Ay ışığı ormanın üzerini ince bir tül gibi
örterken, gecenin derin sessizliği yalnızca yaprakların hışırtısı ve uzaklardan
gelen baykuş sesleriyle bozuluyordu. Elara ve Diran, gökyüzünde dans eden
yıldızlara bir süre sessizce baktılar. Bu sessizlik, yalnızca kelimelerin
yetemediği anlarda kurulabilecek bir bağ gibiydi; suskunluklarında anlayış,
gözlerinde ortak bir amaç vardı.
Ancak bu dinginlik, Zira'nın acil adımlarıyla
bozuldu. Elinde eski, nemli bir parşömenle koşarak geldi. “Onu bulduk,” dedi
nefes nefese. “Kayıp harfleri. Kodlanmış bir mesajla karşı karşıyayız.”
Diran parşömene yaklaştı. Yazılar eski bir
dildeydi, harfler dağılmış gibiydi. Ama Zira’nın gözlerinde bir kıvılcım
parlıyordu. “Bu sadece bir metin değil,” dedi. “Zamanla oynanmış, harflerin
sırası değişmiş, bazıları bilerek kırılmış. Kod çözülürse geçmişle bugün
arasındaki bağ tam anlamıyla ortaya çıkacak.”
İç içe geçmiş zamanların tuzağı:
Yüzlerce yıl önce aynı ormanda yaşamış bir
büyücünün günlüğünden alınmış olduğu düşünülen bu mesaj, aslında yalnızca
ormanın sırrını değil, Elara'nın ailesinin geçmişini de aydınlatacaktı. Elara
titreyen elleriyle metni tuttuğunda, harflerden biri avucuna düştü – bir
"A" harfi, ancak ortasından kırılmıştı. Diran onu dikkatlice yerden
aldı. “Bu harf bilerek kırılmış,” dedi. “Bir uyarı olabilir mi?”
Zira başını salladı. “Zamanı zorlamak isteyen
biri, harfleri parçalayarak hem sırları gizlemiş hem de zamanı kırmış olabilir.
Bu metin yalnızca bir mesaj değil, aynı zamanda bir mühür.”
Zamanın çizgisinde çatlaklar:
Gece ilerledikçe, grup parşömeni çözmeye
başladı. Harfler rastgele görünse de, aralarında matematiksel bir düzen vardı.
Her beşinci harf bir öncekinin zıddıydı, her sekizinci harf geçmişten bir yankı
taşıyordu. Diran, eski kriptoloji bilgilerinden yararlanarak ilk cümleyi çözdü:
"Zamanın bir noktasında hatırlanmayanlar,
ormanın gölgesinde yeniden doğacak."
Bu cümle, yalnızca Elara’yı değil, geçmişte bu
ormanda kaybolan birçok varlığı da ilgilendiriyor gibiydi. Elara, bir an kendi
yansımasını gölgelerde görür gibi oldu. Kendi geçmişiyle ilgili farkında
olmadığı bir şey mi vardı? Yoksa bu metin, henüz öğrenemediği bir gerçekliği mi
işaret ediyordu?
Sisler arasında yankılanan adımlar:
Sabaha karşı sis ormanın içine çökmeye başladı.
Sanki zaman bile ağırlaşmıştı. Zira, ellerindeki metnin yalnızca bir kısmı
olduğunu fark etti. Diğer bölümleri bulmadan bu harflerin tam anlamını
çözemeyeceklerdi. Ve o an Elara’nın zihninde bir resim belirdi: Eski bir taş
anıt, ortasında yarılmış bir saat figürüyle...
“Bir anı hatırladım,” dedi Elara. “Çocukken
dedem bana bu figürü çizmişti, fakat o zaman anlamamıştım. Belki de bu anıt,
kayıp harflerin kaynağıdır.”
Yol ayrımı ve karar zamanı:
Diran ayağa kalktı. “O halde oraya gitmeliyiz.
Geriye kalan parşömen parçaları o anıtın etrafında olabilir.”
Ama Zira tereddüt etti. “O anıtın bulunduğu
alan, Ormanın Kaybolmuş Vadisi. Geceleri oraya gitmek yasaktır, çünkü orada
zaman farklı akar. İçeri giren, çıktığında ya aynı kişi olmaz ya da hiç
çıkamaz.”
Elara bir adım öne çıktı. “Ne olursa olsun
gitmeliyiz. Gerçek neyse ortaya çıkmalı. Kırık harflerin tamamı bir araya
gelmeden biz bu ormanın sırrını çözemeyiz.”
Sabahın ilk ışıkları ormanın ucunu
aydınlatırken, üçlü yola koyuldu. Önlerinde Ormanın Kaybolmuş Vadisi ve
geçmişin gölgesinde saklanan bir gerçek yatıyordu. Harfler, zamanın içine
dağılmıştı. Şimdi onları bir araya getirmek Elara’ya düşüyordu… ve bu yolculukta
yalnızca akıl değil, kalp de çözümün anahtarıydı.
📖 Hikayeye Devam Et
Ormanın Sırlarına Yolculuk 25 bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.
Ormanın Sırlarına Yolculuk,Türk Fantastik Roman,Macera Romanı,Gölge Yaratık, Online Roman,Büyü Ve Macera,Yeni Yazdığım Romanlar Macera roman severler için sürükleyici, duygusal ve unutulmaz bir başyapıt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder