadece bir tehdit değil,
doğrudan bir hedef haline gelmişti. Ve Lina, bu hedefi ortadan kaldırmak için
kendi kurallarını koymaya hazırdı.
Mira, Lina’ya yaklaşarak sesini alçak tuttu.
"Bu savaş sadece güçle kazanılmaz, Lina. Strateji kurmalısın."
Yusuf başını salladı. "Cihan’ın adamları
artık seni izliyor. Eğer doğru hamleyi yapmazsan, seni en zayıf anında
vurabilir."
Lina gözlerini kıstı. "O zaman ona meydan
okumadan önce planımı sağlamlaştırmalıyım."
Burhan, Lina’ya önemli bir bilgi vermişti—Cihan,
en sadık adamlarıyla bir toplantı yapacaktı. Eğer Lina bu toplantıya
sızabilirse, onun planlarını öğrenebilir ve saldırısını ona göre
şekillendirebilirdi.
Mira sert bir ifadeyle Lina’ya baktı. "Bu
çok riskli. Eğer Cihan seni fark ederse, kaçışın olmayacak."
Emir araya girerek konuştu. "Ama eğer
başarılı olursa, ona en büyük darbeyi indirebilir."
Lina, kararını verdi. "Bu toplantıya
sızacağım."
Gece ilerlerken, Lina ve ekibi Cihan’ın
toplantısının yapılacağı özel mekânı izlemeye başladı. Burası, Cihan’ın en
güvendiği adamlarıyla buluştuğu yerdi.
Mira, Lina’nın yanına yaklaştı. "İçeri nasıl
gireceksin?"
Lina gözlerini karanlığa dikti. "Cihan’ın
bazı adamları artık ona tam olarak sadık değil. İçeride bana yardım edebilecek
biri olmalı."
Yusuf, hafifçe başını salladı. "Eğer içeride
bir müttefikin olursa, bu planın işe yarama şansı var."
Lina derin bir nefes aldı ve içeriye doğru adım
attı. Artık geri dönüş yoktu.
Lina, mekânda sessizce ilerlerken etrafını
gözlemledi. Cihan, adamlarıyla oturmuş, gelecekteki planlarını tartışıyordu.
Ama tam o anda, Lina’nın kulağına bir ses
fısıldandı—Emir.
"Burada dikkatli ol, Lina. Cihan seni fark
ederse, seni ortadan kaldırır."
Lina gözlerini kıstı. "Onu dinlemeye geldim,
ama sessiz kalmayacağım."
Cihan, masada otururken ağır bir sesle
konuşuyordu. **"Beni hedef alan biri var. Onu bulmalıyız ve bu işi
bitirmeliyiz."****
Lina’nın içinde bir titreme oldu. Cihan, onu fark
etmişti mi?
Mira hızlıca Lina’ya baktı. "Buradan
çıkmalıyız."
Ama Lina geri adım atmadı. Bu, onun gücünü
kanıtlayacağı andı.
Cihan, masadan kalkarak etrafa bakarken bir an
durdu. Bir şeylerin ters gittiğini fark etmişti.
Tam o anda, Lina’nın karşısına çıktı.
"Burada ne işin var, Lina?"
Lina gözlerini dikti, geri çekilmedi. "Senin
oyununu izlemeye geldim, Cihan. Ama artık bu oyun benim olacak."
Lina, Cihan’ın sert bakışlarıyla karşı karşıya
kalırken içindeki korkuyu bastırıyordu. Bu an, onun gücünü gerçekten
kanıtlayacağı andı. Geri çekilmek gibi bir seçeneği yoktu—Cihan’ın dünyasında
ancak saldıranlar kazanabilirdi.
Cihan, gözlerini kıstı. "Beni
izlemeye mi geldin, Lina?"
Lina, dudaklarını hafifçe bükerek cevap verdi.
"Sadece izlemeye gelmedim, Cihan. Oyunu değiştirmeye geldim."
Cihan kısa bir kahkaha attı, ama bu kahkaha
tehditkâr bir tondaydı. "Bu dünya benim kurallarımla yönetilir. Ve senin
yerin burada değil."
Lina, sert bir şekilde karşılık verdi. "O
zaman bana ait olan yeri kendim yaratırım."
Mira ve Yusuf, Lina’nın arkasında tetikte
bekliyordu. Bu yüzleşme, Lina’nın geleceğini belirleyebilirdi. Emir ise
sessizdi—gözleri Lina ve Cihan arasındaki gerilimi analiz ediyordu.
Cihan adımını ileri attı. "Beni tehdit
ettiğini mi sanıyorsun?"
Lina geri çekilmedi. "Sen zaten tehdit
altında olduğunu biliyorsun, Cihan. Ve ben bu tehdidin kaynağıyım."
Cihan, Lina’nın artık bir rakip olduğunu kabul
etmek zorunda kalmıştı. Ancak onun dünyasında zayıflık affedilmezdi.
Tam o anda, Cihan elini kaldırarak adamlarına
sessiz bir emir verdi. Kulüpteki güvenlik Lina’nın etrafını sarmaya başladı.
Mira, gözlerini hızla Lina’ya çevirdi. "Bu
bir tuzak olabilir!"
Emir, alçak bir sesle konuştu. "Buradan
çıkamazsak, Lina’nın yükselişi kısa sürede sona erebilir."
Yusuf elini cebine atarak sertçe konuştu. "O
zaman savaşacağız."
Lina derin bir nefes aldı. "Ben
buraya teslim olmaya gelmedim."
Ve o anda, ilk silah sesi yankılandı. Cihan’ın
adamları harekete geçmişti.
Kulüpte patlak veren kaos, Lina’nın planlarını
değişmek zorunda bıraktı. Burada savaşmak mı gerekiyordu, yoksa bir kaçış planı
mı yapmalıydılar?
Mira hızla Lina’ya baktı. "Hemen çıkmalıyız,
yoksa Cihan bizi burada tuzağa düşürecek!"
Lina, gözleri karanlığa dikili halde bir saniye
düşündü. Eğer şimdi kaçarlarsa, güçlerini tam anlamıyla gösterebilirler miydi?
Emir, sessizce Lina’nın yanına yaklaştı.
"Cihan, bu hamleyle seni tamamen ortadan kaldırmak istiyor. Ama onun zayıf
noktası sabırsızlığıdır. Eğer burada doğru adımı atarsan, onu kendi oyununda
yenebilirsin."
Yusuf başını salladı. "Ama bunun için
risk almak zorundasın."
Lina, hızlı bir kararla geri çekilmek yerine
Cihan’ın adamlarına karşı daha büyük bir strateji yapmaya karar verdi. Silahlar
patlamaya devam ederken, Lina’nın ekibi kulüpteki kaosu kullanarak Cihan’ın en
güvenilir adamlarından birini etkisiz hale getirdi.
Cihan, öfkeyle bağırdı. "Sen ne yaptığını
sanıyorsun, Lina?"
Lina, yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.
"Sana oyunun değiştiğini gösteriyorum."
Kaos devam ederken Lina’nın bir seçimi vardı:
Buradan
kaçmalı ve Cihan’a karşı daha büyük bir hamle planlamalı mı? Cihan’ı zayıf
anında yakalayıp ona doğrudan meydan okumalı mı?
Mira hızla Lina’ya baktı. "Eğer buradan
çıkmazsak, Cihan çok daha büyük bir saldırı başlatabilir."
Ama Emir farklı düşünüyor gibiydi. "Eğer
şimdi kaçarsan, Cihan seni bir kaçak olarak görür. Ama eğer burada ona bir ders
verirsen, gerçekten meydan okuyan biri haline gelirsin."
Lina’nın zihni hızla çalışıyordu. Bu karar, onun
yükselişini ya hızlandıracak ya da sona erdirecekti.
Lina, Cihan’ın adamlarının kendisini kuşattığını
fark ettiğinde içindeki savaşçı ruhu iyice güçlendi. Artık geri çekilmek, ona
zayıf olduğunu göstermek demekti. Eğer bu dünyada var olmak istiyorsa, şimdi
güçlü olduğunu kanıtlamak zorundaydı.
Cihan, Lina’nın karşısında durdu. Gözlerinde
hafif bir alay vardı. "Buraya kadar geldiysen, çıkışın olmadığını da
biliyor olmalısın."
Lina, hafifçe gülümsedi. "Öyle mi? Belki de
çıkış değil, yeni bir başlangıç yapıyorum."
Silah sesleri odanın içinde yankılanırken Mira
hızla Lina’ya yaklaştı. "Bunu burada bitirmeliyiz. Eğer geri
çekilmezsek, Cihan bize karşı daha büyük bir hamle yapabilir."
Yusuf ise farklı düşünüyordu. "Burada güç
gösterebilirsek, Cihan’ın adamları onun zayıf olduğunu görecek. Eğer kaos
yaratabilirsek, sadakati sarsabiliriz."
Emir sessizce Lina’ya baktı. "Bu senin en
büyük sınavın olacak, Lina. Eğer burada doğru hamleyi yapmazsan, Cihan seni yok
etmek için her şeyi yapar."
Lina bir karar verdi. Geri çekilmek yerine meydan
okuyacaktı.
Lina, odanın içinde bir adım atarak sesini
yükseltti. "Cihan, bu dünya sadece senin değil. Artık seni kontrol eden
biri var!"
Adamlar şaşkınlıkla birbirine baktı. Cihan’a
karşı meydan okumak, bir çılgınlık mıydı yoksa gerçek bir tehdit mi?
Cihan sert bir kahkaha attı. "Sen benim
yerime geçebileceğini mi sanıyorsun?"
Lina, kararlı bir sesle cevap verdi. "Ben
senin yerini istemiyorum, Cihan. Ben yeni bir düzen kuruyorum."
Bu sözler, odadaki gerilimi daha da artırdı. Bazı
adamlar Lina’nın gücünü sorguluyor, bazıları ise onun gerçekten Cihan’a rakip
olabilecek biri olup olmadığını düşünüyordu.
Cihan, adamlarına hafif bir el hareketi yaptı.
Bu, Lina’nın tamamen ortadan kaldırılması için verilen sessiz bir emir miydi?
Tam o anda, Lina’nın ekibi harekete geçti. Yusuf
ve Mira, Cihan’ın adamlarını etkisiz hale getirmek için ilk darbeyi vurdu.
Emir hızla Lina’ya yaklaştı. "Burada
kalırsak hepimizi öldürebilirler!"
Lina ise geri çekilmiyordu. "Ben buraya
savaşmaya geldim, Emir. Eğer bu dünyada var olmak istiyorsam, gücümü
göstermeliyim."
Odada başlayan çatışma, Cihan’ın adamlarının
Lina’nın ekibine karşı üstünlük sağlamaya çalıştığı bir mücadeleye dönüştü. Ama
Lina’nın aklında tek bir şey vardı: Cihan’ın sadakat zincirini kırmak.
Yusuf hızla Lina’ya yaklaştı. "Bazı adamları
tereddüt ediyor, Lina. Eğer onları doğru şekilde yönlendirirsek, Cihan’ın kendi
ekibi içinde bölünme yaratabiliriz."
Lina gözlerini kısıp ortamı analiz etti. Bazı
adamlar gerçekten savaşıyordu, ama bazıları kararsız görünüyordu.
Mira, Lina’ya yaklaşıp fısıldadı. "Onlara
Cihan’ın düşüşünün başladığını gösterirsek, kendi safımıza çekebiliriz."
Lina, hızla silahını kaldırdı ve sert bir sesle
konuştu: "Cihan’ın dünyası bitiyor! Eğer hayatta kalmak istiyorsanız,
doğru tarafta yer alın!"
Bu sözler bazı adamları etkiledi. Bazıları
duraksadı, bazıları silahlarını indirip birbirine baktı.
Cihan’ın gözleri öfkeyle daraldı. "Sen ne
yaptığını sanıyorsun?"
Lina gülümsedi. "Sadece gerçekleri
gösteriyorum."
Ortamdaki kaos büyüyordu. Bazı adamlar Lina’nın
tarafına geçmeye başlamıştı. Ama Cihan hala güçlüydü.
Mira, Lina’ya hızla döndü. "Şimdi ne
yapacağız?"
Lina’nın önünde iki büyük seçenek vardı:
Burada
Cihan’ı tamamen ortadan kaldırmak ve kontrolü ele almak. Geri çekilmek, ama
Cihan’ın ekibini bölerek onu zayıflatmak.
Emir sessizce Lina’ya baktı. "Eğer burada
savaşmaya devam edersen, tüm şehre açık bir savaş ilan etmiş olacaksın."
Yusuf ise kararını vermişti. "Ben savaşmaya
hazırım, Lina."
Mira tereddüt etti. "Ama bunu yaparsak, geri
dönüş olmayacak."


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder