HIRDAVATÇI DEDE
MEB Talim ve Terbiye Kurulu'nun
2354 sayılı Tebliğler Dergisi'ne ekde yayınlanan kararı ile
ilk ve ortaokul öğrencilerine tavsiye edilmiştir.
Erdem Çocuk Kitapları: 141
Kemalettin Tuğcu'dan Seçmeler: I I
ISBN 975-501-033-5
darkmalt
Baskı
Özener Matbaası / İst.
Tlf.: (0212) 481 97 88
2003 / İstanbul
erdem
YAYINLARI
Cağaloğlu Yokuşu Nu.: 12-14 D.: 10 Cağaloğlu / İstanbul
Tlf.: (0212) 51 I 26 03 - 5 I I 25 40
Belgegeçer: (0212) 520 9.6. 38
HIRDAVATÇI DEDE
TAHÍR B A B A
Hava iyiden iyiye kararmıştı. Yağmur ince ince çiseliyordu. Çocuk
kapının eşiğine çekildi.
Çıplak ayakları üşümüştü. Daha yeni oturmuştu
ki saçaklı bir köpek kuyruğunu sağa sola sallayarak yanına geldi. Çocuk
eliyle onu iter gibi yaptı.
- Hoşt, dedi.
Köpek aldırmadı. O da yağmurdan kaçmıştı.
Çocuğun yanına oturdu, ıslanmış olan ayaklarını
iki defa yaladı.
Çocuk biraz çekinerek aşağı sarkık olan kulaklı başını okşadı. Köpek
onun çıplak dizini yaladı.
Böylece anlaşmışlardı. Birbirlerine bir ziyanları dokunmayacaktı. Yağmur
da bir yandan hızını arttırıyordu.
Çocuk kararan yollara üzüntü ile bakıyordu.
Eli hâlâ köpeğin başının üstündeydi.
Önündeki eşiğe oturdukları kapının arkasında bir takunya sesi
duyuldu.'Kapı ağır ağır açıldı.
Başı takkeli, arkasında bembeyaz bir entari
bulunan bir ihtiyar adam kapının eşiğinde belirdi. Ayaklarındaki
pabuçlar ayak bileklerine kadar
uzundu ve oradan bileklerine bağlanmıştı. Elinde bir kap vardı. Köpek
onu görünce kalkmış,
kuyruğunu daha hızlı sallamaya başlamıştı.
İhtiyar adam durakladı:
- Sen de kimsin? diye sordu.
Çocuk ona ıslak gözleriyle baktı.
Yağmur hızını arttırmıştı.
Yaşlı adam kapının yanındaki tabağa getirdiği yiyeceği döktü. Köpek hem
bunu yemeye başladı. Adam tekrar:
- Senin evin barkın yok mu? dedi.
Çocuk ağlamaya başladı:
- Babam beni kovdu, dedi.
- Baban seni kovdu mu?
Hııı.
- Bir yaramazlık mı yaptın, dedi yaşlı adam.
- Ağladım da ondan, dedi çocuk.
- Neye ağladın?
- Babam annemi kovdu. Onun için ağladım.
- Anneni neden kovdu?
- Her akşam rakı içer. Gene içti, annemi kovdu.
- Sen de ağladın öyle mi?
- Evet, annemin yemeği tabağında kalmıştı.
Yağmur yağıyordu.
- Sonra ne oldu?
- Karşımda zırlama, dedi babam. «Git anana yetiş.» dedi.
- Eeee.
- Ben de koştum annemin arkasından ama
onu bulamadım.
- Sizin eviniz nerede?
- Bilmiyorum, koşa koşa aradım, yolumu
kaybettim.
- Oturduğunuz yeri bilmiyor musun?
- Bilmiyorum.
- İçeriye gir bakayım da bana anlat.
İçeride yerden yükseltilmiş bir yer vardı. Ora
da bir ışık yanıyordu. Girdikleri yerin duvarları
karanlıkta kalıyordu. İhtiyar takunyalarını çimen
to sıvalı yerin sonunda bırakarak yerde serilmiş
olan geniş mindere oturdu. Orada kaynamakta
olan bir tencerenin kapağını açtı, bir kaşıkla karıştırdı, içinden
fasulyeler tıkırdadı. Baktı:
- İyi, pişmiş, diye söylendi.
Sonra çocuğa işaret etti:
- Otur bakayım, senin adın ne?
- Murat, dedi çocuk.
- Baban ne iş yapar senin?
- Marangoz, dedi çocuk.
- Başka kardeşin var mı?
- Yok.
- Annenin adı ne?
- Hatice.
- Peki annen nereye gitti?
- Babasının evine gitti.
- Nerede bu ev?
- Bilmiyorum.
Yaşlı adam kalktı, yerden yapılı bir iskemle
getirdi, onun üzerine bir tepsi koydu, yandaki
tenekeden bir parça ekmek çıkardı, bir bezle dizlerine örttü.
- Senin karnın aç olmalı, dedi.
- Yemek yiyorduk, annem gitti, dedi çocuk.
- Sen de zırladın, baban da annenin arkasından git, dedi.
- Hıı,
- Şuraya karşıma otur bakayım, kaşığı da al
eline.
Yaşlı adam çocuğa bir kaşık verdi. Sonra ten
cereden tabağına fasulye koydu. Fasulyeler sı
caktı, tabaktan dumanlar çıkıyordu.
- Buradan ekmek de al, dedi ihtiyar adam.
KİTABI PDF OLARAK SATIN ALMAK İSTİYORSANIZ BİZİMLE
gzmm_2016@hotmail.com DAN İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ
KİTABI PDF OLARAK SATIN ALMAK İSTİYORSANIZ BİZİMLE
gzmm_2016@hotmail.com DAN İLETİŞİME GEÇEBİLİRSİNİZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder