Elif, ne kadar süre uyuduğunu bilmeden, yatağın üzerinde
sıçrayarak uyandı. Bir an için nerede olduğunu anlayamadı. Gözlerini
kırpıştırarak etrafına bakındı. Burası konağın o kasvetli odalarından biri
değildi. Küçük, yabancı ama temiz bir pansiyon odasındaydı. Sonra her şey bir
anda zihnine hücum etti: Sığınak, Ali'nin son günlüğü, kilitli kutu, düdükle
açılan kilit, içerideki defterler, Kenan'ın uyarısı, konağa giren yabancı adam,
bahçedeki kaçış, nehir yatağı, yoldaki yürüyüş, çay bahçesi, otobüs yolculuğu
ve nihayet burası... Bursa'da bir pansiyon odası.
Dehşetle yataktan fırladı. Kapıya koştu. Evet, kilitliydi,
sürgüsü çekiliydi. Pencereye gitti, perdeyi hafifçe aralayıp sokağa baktı. Dar,
Arnavut kaldırımlı bir sokak, karşıda eski evler... Olağandışı bir şey
görünmüyordu. Ama bu onu rahatlatmadı. Tehlike hala oradaydı, biliyordu. Belki
de şu anda bile dışarıda bir yerde onu bekliyordu.
Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Şu an için
güvendeydi. Bu odanın duvarları, en azından geçici bir koruma sağlıyordu.
Aynanın karşısına geçtiğinde gördüğü manzara onu şaşırttı. Saçları dağılmış,
yüzü ve kolları çizikler içinde, gözlerinin altı yorgunluktan morarmıştı.
Üzerindeki kıyafetler kirli ve yırtıktı. Tam anlamıyla bir enkaz gibi
görünüyordu. Önce kendine çeki düzen vermeliydi.
Banyoya girip sıcak bir duş aldı. Suyun sıcaklığı kaslarını
biraz olsun gevşetti, zihnini berraklaştırdı. Yaralarını temizledi, şans eseri
çantasında taşıdığı küçük ilk yardım setindeki antiseptikle sildi. Temiz
kıyafetleri yoktu ama en azından üzerindekileri çıkarıp yıkamayı deneyebilirdi.
Şimdilik, sadece temizlenmiş olmak bile ona iyi gelmişti.
Acıkmıştı. Sabahtan beri yediği birkaç bisküviden başka bir
şey midesine girmemişti. Bakkaldan aldığı paket peyniri ve ekmeği çıkardı.
Odanın köşesindeki küçük masaya oturup yavaşça yemeye başladı. Her lokmada,
yaşadıklarını tekrar düşünüyordu. Ali'nin projesi... Boyutsal enerji, zaman
bükülmeleri... Bunlar bilim kurgu filmlerinden fırlamış gibiydi ama gerçekti.
Ali bunu başarmıştı. Ve bu yüzden öldürülmüş veya kaçmak zorunda kalmıştı.
"Onlar"... Bu kelime tüylerini ürpertiyordu. Kimdi bunlar? Devlet mi?
Gizli bir örgüt mü? Rakip bir bilim grubu mu? Ali'nin günlüklerinde buna dair
daha fazla ipucu olabilir miydi?
Yemeğini bitirdikten sonra, artık daha fazla
erteleyemeyeceğini biliyordu. Çantasını yatağın üzerine boşalttı. Ali'nin
kişisel günlüğü, açık bıraktığı kayıt defteri, o kalın araştırma günlükleri,
Neriman'a yazılmış mektup, pusula, düdük, bodrum kapısının anahtarı... Hepsi
oradaydı. Tehlikeli miras...
Önce kalın, deri kaplı araştırma günlüklerinden birini
eline aldı. Kapağı ağırdı, sayfaları kalın ve kaliteliydi. Rastgele bir sayfa
açtı. Karşısına çıkanlar, başını döndürmeye yetti. Karmaşık matematiksel
denklemler, fizik formülleri, üç boyutlu gibi görünen tuhaf geometrik şekiller,
enerji akış şemaları, dalga frekans analizleri... Sayfaların kenarları Ali'nin
küçük, okunaklı notlarıyla doluydu ama Elif'in anlayabileceği türden notlar
değildi bunlar. "Sicim rezonansı", "metrik tensör dalgalanmaları",
"negatif enerji yoğunluğu", "kroniton parçacık emisyonu"
gibi terimler görüyordu. Bunlar ne anlama geliyordu?
Başka bir sayfayı çevirdi. Burada bir deney düzeneğinin
detaylı çizimi vardı. Masanın üzerinde gördüğü o cam fanus içindeki prototipe
benziyordu ama daha gelişmişti. Yanında "Mark III - Stabil Çekirdek"
gibi bir not vardı. Demek ki Ali, o prototipten sonra daha gelişmiş versiyonlar
da yapmıştı. Acaba Sığınak'ta bıraktığı o prototip hala çalışıyor muydu? Ya da
tehlikeli miydi?
Başka bir günlük açtı. Bunda daha çok gözlemler ve test
sonuçları vardı. Tarihler, saatler, ölçülen enerji seviyeleri, oluşan
anormallikler... Bir bölümde şöyle bir not dikkatini çekti: "1 Ağustos
1959 - Test 7B: Başarılı! 3.7 saniyelik temporal yer değiştirme sağlandı.
Gözlem alanında hafif kronal bozulma izleri. Etki alanı hala sınırlı ama
stabilite arttı. Riskler: Paradoks olasılığı? Kontrolsüz enerji salınımı?"
Elif okudukça kanı donuyordu. Ali gerçekten de zamanla oynamıştı! Bu teknoloji
inanılmazdı ama Ali'nin kendisinin de belirttiği gibi korkunç riskler
taşıyordu.
Defterlerde "onlar" hakkında doğrudan bir bilgi
bulamadı. Sadece bazı sayfa kenarlarında "Gözetleme arttı",
"Verileri şifrele!", "Laboratuvar (Sığınak) güvenliğini
artır" gibi aceleyle yazılmış notlar vardı. Ali'nin paranoyası ve
üzerindeki baskı bu satırlardan okunuyordu.
Saatlerce defterleri karıştırdı. Anladığından çok daha
fazlasını anlamadığını fark etti. Bu, onun uzmanlık alanının çok ötesindeydi.
Bu defterleri gerçekten anlayabilmek için ileri düzey teorik fizik bilgisine
sahip olmak gerekiyordu. Ama genel resmi görebiliyordu: Ali, zaman ve mekan
üzerinde etki edebilen, potansiyel olarak sınırsız bir enerji kaynağı keşfetmiş
veya yaratmıştı. Ancak bu teknoloji hem inanılmaz derecede tehlikeliydi hem de
peşinde güçlü ve acımasız düşmanlar vardı.
Tekrar Neriman'a yazılmış o sarı zarfı eline aldı. Şimdi
açmak için daha güçlü bir istek duyuyordu. Belki Ali, bu mektupta projesini
daha basit bir dille anlatmıştı? Ya da "onlar" hakkında bir ipucu
vermişti? Parmakları zarfın kenarında gezindi. Ama yine yapamadı. Bu,
Neriman'ın özel alanıydı. Belki de bu sırrı çözdükten sonra, eğer hayatta
kalırsa, mektubu ait olduğu yere, belki de Neriman'ın ailesinden kalan birine
ulaştırabilirdi. Zarfı tekrar Ali'nin kişisel günlüğünün arasına koydu.
Telefonunu çıkarıp tekrar kontrol etti. Ayşe'den bir cevap
gelmişti! Kalbi hızla çarparak mesajı açtı: "Elif! İnanamıyorum! İyi
misin? Ne derdi bu? Neredesin? Lütfen hemen ara beni! Çok endişelendim! Polisi
aramamı ister misin?"
Elif, Ayşe'nin endişesini hissedebiliyordu. Ama onu şimdi
arayamazdı. Telefonunun dinleniyor olabileceği veya konuşmalarının Ayşe'yi de
tehlikeye atabileceği korkusu vardı. Cevap yazmalıydı ama çok dikkatli
olmalıydı. Kısa ve belirsiz bir mesaj daha yazdı: "İyiyim Ayşe.
Şimdilik güvendeyim. Arama beni, ben seni arayacağım. Polis yok. Sadece güvende
kal. Seni haberdar edeceğim. Özür dilerim." Mesajı gönderdi. Ayşe'nin
daha da endişeleneceğini biliyordu ama şu anda yapabileceği başka bir şey
yoktu.
Şimdi ne olacaktı? Bu pansiyon odasında sonsuza kadar
saklanamazdı. Defterleri bir uzmana göstermeliydi. Ama kime? Üniversitedeki
eski hocalarına mı? Devlet kurumlarına mı? Hayır, Ali'nin korkuları ve
"onlar"ın varlığı bu yolları kapatıyordu. Bilginin yanlış ellere
geçme riski çok yüksekti. Güvenebileceği, bağımsız, belki de yurt dışında
yaşayan, bu konulara hakim bir uzman bulmalıydı. Ama böyle birini nasıl
bulacaktı?
Düşünceleri bir çıkmaz sokağa girmişti. Odada volta atmaya
başladı. Küçük oda üzerine üzerine geliyordu. Dışarıdaki dünya hem bir kaçış
umudu hem de bir tehdit kaynağıydı. Elindeki bilgi hem bir hazine hem de bir
bombaydı. Ne yapacağını bilmiyordu.
Yatağın üzerine yayılmış defterlere baktı. Ali'nin zekası,
cesareti ama aynı zamanda trajedisi bu sayfalardaydı. Elif, bu mirası korumak
zorundaydı. Ama nasıl? Belki de cevap yine defterlerin içindeydi. Belki Ali,
güvendiği birinin ismini, bir kontağı bir yere not etmişti? Ya da belki de
projenin kendisi, bir sonraki adımı işaret ediyordu?
Tekrar defterlere gömülmeye karar verdi. Bu kez daha
sistematik bir şekilde okuyacak, her detayı, her notu, her çizimi
inceleyecekti. Belki de gözden kaçırdığı bir ipucu vardı. Bu, uzun ve yorucu
bir süreç olacaktı ama başka çaresi yoktu. Masanın başına oturdu, ilk araştırma
günlüğünü tekrar açtı ve kendini Ali'nin tehlikeli dünyasına bir kez daha
bıraktı. Odanın dışındaki Bursa şehri ve içindeki tehlikeler bekleyebilirdi.
Önce anlaması gerekiyordu. Anlamak ve bir sonraki adımı planlamak...
''En çok okunan romanlar,yeni çıkan kitaplar 2025,pdf kitap siteleri,kitap tavsiyeleri,2025 roman önerileri,kitap blogları,kitap önerileri,kitap özetleri,roman incelemeleri,yazar biyografileri,kitap yorumları,pdf kitap indir,epub kitap indir,kitap serileri,yerli romanlar,yabancı romanlar,aşk romanları,tarihi romanlar,polisiye romanlar,bilim kurgu romanlar,dram romanları,fantastik kitaplar,e-kitap romanlar,ücretsiz roman oku''
📖 Hikayeye Devam Et
Gölgelerin Fısıltısı 33 bölümüne geçmeden önce kısa bir reklam ile destek olun.



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder