Taş kapının ardındaki karanlık, mum alevinin titrek
ışığıyla bile tam olarak dağılmıyordu. Elif, eşikte bir an duraksadı. İçeriden
gelen hava akımı yüzünü yalıyordu; bodrumun nemli toprak kokusundan farklı,
daha keskin, daha yapay bir kokuydu bu. Yıllardır hapsolmuş havanın o kendine
özgü ağırlığı, metalik bir pas tadı ve tanımlayamadığı, hafif kimyasal bir
kokuyla karışmıştı. Bu koku, Ali'nin not defterindeki o karmaşık şemaları,
"Enerji?" notunu akla getiriyordu. İçeride ne tür bir çalışma yapılmıştı?
Derin bir nefes aldı ve eşikten içeri ilk adımını attı.
Adımını attığı zemin, bodrumun sıkıştırılmış toprağından farklıydı; soğuk,
pürüzsüz betondandı. Arkasındaki ağır taş kapı, kendiliğinden yavaşça kapanmaya
başladı ama Elif son anda araya çantasından çıkardığı mektup açacağını
sıkıştırarak kapının tamamen kapanmasını engelledi. Burada kapana kısılma
riskini göze alamazdı.
Şimdi tamamen içerideydi. Elindeki mumu yukarı kaldırarak
etrafına bakındı. Burası bodrumun genelinden daha küçük, belki on-on beş
metrekarelik, dikdörtgen bir odaydı. Duvarlar ve tavan da betonla kaplanmıştı,
bu da buranın sonradan, özel bir amaçla inşa edildiğini gösteriyordu. Hava
soğuktu, bodrumdan bile daha soğuktu ve mutlak bir sessizlik hakimdi. Kendi
nefes alışverişi ve mum alevinin çıtırtısı dışında hiçbir ses duyulmuyordu. Bu
sessizlik, dışarıdaki dünyanın gürültüsünden o kadar farklıydı ki, neredeyse
fiziksel bir ağırlığı vardı.
Mumun ışığıyla odayı taramaya başladı. Burası belli ki hem
bir sığınak hem de bir çalışma alanı olarak tasarlanmıştı. Bir köşede, duvara
monte edilmiş metal bir ranza duruyordu. Üzerindeki ince şilte toz içindeydi ve
kenarları fareler tarafından kemirilmiş gibiydi. Ranzanın altında birkaç tane
paslı konserve kutusu ve ağzı kapalı, ne olduğu belirsiz birkaç büyük su bidonu
vardı. Ali, burada uzun süre kalmayı planlamış olmalıydı. Kendini neyden veya
kimden koruyordu?
Odanın diğer köşesinde ise çalışma alanı vardı. Sağlam,
metal ayaklı bir masa ve basit bir ahşap sandalye duruyordu. Masanın üzeri
şaşırtıcı derecede düzenliydi. Birkaç tane özenle katlanmış teknik çizim,
birkaç tane özel alet (bazılarını Elif daha önce hiç görmemişti; belki
elektrikle ilgili, belki de daha özel bir amaca hizmet eden aletlerdi), birkaç
tane de farklı kalınlıklarda defter... Masanın üzerindeki en dikkat çekici şey
ise, ortada duran, Ali'nin not defterindekilere benzeyen ama onlardan daha büyük
ve karmaşık görünen, cam bir fanusun içine yerleştirilmiş, metalik, garip
şekilli bir mekanizmaydı. Teller, bobinler, kristal benzeri parçalar... Bu,
Ali'nin "Enerji?" projesinin prototipi olabilir miydi? Elif yaklaşıp
mekanizmayı daha dikkatli inceledi. Tozlanmıştı ama hala sağlam görünüyordu. Ne
işe yarıyordu acaba? Tehlikeli olabilir miydi? Dokunmaya cesaret edemedi.
Masanın yanındaki duvarda ise mantar bir pano asılıydı.
Panonun üzerinde birkaç tane daha teknik çizim, bazı gazete küpürleri (çoğu
bilimsel gelişmelerle ilgiliydi ama bir tanesi kasabadaki zengin bir ailenin –
muhtemelen Ali'nin ailesinin – haberiydi), birkaç tane de solmuş fotoğraf
vardı. Fotoğraflardan birinde Neriman Teyze vardı; genç, güler yüzlü, Ali'nin
koluna girmişti. Diğer fotoğrafta ise Ali, tanımadığı birkaç kişiyle birlikte
bir tür laboratuvar ortamında görünüyordu. Yüzleri ciddiydi. Bu fotoğraflar,
Ali'nin hayatının bilinmeyen yönlerine dair küçük pencereler açıyordu.
Elif, masanın üzerindeki defterlere uzandı. Biri, Ali'nin
ana not defterine benziyordu ama daha kalındı. Diğeri ise daha çok bir
laboratuvar günlüğü veya kayıt defteri gibiydi; sayfaları çizgiliydi ve üzeri
tarihler, ölçümler, gözlemlerle doluydu. Bu ikinci defter, masanın üzerinde
açık bırakılmıştı. Sanki sahibi az sonra geri dönüp not almaya devam edecekmiş
gibi... Elif, açık olan sayfaya baktı. Sayfanın başında bir tarih vardı: 16
Ağustos 1959. Bu, duvardaki takvimde işaretli olan günden sadece bir gün öncesiydi!
Ve Ali'nin kaybolduğu tahmin edilen tarihlere çok yakındı. Sayfada sadece
birkaç satır yazı vardı, Ali'nin aceleyle ve belki de korkuyla yazdığı belli
olan bir el yazısıyla:
"Başardım! Sonunda çalışıyor.
Stabilizasyon sağlandı. Ama onlar öğrendi. Peşimdeler. Burayı bulmaları an
meselesi. N.'yi korumalıyım. Sığınağı mühürleyip gitmek zorundayım. Eğer geri
dönemezsem... Projeyi yok etmeli. Kimsenin eline geçmemeli. Kutu... Kutu
güvende olmalı."
Elif'in nefesi kesildi. Bu, Ali'nin son notları olmalıydı!
Kaybolmadan hemen önce yazdığı, her şeyi açıklayan notlar... Demek projesi
çalışmıştı. Ama "onlar", kimse onlar, bunu öğrenmişti ve peşindeydi.
Neriman'ı (N.) korumak için gitmek zorunda kalmıştı. Ve bir kutu... Güvende
olması gereken bir kutu...
Gözleri hızla sığınağın içini taradı. Kutu nerede
olabilirdi? Masanın altına baktı, ranzanın altını kontrol etti. Raflarda sadece
eski malzemeler vardı. Sonra gözü, masanın hemen yanındaki, duvara bitişik
duran, alçak, metal bir dolaba takıldı. Dolabın üzerinde ağır, büyük bir asma
kilit vardı. Kutu bu olmalıydı! Ali'nin son anlarında güvende olmasını istediği
şey bu metal kutunun içindeydi.
Dolaba yaklaştı. Kilidi yokladı. Çok sağlam görünüyordu.
Bunu açması imkansızdı, en azından elindeki mektup açacağıyla değil. Başka bir
anahtar mı gerekiyordu? Yoksa Ali, kilidi açmanın yolunu da bir yere not mu
etmişti?
Ali'nin açık bıraktığı kayıt defterine geri döndü. Son
sayfayı tekrar okudu. Başka bir not, bir ipucu var mıydı? Yoktu. Sadece o
çaresiz ve aceleci satırlar...
Elif, sığınağın ortasında duruyordu. Etrafı Ali'nin yarım
kalmış hayatının, tehlikeli projesinin ve ani kaçışının sessiz tanıklarıyla
çevriliydi. O metal kutunun içinde ne vardı? Ali'nin projesinin sırrı mı? Yoksa
başına ne geldiğini açıklayacak bir kanıt mı? Ve "onlar" kimdi? Hala
varlar mıydı? Dışarıdaki o gölge onlardan biri miydi?
Mumun alevi titredi, duvardaki gölgeler canlandı. Elif,
kendini bu beton mezarın içinde kapana kısılmış gibi hissetti. Ali'nin
korkusunu, çaresizliğini ta içinde duyumsadı. Burası sadece bir sığınak
değildi; burası bir sonun başlangıcıydı. Ve Elif, şimdi o sonun ardındaki
gerçeği ortaya çıkarmak zorundaydı. Ama nasıl? Kilitli kutu ve dışarıdaki
tehlike arasında sıkışıp kalmıştı.
📖 Hikayeye Devam Et
Gölgelerin Fısıltısı 18 bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder