
Ormanın derinliklerinde geçen onlarca günün
ardından, artık ne zamanın ne de mekânın anlamı kalmıştı. Rüzgar, yaprakların
arasından geçerken geçmişin fısıltılarını taşıyor, ayaklarının altındaki toprak
ise sanki başka bir çağın izlerini saklıyordu. Elara ve Kael, karşılarında
açılan yeni patikada ilerlerken, ormanın büyüsü artık onların tenine işlemiş
gibiydi.
Gökyüzü puslu bir grilikle örtülüyken, sis
aralarından görünen taş bir yapı belirdi. Burası eski çağlardan kalma bir zaman
tapınağıydı. Sadece ruhunu zamana adamış olanların girebileceği söylenirdi.
Elara’nın kalbi tuhaf bir şekilde hızlandı. Çünkü ellerindeki harita, tam
olarak burayı işaret ediyordu.
Kael, elini kılıcının kabzasına götürerek
sessizce yaklaştı. “Burada bir şey var, hissediyorum,” dedi. “Sadece taşlardan
ibaret değil. Burası yaşayan bir yapı.”
Tapınağın ön kapısında, dönen zaman çarklarının
sembolleri vardı. Her biri farklı bir dönemi temsil ediyor, gözle bakıldığında
bile insanın başını döndürecek kadar karmaşık bir sistem oluşturuyordu. Elara,
yıllardır çözülemeyen bu sembolleri tek tek inceledi. Derken, sırt çantasından
çıkardığı eski bir kitapla sembolleri eşleştirmeye başladı.
“Bu... Bu bir zaman mührü,” dedi heyecanla.
“Her bir sembol bir kapıyı açıyor. Ama sırayla yapılmazsa, zamanı
çarpıtabiliriz.”
Kael, temkinli bir adımla tapınağa yaklaştı.
İçeri adım attıklarında, duvarlara yansıyan gölgeler harekete geçti. Sanki
zamanda sıkışmış anılar canlanıyor, yaşanmış hayatlar bir film şeridi gibi
önlerinden geçiyordu. Bir köylü çocuğu, zamanla savaşan bir bilge, aşkı uğruna
her şeyi terk eden bir kraliçe... Hepsi burada bir iz bırakmıştı.
Birden, tapınağın merkezine ulaştılar. Burada
yer alan devasa taş küre, zamanın özüydü. Yüzeyinde akan semboller, geçmişin ve
geleceğin sınırlarını belirsizleştiriyordu. Elara, küreye yaklaşırken içinde
yankılanan sesle irkildi:
“Zaman sana sadık kalmaz, ama sen ona sadakatle
yaklaşabilirsen, seni ödüllendirir…”
Bu sözlerin ardından, Elara’nın elleri
sembollere dokundu. Her bir dokunuş, duvarları titretiyor, zemindeki çarkları
harekete geçiriyordu. Kael ise çevreyi korumaya devam ediyordu çünkü tapınak
sadece zamana değil, dışarıdan gelen tehditlere de karşı kendini savunacak
kadar bilinçliydi.
Birden duvarlardan biri açıldı ve içeride
spiral şeklinde inen bir merdiven belirdi.
Elara tereddüt etmeden aşağı inmeye başladı.
Merdivenin sonuna geldiklerinde, gözlerinin önüne eski bir zaman havuzu çıktı.
Su değil, ışıkla dolu bir göldü bu. Yüzeyine bakan herkes, geçmişini görüyordu.
Elara,
göle baktığında babasının gençliğini, annesinin gözyaşlarını, kendisinin
çocukluğunu gördü. Kael ise, görmemeyi umduğu karanlık bir geçmişe tanık oldu.
Bu göl, sadece zamanı değil, insanın kendi iç yüzünü de yansıtıyordu.
Ama daha derinlerde, gölün merkezinde bir
anahtar parlıyordu. Bu, kayıp zamanın anahtarıydı. Onu almak isteyenin geçmişle
yüzleşmesi gerekiyordu. Elara gözünü kırpmadan ilerledi. Gölün ışıkları onu
yutarken Kael arkasından “Dikkatli ol!” diye bağırdı. Fakat Elara çoktan içine
adım atmıştı.
Bir anda başka bir zamana ışınlandı. Burası,
ormanın doğmadan önceki haliydi. Sonsuz bir boşluk, sadece ışık ve rüzgarın
olduğu bir evren. Elara burada, ormanın ilk tohumunun nasıl ekildiğine tanık
oldu. Zamanın ilk doğduğu ana… Bu görüntüyle birlikte, gölden çıkan anahtarı
eline aldı.
O an geri döndüğünde, gözleri parlıyordu. Artık
yalnızca bir yolcu değil, zamanın bir taşıyıcısıydı. Kael ona uzanarak elini
tuttu. “Ne gördün?” diye sordu.
“Elimizdeki her saniye bir mucize,” dedi Elara.
“Ve biz, bu mucizeyi korumakla yükümlüyüz.”
O sırada gölde beliren yeni bir figür, onların
hâlâ takip edildiğini hatırlattı. Çünkü zamanın efendileri, böyle bir sırrın
açığa çıkmasını istemezdi. Ama Elara ve Kael artık geri dönmeye değil, daha da
derine inmeye kararlıydılar. Çünkü her adımda daha büyük sırlar, daha tehlikeli
seçimler ve daha büyük kaderler onları bekliyordu.
📖 Hikayeye Devam Et
Ormanın Sırlarına Yolculuk Bölüm 44: Yansıyan Gerçeklik 28 bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.
Ormanın Sırlarına Yolculuk,Türk Fantastik Roman,Macera Romanı,Gölge Yaratık, Online Roman,Büyü Ve Macera,Yeni Yazdığım Romanlar Macera roman severler için sürükleyici, duygusal ve unutulmaz bir başyapıt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder