✦✦✦ Dijital Yazıların ve Romanların Yeni Sayfası www.ebooksun.blogspot.com 'un Katkılarıyla Hazırlanmıştır ✦✦✦ Aşk Romanları, Tarihi Romanlar, Kitap Önerileri, PDF Kitaplar, 2025 Kitapları, Roman İncelemeleri, Ücretsiz Kitaplar, En Çok OkunanlarEn Çok Okunan Romanlar, Yeni Çıkan Kitaplar 2025, PDF Kitap Siteleri, Kitap Tavsiyeleri, 2025 Roman Önerileri, Kitap Blogları, Kitap Özetleri, Yazar Biyografileri, Kitap Yorumları, PDF Kitap İndir, ePub Kitap İndir, Kitap Serileri, Yerli Romanlar, Yabancı Romanlar, Polisiye Romanlar, Bilim Kurgu Romanlar, Dram Romanları, Fantastik Kitaplar, E-Kitap Romanlar, Ücretsiz Roman Oku

Translate

📚 Zeki Güneş Romanları – Destansı Anlatılar, Derin Karakterler, Unutulmaz Hikâyeler Türk edebiyatına gönül vermiş bir yazar olarak dijital ortamda yazdığım romanlar; tarih, aşk, ihanet, kahramanlık ve insanın iç yolculuğu gibi evrensel temaları işler. Her satırda okuru geçmişe götüren bir iz, her paragrafta geleceğe seslenen bir umut gizlidir.

Romanlarımda işlediğim temel konular:

🏹 Tarihi Türk Destanları

💔 Aşk, Sadakat ve İhanet

⚔️ Savaş ve Barış Arasında Kalmak

🧠 İçsel Yolculuk ve Bilgelik

🌌 Mistik Anlatılar ve Evrensel Kodlar

📜 Töre, Kut, Yemin ve Göçebe Kültürü
Kutlu Yeminler, Sadakat ve İhanet, Gölgelerin Fısıltısı, Güneşin Sırlı Çağrısı, Formülün Ardındaki Evren gibi özgün romanlarımda; okuyucuyu sadece bir olay örgüsüne değil, derin düşünsel ve duygusal katmanlara da davet ediyorum.
Her bölüm, özenle işlenmiş bir yapboz parçası gibi kurgulanmıştır. Sade ama etkileyici bir dil kullanarak herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği anlatılar sunmayı hedefliyorum.

📖 Dijital Ortamda Yazdığım romanlar hakkında daha fazla bilgi edinmek ve tüm bölümlere ulaşmak için blog menüsünü kullanabilirsiniz.

✍️ Yazar: Zeki Güneş – Kelimelerle Kurulan Dünyaların Yolcusu Ben Zeki Güneş. Dijital ortamda yalnızca hikâyeler değil, zamanın ruhunu da yakalamaya çalışan bir yolcuyum. Yazarlık benim için bir meslek değil; bir mücadele, bir dua, bir kutlu yürüyüştür.

📍 Türkiye’nin köklü kültüründen beslenen bir yazar olarak, eserlerimde hem tarihi temalara hem de çağdaş insanın ruhsal bunalımlarına yer veriyorum. Her romanım, insana dair temel sorulara cevap arayan bir keşif yolculuğudur.

🎯 Yazar Olarak Hedefim: Türk edebiyatında özgün ve kalıcı eserler bırakmakOkuyucunun sadece gözünü değil, kalbini de doyurmakTarihi, matematiği, bilimi ve aşkı bir potada eriterek anlamlı hikâyeler kurmak

📚 Öne Çıkan Romanlarım: Kutlu Yeminler – Son Çağrılar: Oğuz ruhunu yeniden dirilten destansı anlatı Sadakat ve İhanet: Aşk ile ihaneti aynı çizgide buluşturan dramatik roman Güneşin Sırlı Çağrısı: Antik Mısır’dan yıldızlar arası yolculuğa uzanan bir keşif Formülün Ardındaki Evren: Matematiğin insan ruhuna açılan kapısı Gölgelerin Fısıltısı: Sessiz kalmışların ve unutulmuşların iç sesi

🖋️ Yazmak benim için; geçmişe saygı, bugüne tanıklık, geleceğe mirastır. Her kelimede inanç, her cümlede emek vardır. Bu yolda bana eşlik ettiğiniz için minnettarım.Romanları Reklamsız PDF olarak Satın Almak İsteyen Arkadaşlar guneszeki53@gmail.com adresinden bana ulaşabilirler

 



 





150 Bölümlük 312 Sayfalık Ormanın Sırlarına Yolculuk PDF Olarak 220 tl 16 Bölümlük 127 Sayfalık Efsane ve Yıkım Sultanın Gölgesi 200 tl 19 Bölüm 112 Sayfalık Aşk ve Tehlike 200 tl 42 Bölüm 158 Sayfalık Aşkın Son Perdesi 210 tl ***guneszeki53@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz***

21 Ağustos 2025 Perşembe

Efsane ve Yıkım Sultanın Gölgesi Bölüm 10: İç Fırtına ve Veliahtın Gölgesi

 



Barbarossa'nın yenilgisi ve Richard'ın Anadolu'dan çekilmesiyle Selçuklu, Haçlı Seferleri'nin en büyük dalgasını atlatmıştı. Kılıç Arslan'ın dehası, Anadolu'yu bir kez daha kurtarmış, halk ona "Anadolu'nun Kurtarıcısı" lakabını takmıştı. Kayseri'ye döndüğünde, oğlu Rükneddin'in doğumuyla gelen sevinç, savaşın acılarını bir nebze olsun dindirdi. Kılıç Arslan ve Aslıhan'ın hayatları, bir savaşçı ve bir ana olarak yeni bir denge buluyordu. Ancak dış düşmanlar geri çekilmiş olsa da, Selçuklu'nun içinde, yıllardır biriken gerginlikler ve eski hesaplaşmalar yeniden yüzeye çıkmaya başlamıştı.

Melikşah'ın genç yaşına rağmen sergilediği olgun liderlik, bazı beylikler arasında huzursuzluk yaratıyordu. Özellikle Ayaz'ın devrilmesiyle birlikte, merkezi otoriteye olan bağlılıkları zayıflamış olanlar, Kılıç Arslan'ın ve Nizamülmülk'ün artan gücünden rahatsızlık duyuyordu. Tahtın veliahtlık meselesi, bu huzursuzluğu daha da körüklüyordu. Melikşah'ın genç bir erkek evladı olmaması, bazı beylerin kendi oğullarını veya akrabalarını tahta aday göstermeye çalışmasına neden oluyordu.

Kılıç Arslan, savaş meydanındaki zaferlerinden sonra kendini daha çok devlet yönetimine adamıştı. Nizamülmülk ile birlikte, ülkenin yeniden inşası, adalet sisteminin güçlendirilmesi ve ekonomik refahın artırılması için çalışıyordu. Ancak iç siyasetin çetrefilli yolları, kılıcın keskinliğinden çok daha farklıydı. Saray entrikaları, fısıltılar, gizli toplantılar... Kılıç Arslan, düşmanı görmeden savaşmak zorunda kalıyordu.

Bazı beyler, özellikle Danişmendli Beyliği'nin güçlü lideri, Melikşah'ın otoritesini sorgulamaya başlamıştı. Haçlılarla yapılan savaşlarda kendi topraklarının da zarar gördüğünü bahane ediyorlar, ancak asıl amaçları Selçuklu'nun zayıflamasından faydalanarak kendi güçlerini artırmaktı. Kayseri'ye gelen raporlar, bu beyliklerin kendi aralarında gizli anlaşmalar yaptığını, asker toplamaya başladığını gösteriyordu.

Melikşah, bu durumdan derin bir endişe duyuyordu. "Vezirim," dedi Nizamülmülk'e, "Bu beylerin isyan etmesi, Haçlı Seferleri'nden daha büyük bir tehlike yaratır. İç çatışma, Selçuklu'yu zayıflatır ve düşmana fırsat verir."

Nizamülmülk, yüzünde ciddi bir ifadeyle başını salladı. "Evet Sultanım. Emir Kılıç Arslan'ın bu duruma müdahale etmesi gerekiyor. Ama bu kez, kılıçla değil, bilgelikle ve diplomasiyle."

Kılıç Arslan, bu iç çekişmelerin kaçınılmaz olduğunu biliyordu. Bir öğleden sonra Aslıhan'la bahçede otururken, içini döktü. "Anadolu'yu Haçlılardan temizledik ama şimdi kendi kardeşlerimizle savaşmak zorunda kalacağız, Aslıhan. Bu, en acı verici savaş."

Aslıhan, elini Kılıç Arslan'ın elinin üzerine koydu. "Biliyorum, Kılıç Arslan. Ama bu da senin görevin. Bu devleti ayakta tutmak için, içindeki her türlü çürümüşlüğü temizlemen gerekiyor. Ve ben her zaman yanındayım."

Kılıç Arslan, iç isyanları bastırmak için yeni bir strateji izledi. Doğrudan askeri güç kullanmak yerine, önce diplomasi yolunu denedi. İsyankar beyliklerin liderleriyle görüşmek üzere elçiler gönderdi. Onlara, Selçuklu'nun gücünü, birliğin önemini ve isyan etmeleri durumunda karşılaşacakları sonuçları anlattı. Ancak bazı beyler, Kılıç Arslan'ın sözlerini dinlemedi. Özellikle Danişmendli Beyi, merkezi otoriteye karşı açıkça meydan okudu.

Bu durum, Kılıç Arslan'ı askeri bir müdahaleye zorladı. Ancak bu kez, düşman tanıdık değil, kendi kanından olan insanlardı. Savaş, Anadolu'nun farklı bölgelerinde küçük çaplı çatışmalarla başladı. Kılıç Arslan, yine de kan dökülmesini en aza indirmeye çalışıyor, isyancı beyliklerin halkına zarar vermemeye özen gösteriyordu. Amacı, beylikleri cezalandırmak değil, merkezi otoriteye yeniden bağlamak ve birliği sağlamaktı.

Aslıhan, bu süreçte Kayseri'de önemli bir rol oynuyordu. İç çatışmaların halk arasında yarattığı gerginliği azaltmak için çalışıyordu. Şehirde bir arabuluculuk divanı kurarak, isyankar beyliklerin halkından gelen şikayetleri dinliyor, adil kararlar alıyordu. Onun bu çabaları, halkın ona olan sevgisini daha da artırıyordu. Aslıhan, halk arasında "Adaletli Aslıhan" olarak anılmaya başlamıştı.

Bu iç çekişmelerin ortasında, Kılıç Arslan ve Aslıhan'ın oğlu Rükneddin büyüyordu. Kayseri Sarayı'nda, savaşın gölgesine rağmen bir çocuk sesi yankılanıyordu. Rükneddin, babasının yokluğunda annesi Aslıhan'ın ve dedesi Nizamülmülk'ün yanında büyüyor, Selçuklu'nun değerlerini öğreniyordu. Kılıç Arslan, savaşlardan döndüğünde, oğluyla vakit geçirmek, ona kılıç tutmayı, at sürmeyi öğretmek en büyük keyfiydi. Bu küçük aile, Selçuklu'nun geleceği için bir umut kaynağıydı.

Ancak Rükneddin'in varlığı, saraydaki taht kavgasını daha da alevlendirdi. Melikşah'ın genç yaşı ve henüz bir erkek evladının olmaması, bazı beylerin Rükneddin'i bir rakip olarak görmesine neden oldu. Kılıç Arslan'ın gücü ve popülaritesi, bazı çevreleri tedirgin ediyordu. "Kılıç Arslan, Sultan'ın yerini almak mı istiyor?" gibi fısıltılar yayılmaya başlamıştı.

Nizamülmülk, bu durumu yakından takip ediyordu. Melikşah'ı bu fısıltılardan korumak için büyük çaba sarf ediyordu. Ancak genç Sultan, bu tür sözlerden etkilenmeye başlamıştı. Kılıç Arslan ile Melikşah arasındaki güven ilişkisi, yavaş yavaş yıpranıyordu.

Kılıç Arslan, Danişmendli Beyliği'nin lideriyle yaptığı son çatışmada galip geldi. Bey, merkezi otoriteye boyun eğmek zorunda kaldı. Kılıç Arslan, zaferinin ardından Kayseri'ye döndüğünde, iç savaşın yaralarını sarmakla meşguldü. Ancak onu bekleyen, saraydaki soğuk bir atmosferdi.

Melikşah, Kılıç Arslan'ı eskisi gibi sıcak karşılamadı. Gözlerinde bir şüphe, bir mesafe vardı. Kılıç Arslan, bu değişikliği hemen fark etti. Nizamülmülk ile konuştuğunda, Vezir durumu açıkladı.

"Sultan, bazı beylerin kışkırtmalarıyla, senin gücünden ve halk arasındaki sevginden endişe duymaya başladı Emir. Senin tahta göz diktiğini düşünüyorlar."

Kılıç Arslan'ın yüzü öfkeyle kasıldı. "Bu nasıl bir iftira! Ben tüm hayatımı bu devlete adadım, Sultanımın kılıcı oldum. Nasıl böyle düşünebilir?"

"Siyaset, Emir," dedi Nizamülmülk, "Saf ve temiz bir alan değildir. İnsanların hırsları, gerçeğin önüne geçebilir."

Bu durum, Kılıç Arslan için en büyük sınavdı. Dış düşmanlarla savaşmak daha kolaydı. Ama kendi içindeki düşmanlarla, ihanetle, şüpheyle savaşmak, yüreğine bir hançer gibi saplanıyordu. Aslıhan da bu gerginliği hissediyordu. Sarayda yükselen fısıltılar, onların da hayatını etkiliyordu.

Kayseri Sarayı'nda gerginlik, görünmez bir zehir gibi yayılıyordu. Melikşah'ın, Kılıç Arslan'a olan güveninin sarsılması, saraydaki dengeleri alt üst etmeye başlamıştı. Bazı beyler, bu durumu fırsat bilerek Kılıç Arslan'ın gücünü daha da zayıflatmak için yeni entrikalar çeviriyorlardı. Onlar, Kılıç Arslan'ın halk arasındaki popülaritesini ve askeri dehasını kendi çıkarları için bir tehdit olarak görüyorlardı.

Nizamülmülk, bu tehlikeli oyunu farkındaydı ve Melikşah'ı korumak, aynı zamanda Kılıç Arslan'ın itibarını sarsmamak için büyük bir çaba sarf ediyordu. Ancak yaşlı vezirin de gücü sınırlıydı. Fısıltılar, giderek daha yüksek sesle dillendiriliyor, Kılıç Arslan'ın her hareketi şüpheyle izleniyordu.

Bir gün, divan toplantısında, Melikşah, Kılıç Arslan'dan, son kazandığı zaferlerde elde edilen ganimetlerin dağıtımı konusunda beklenmedik bir şekilde hesap sordu. Ses tonu soğuk ve mesafeliydi. "Emir Kılıç Arslan, ordularının kazandığı ganimetlerin büyük bir kısmının, doğrudan senin emrinle dağıtıldığı söyleniyor. Bu, devletin hazinesine ait olan bir haktır."

Kılıç Arslan, bu suçlamayla şaşkına döndü. "Sultanım, ganimetler, savaşta şehit düşenlerin ailelerine ve yaralı askerlere dağıtılmıştır. Bu, ordunun moralini yüksek tutmak ve halkın refahını sağlamak içindir. Her kuruşu kayıt altındadır."

Ancak Melikşah'ın yüzündeki ifade değişmedi. Bu, sadece bir bahaneydi. Asıl mesele, Kılıç Arslan'ın gücüydü. "Yine de, bu tür kararların doğrudan Divan tarafından alınması gerekmez mi, Emir? Bu, devletin nizamına aykırıdır."

Kılıç Arslan, bu aleni itham karşısında derin bir öfke hissetti. Ancak kendini tuttu. "Sultanım, savaş meydanında alınan kararlar, bazen Divan'ın ağır işleyişini bekleyemez. Her zaman devletin ve halkın çıkarına hareket ettim."

Nizamülmülk, ortamı yumuşatmaya çalıştı. "Sultanım, Emir Kılıç Arslan'ın bu konudaki niyeti halistir. Ganimetlerin dağıtımı, savaşın yıkımını hafifletmek için yapılan önemli bir adımdır."

Melikşah, Nizamülmülk'ün sözlerini dinler gibi yapsa da, Kılıç Arslan'a olan güvensizliği iyice yerleşmişti. Toplantının sonunda, Melikşah beklenmedik bir karar aldı. "Emir Kılıç Arslan, son seferlerin yorgunluğunu atman için, bir süre Kayseri'de kalmanı ve askeri görevlerinden uzak durmanı istiyorum. Orduların komutası, geçici olarak Vezir Nizamülmülk'e devredilecektir."

Bu karar, Kılıç Arslan için soğuk duş etkisi yarattı. Bu, açıkça bir görevden uzaklaştırma, bir itibar sarsmaydı. Kılıç Arslan'ın yüzündeki şaşkınlık, yerini derin bir hayal kırıklığına bıraktı. Nizamülmülk de bu durumdan rahatsız olmuştu.

Kılıç Arslan, konağına döndüğünde, Aslıhan onun yüzündeki bu derin ifadeyi hemen fark etti. "Ne oldu Kılıç Arslan?" diye sordu endişeyle.

Kılıç Arslan, olan biteni anlattığında, Aslıhan'ın gözleri doldu. "Bu nasıl bir haksızlık! Tüm hayatını bu devlete adadın, onca savaşı kazandın!"

"Siyaset, Aslıhan," dedi Kılıç Arslan, yorgun bir sesle. "Bazen kılıçtan daha keskin, düşmandan daha acımasız olabiliyor."

Bu olaydan sonra, Kılıç Arslan kendini konağına kapattı. Halk arasında bu haber hızla yayıldı. Kimi Kılıç Arslan'ı savunuyor, kimi ise saraydaki entrikalara sessiz kalıyordu. Kılıç Arslan'ın gücü, tahtın gözünde bir tehdit haline gelmişti.

Bu süre zarfında, Kılıç Arslan, oğlu Rükneddin ile daha fazla vakit geçirmeye başladı. Ona kılıç kullanmayı, at sürmeyi öğretiyor, ama aynı zamanda tarihin derslerini, siyasetin karmaşıklığını anlatıyordu. Rükneddin, babasının bu derin bilgeliğine hayranlıkla bakıyordu.

Ancak bu pasiflik, Kılıç Arslan'ın içindeki savaşçıyı susturamıyordu. Dışarıda yeni Haçlı tehditleri belirirken, içerideki bu iç çekişmeler Selçuklu'yu zayıflatıyordu. Kılıç Arslan, tahtın gölgesinde ne kadar kalacaktı? Ve Anadolu, onsuz bu fırtınaya nasıl direnecekti? "Efsane ve Yıkım" destanı, en acı ve kişisel sayfalarını yazmaya devam ediyordu.

📖 Hikayeye Devam Et

Efsane ve Yıkım Sultanın Gölgesi 11 bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun. 

 Efsane ve Yıkım: Sultanın Gölgesi", Osmanlı İmparatorluğu’nun entrikalar, ihanetler ve kudret dolu döneminde geçen; aşk, savaş ve taht mücadelesini derinlemesine işleyen epik bir tarihi romandır. Saray entrikalarının gölgesinde kalan bir sultanın hikâyesi, ihanetle yoğrulmuş dostluklar ve kanla yazılmış bir kader… Tarihi roman severler için sürükleyici, duygusal ve unutulmaz bir başyapıt

➡️ Efsane ve Yıkım Sultanın Gölgesi Bölüm 11: Tahtın Gölgesinde Sürgün ve Yeni Ufuklar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yayın Evleri

ABM Yayınevi (1) Adam Yayıncılık (1) Alfa Yayıncılık (7) Alkım Kitabevi (1) Alter Yayınları (4) Altıkırkbeş Yayınları (5) Altın Kitaplar (13) Ankara Okulu Yayınları (1) Anonim Yayınları (3) Ant Yayınları (1) Arkadya Yayınları (1) Artemis Yayınları (2) Artshop Yayıncılık (1) Arya Yayınları (2) Ataç Yayınları (1) Aykırı Yayınları (2) Ayrıntı Yayınları (7) Aşk Kitapları (53) Babıali Kültür Yayıncılığı (3) Bağlam Yayıncılık (1) Berikan Yayınevi (1) Bilgi Yayınları (2) Bilim ve Gelecek Yayınları (2) Birey Yayıncılık (1) Bordo Siyah Yayınları (1) Butik Yayınları (1) Buzdağı Yayınları (1) Can Yayınları (45) Cinius Yayınları (1) Cumhuriyet Yayınları (1) DBY Yayınları (2) Dergah Yayınları (1) Destek Yayınları (3) Dharma Yayınları (1) Domingo Yayınevi (3) Doğan Kitap (8) Doğu Batı Yayınları (1) Düşünbil Yayınları (1) E Yayınları (1) Eksik Parça Yayınları (1) Elit Kültür Yayınları (1) Elma Yayınevi (3) Epsilon Yayınları (3) Etkileşim Yayınları (1) Everest Yayınları (10) Evrensel Basım Yayın (7) Eğitim Sen Yayınları (1) Genç Destek Yayınları (1) Geyik Yayınları (1) Gün Yayıncılık (3) Hayy Kitap (6) Islık Yayınları (1) Işık Yayınları (2) Kapı Yayınları (1) Kavram Yayınları (1) Kaynak Yayınları (1) Kitap Zamanı Yayınları (1) Kitsan Yayınevi (1) Kodlab Yayınları (1) Kolektif Kitap (4) Koridor Yayıncılık (2) Koç Üniversitesi Yayınları (1) Kuraldışı Yayınları (1) Kurtuba Kitap (2) Kurtuba Yayınları (1) Kuzey Yayınları (2) Köxüz Yayınları (1) Kültür Bakanlığı Yayınları (1) Kültür Kitapları (8) Kırmızı Kedi Yayınevi (9) Litera Yayıncılık (1) Literatür Yayıncılık (5) Martı Yayınları (6) Maya Kitap (2) MediaCat Yayınları (4) Meta Yayınları (1) Metis Yayıncılık (2) Metis Yayınları (6) Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları (2) Milliyet Yayınları (5) Mobidik Yayınları (1) Nemesis Kitap (2) Nesil Yayınları (4) Nesin Yayınevi (1) Nobel Akademik Yayıncılık (1) Nokta Yayıncılık (1) Notos Kitap (3) ODTÜ Yayıncılık (3) Oda Yayınları (1) Okuyan Us Yayınları (2) Okyanus Yayıncılık (1) Olimpos Yayınları (1) Optimist Yayınları (1) Ortaoyuncular Yayınları (1) Overteam Yayınları (1) Oğlak Yayıncılık (1) Pan Yayınları (2) Panama Yayıncılık (1) Paradoks Kitap (1) Parola Yayınları (1) Payel Yayınevi (1) Pegasus Yayınları (4) Phoenix Yayınları (2) Pinhan Yayıncılık (1) Plato Film Yayınları (2) Polat Kitapçılık (1) Portakal Yayınları (1) Pozitif Yayınları (2) Profil Yayıncılık (2) Propaganda Yayınları (8) Purnam Yayınları (1) Remzi Kitabevi (5) Ruh ve Madde Yayınları (2) Sanat A.Ş (1) Say Yayınları (5) Sel Yayıncılık (6) Siren Yayınları (2) Sis Yayınları (2) Sokak Yayınları (1) Sol Yayınları (2) Su Yayınevi (1) Sözcükler Yayınları (1) Sümer Yayınevi (1) Tarih Vakfı Yurt Yayınları (1) Tekhne Yayınları (1) Tercüman Yayınları (2) Timaş Yayınları (10) Toker Yayınları (2) Truva Yayınları (1) Tudem Yayınları (3) Tübitak Yayınları (12) Türk Dil Kurumu Yayınları (1) Uğur Mumcu Vakfı Yayınları (1) Varlık Yayınları (4) Yabancı Yayınevi (2) Yakamoz Yayınları (3) Yapı Kredi Yayınları (38) Yağmur Yayınları (2) Yeditepe Yayınevi (1) Yediveren Yayınları (1) Yeni Akademi Yayınları (2) Yeni Avrasya Yayınları (1) Yeni Yazdığım Romanlar (111) Yitik Hazine Yayınları (2) Yol Yayınları (1) Yurt Kitap Yayın (3) Zafer Yayınları (1) Çitlembik Yayınları (1) Çınar Yayınları (2) Çığır Kitabevi (1) Ötüken Neşriyat (7) Ötüken Neşriyat Yayınları (4) Özgür Yayınları (1) Ütopya Yayınevi (1) İleri Yayınları (1) İletişim Yayınları (23) İmge Kitabevi (1) İnkılap Kitabevi (11) İnsan Yayınları (1) İnter Yayınları (1) İthaki Yayınları (4) İz Yayıncılık (2) İzgören Yayınları (1) İş Bankası Kültür Yayınları (9) İşaret Yayınları (1) Şule Yayınları (1)