Çay bahçesinin loşluğunda, plastik masanın başında oturan
Elif, sıcak çay bardağını iki eliyle kavramıştı. Dışarıdaki dünyanın karmaşası
ve tehlikesi bir anlığına geri çekilmiş gibiydi. İçerideki atmosfer sakindi;
köşede kısık sesle açık olan eski bir televizyonda öğle haberleri dönüyor,
diğer masalardaki yaşlı adamlar alçak sesle sohbet ediyor veya tavla
şakırtıları duyuluyordu. Çaycının tezgâhından gelen taze dem kokusu, havada
asılı duran hafif sigara dumanıyla karışıyordu. Bu sıradanlık, Elif'in yaşadığı
olağanüstü durumla keskin bir tezat oluşturuyor, bir an için her şeyin normal
olduğuna inanma isteği uyandırıyordu. Ama bu sadece bir yanılsamaydı. Sırt
çantasının varlığı, içindeki tehlikeli sırlarla birlikte, gerçeği acı bir
şekilde hatırlatıyordu.
Çayından küçük yudumlar alırken, zihni hızla çalışıyordu.
Burada kalamazdı. Bu sadece geçici bir sığınaktı. Bir sonraki adımı
planlamalıydı. Öncelikle, bu bölgeden, İnegöl'den ve lanetli konaktan
olabildiğince uzaklaşması gerekiyordu. Ama nasıl?
Otostop çekmek hala çok riskliydi. Taksi tutmak hem
pahalıydı hem de iz bırakabilirdi; taksicinin meraklı sorularına cevap vermek
zorunda kalabilirdi. Geriye toplu taşıma kalıyordu. Otobüs... Evet, otobüs en
mantıklı seçenek gibi duruyordu. Kalabalık otogarda ve otobüste belki biraz
olsun anonim kalabilirdi. İzini kaybettirmek daha kolay olabilirdi. İnegöl
Otogarı'na ulaşmalı ve buradan başka bir şehre giden ilk otobüse binmeliydi.
Peki nereye gidecekti? İstanbul'a, evine dönmek ilk akla
gelen seçenekti ama aynı zamanda en tehlikelisi olabilirdi. Eğer
"onlar" Elif'in kimliğini biliyorsa, onu en kolay bulacakları yer
eviydi. Ailesini de tehlikeye atamazdı. Başka büyük bir şehir? Bursa en
yakınıydı ve oradan başka yerlere aktarma yapabilirdi. Belki Bursa'ya gidip
orada birkaç gün izini kaybettirebilir, bu sırada Ayşe ile daha güvenli bir
iletişim kurmanın yolunu bulabilirdi. Evet, Bursa iyi bir ilk durak gibi
görünüyordu.
Planı netleşmişti: Önce en yakındaki bir dükkandan temel
ihtiyaçlarını (su, yiyecek, belki görünümünü biraz değiştirecek bir eşarp veya
şapka) alacak, sonra otogara gidip Bursa'ya ilk otobüs biletini alacaktı.
Çayını bitirdi. Kasadaki çaycıya parasını öderken adamın
meraklı bakışlarından kaçınmaya çalıştı. Çay bahçesinin kapısından dışarı adım
attığında, güneş ışığı gözünü aldı. Derin bir nefes aldı. Tekrar dışarıdaydı,
savunmasızdı ama en azından bir planı vardı.
Yol boyunca yürümeye başladı, bu kez kasabanın merkezine
doğru olduğunu tahmin ettiği yöne ilerliyordu. Etraftaki yapılar sıklaşmış,
dükkanlar, küçük atölyeler belirmişti. İnsan kalabalığı artmıştı. Elif, başını
hafifçe öne eğerek, kimseyle göz göze gelmemeye çalışarak yürüyordu. Üzerindeki
kirli ve yırtık kıyafetler, yorgun ve endişeli hali dikkat çekebilirdi.
Kısa bir süre sonra küçük, her türlü malzemenin satıldığı
bir bakkal dükkanı gördü. İçeri girdi. Raflarda dizili ürünlerin arasında hızla
dolaştı. Birkaç şişe su, paketlenmiş peynir, ekmek ve bisküvi aldı. Kasaya
yakın bir yerde duran basit, desensiz, koyu renk bir başörtüsü gözüne çarptı.
Bunu da alıp saçlarını ve yüzünün bir kısmını kapatarak daha az dikkat
çekebileceğini düşündü. Kasadaki yaşlı adama parasını uzatırken neredeyse hiç
konuşmadı, sadece aldıklarının fiyatını sordu. Adamın sorgulayan bakışlarını
üzerinde hissetse de aldırmamaya çalıştı. Aldıklarını çantasına yerleştirip
hızla dükkandan çıktı.
Şimdi otogarı bulması gerekiyordu. Yoldan geçen orta yaşlı
bir kadına yaklaşıp çekingen bir sesle otogarın nerede olduğunu sordu. Kadın,
Elif'in perişan haline kısa bir an şaşkınlıkla baksa da, yolu tarif etti. Çok
uzakta değildi, yaklaşık on dakikalık yürüme mesafesindeydi.
Elif, tarif edilen yöne doğru ilerlemeye başladı. Kasabanın
sokakları daha kalabalıktı şimdi. İnsanların yüzlerine bakmaktan çekiniyordu.
Herkes potansiyel bir tehdit gibi geliyordu. Acaba "onlar"dan biri bu
kalabalığın içinde miydi? Onu izliyor muydu? Mağaza vitrinlerindeki yansımasını
kontrol etti. Arkasında şüpheli birini göremiyordu ama bu onu rahatlatmadı.
Paranoyası giderek artıyordu. Sırtındaki çantanın varlığını her zamankinden
daha fazla hissediyordu.
Nihayet otogarın kalabalık ve gürültülü ortamına ulaştı.
Farklı firmaların yazıhaneleri, peronlara girip çıkan otobüsler, telaşlı
yolcular, bavullarını çekiştiren insanlar, simitçiler, sucular... Bu kaos bir
yandan iyiydi, kalabalıkta kaybolmak daha kolaydı. Ama diğer yandan da
ürkütücüydü; bu kadar çok insanın içinde "onlar"ın adamlarını fark
etmek neredeyse imkansızdı.
Elif, başörtüsünü başına dolayıp yüzünün bir kısmını örttü.
Kendini daha güvende hissetmese de en azından daha az dikkat çektiğini
umuyordu. Yazıhanelerin önünden geçerken Bursa'ya giden ilk otobüsü aradı. Bir
firmanın önünde "Bursa - Hemen Hareket" yazısını gördü. Hızla o
yazıhaneye yöneldi.
İçerideki görevliye, ürkek bir sesle Bursa'ya tek kişilik
bilet istediğini söyledi. Görevli, bilgisayara bir şeyler girdikten sonra bilet
ücretini söyledi. Elif, cüzdanından çıkardığı parayı uzattı. Kimlik
sorulmamasından memnundu. Biletini aldı. Otobüs on dakika içinde kalkacaktı, 5
numaralı perondan.
Peronların olduğu bölüme geçti. Etrafına bakındı. 5
numaralı peronda eski model ama temiz görünen bir otobüs duruyordu. Yolcular
yavaş yavaş biniyordu. Elif hemen binmek istemedi. Önce etrafı biraz daha
gözlemlemek, şüpheli bir durum olup olmadığını anlamak istedi.
Otogarın bekleme salonundaki plastik sandalyelerden birine,
köşe bir yere oturdu. Çantasını kucağına çekti, sıkıca sarıldı. Gözleri sürekli
etrafta geziniyordu. Yüzleri tarıyor, şüpheli hareketler arıyordu. Uzun süre
aynı yerde duran insanlar, ona dikkatli bakanlar, telefonla konuşan takım
elbiseli adamlar... Hepsi potansiyel bir tehdit gibi görünüyordu. Kalbi hızla
çarpıyor, avuçları terliyordu. Zaman geçmek bilmiyordu.
Acaba Ayşe mesajını almış mıydı? Ne düşünmüştü? Yardım
etmek için bir şeyler yapabilecek miydi? Ya "onlar" Elif'in Bursa'ya
gittiğini öğrenirse? Otobüs güvenli miydi? Ya otobüste de onlardan biri varsa?
Şüpheler zihnini kemiriyordu.
Sonunda otobüsün kalkış anonsu yapıldı. Yolcuların
sonuncuları da otobüse biniyordu. Elif derin bir nefes aldı. Artık karar
anıydı. Ya bu otobüse binecek ve bilinmeyene doğru bir adım daha atacaktı ya da
burada kalıp başka bir yol arayacaktı. Ama başka bir yol yok gibiydi.
Ayağa kalktı. Çantasını sımsıkı tutarak, kalabalığın
arasına karıştı ve 5 numaralı perona doğru yürümeye başladı. Her adımda
etrafını kontrol ediyor, kimsenin onu takip etmediğinden emin olmaya
çalışıyordu. Otobüsün kapısına geldiğinde duraksadı. İçerisi loş ve klimalıydı.
Koltuklarda oturan insanlar camdan dışarıyı izliyor veya kendi aralarında
konuşuyorlardı. Elif son bir kez arkasına baktı. Otogarın kalabalığında şüpheli
bir yüz göremedi.
Cesaretini toplayıp otobüsün merdivenlerinden çıktı.
Muavine biletini gösterdi. Koltuk numarası cam kenarındaydı, ortalarda bir yer.
Koltuğuna doğru ilerlerken kimseyle göz göze gelmemeye çalıştı. Yerine oturdu,
çantasını kucağından hiç ayırmadı. Başörtüsünü biraz daha önüne çekti. Camdan
dışarı baktı. Perondaki insanlar, diğer otobüsler... Her şey normal
görünüyordu. Ama Elif biliyordu ki hiçbir şey normal değildi.
Kısa bir süre sonra otobüsün kapıları kapandı ve motor
çalıştı. Otobüs yavaşça perondan ayrılıp otogardan çıkarken, Elif geride
bıraktığı kasabaya, konağa ve tehlikelere son bir kez baktı. Buradan fiziksel
olarak uzaklaşıyordu ama taşıdığı sırlar ve peşindeki tehlike onunla birlikte
geliyordu. Bursa'ya doğru yol alırken, içini hem küçük bir umut hem de büyük
bir belirsizlik kaplamıştı. Bu yolculuk onu güvenliğe mi götürecekti, yoksa
daha büyük bir tehlikenin içine mi?
''En çok okunan romanlar,yeni çıkan kitaplar 2025,pdf kitap siteleri,kitap tavsiyeleri,2025 roman önerileri,kitap blogları,kitap önerileri,kitap özetleri,roman incelemeleri,yazar biyografileri,kitap yorumları,pdf kitap indir,epub kitap indir,kitap serileri,yerli romanlar,yabancı romanlar,aşk romanları,tarihi romanlar,polisiye romanlar,bilim kurgu romanlar,dram romanları,fantastik kitaplar,e-kitap romanlar,ücretsiz roman oku''
📖 Hikayeye Devam Et
📖 Hikayeye Devam Et
Gölgelerin Fısıltısı 31 bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder